TSF Üyelerine Özel İndirimli Lüks Saat Modellerini İncelemek İçin Tıklayınız

Tüm Bisikletçiler Buraya

Genel Yaşam Stili Konularını Bulabileceğiniz Bölüm

Re: Tüm Bisikletçiler Buraya

Mesaj rj2k » 02 Nis 2013, 22:22

sonunda isindik cumleten hayirli olsun :champ:
rj2k
 

Re: Tüm Bisikletçiler Buraya

Mesaj Triton » 02 Nis 2013, 22:25

Kadro Krom Molibden Reynolds 531 borudan el üretimi. İnce çekilmiş ve Yüksek gerilime dayanıklı. Nispeten hafif ve kaya gibidir. Demir hakaret olur. Bu yarış modelidir. Bu bisikletin orijinal ve iyi durumda olanı şu anda vintage model olarak batı avrupada 1170 € civarında satılıyor. Şu andaki kadrolar yanlış ellerde kolay hasar alıyor.

http://en.wikipedia.org/wiki/Reynolds_Cycle_Technology

1990 larda dağ bisikletleri Türkiye piyasasına yeni girmekteydi. Bu markayı Koç satıyordu. Standart ağırlığı 12,5 kg dır. Şimdiki adamın altından kaçan alüminyum kadrolar gibi değil. Son derece dengeli ve güzel sürüşü var. Maşa dik olduğu için bozuk yolda bilekleri kollamak gerekir. Yeşil Bisikletin sahibi arkadaşımdır. Gittim geldim, birçoğunu denedim ama içime sinen çıkmadı. Bizim gözümüze girenler çok pahalı, makul fiyatlılar zayıf donanımlı. Bir tek donanım olarak Salcano iyi fiyat kalite oranında o da içime sinmedi. Bunu o kadar seviyorum ki, açıkçası Trek vb., bir bisiklete ihtiyaç duymuyorum. Zaten arazide kullanmıyoruz. Bostancı sahil yolu için ideal.

Km Sigma dır. Gayet güzel çalışıyor. Furş yatağı hariç pedallar dahil full Deore DX. Gerçi orijinal pedalları ve kalpiyeleri bakım için söktüm, bunlar geçici donanım. O zamanlar XTR yeni piyasaya giriyordu. En üst donanım XT idi. Bu sert zeminlerde yarışmak üzere dizayn edilmiş İngiliz üretimidir. Shimano eskiden furş boğazı yatağı yapıyordu. Bunun üzerine Taiwan üretimi alaşım bir yatak koymuşlar. Amerikada orijinal Shimano DX furş yatağını buldum. Kullanılmamış ve ambalajlı. Değiştireceğim.

Ben Doğu bank dan o zaman 1400 DM civarında fiyata almıştım ki iyi rakamdı. Cannondale, GT, Trek, Mongoose gibi markalar uçuk fiyatlarda satılıyordu. Gidon üzerindeki çizikler, bisikletten anlamayan Sirkeci esnafının eseri. Çalınmasın diye zincirlemişler. Bu nedenle bir indirim almıştık.

Şu anda dağ bisikleti alacak olsam, adını sevmemekle birlikte Salcano alırım. Çünkü verdikleri fiyatla üzerindeki kompenentleri kıyaslarsan inanılmaz derecede hesaplı. O takımı ben toplasam büyük maliyeti olur. Halbuki Trek vb., modellere karışık ve OEM komponentler koyup fiyatlarını dengeliyorlar. Ayrıca yeni modellerde günlük yol kullanımı için gereksiz detaylı donanım var. Bunların bakımı için takım parkını abartmak gerekiyor. Disk fren harici bence yenilikçi bir durum yok.

spacer kullanılan gidon boğazları vb., iş detaylanıyor. Eğer yarış ya da ciddi antreman amaçlı alınacaksa sözüm yok. Ama günlük kullanım için bu bisiklet daha hoşuma gidiyor.

Bu ülkede hala adam gibi Colnago bulmak zor. Anormal pahalı. Halbuki bir tarihte Almanya da Shimano 105 takılı olanını indirimde inanılmaz fiyata bulmuştum. Almadığıma hala pişmanım.

Eğer olursa, Corratec ya da makul donanımı ve kadrosu olan Trek vb cinsinden bir yol bisikleti alırım.
"I fear the day when the technology overlaps with our humanity. The world will only have a generation of idiots." Albert Einstein
Kullanıcı avatarı
Triton
 
Mesajlar: 775
Yaş: 65
Kayıt: 24 Haz 2012, 12:14
Konum: İstanbul

Re: Tüm Bisikletçiler Buraya

Mesaj asymptote » 02 Nis 2013, 22:45

Bisikleti çok beğendim Triton, dağ bisikletinden çok tur bisikletine benziyor. Düz maşa bisikleti hafifleten bir unsur, konfordan biraz taviz verseniz de daha az yoruluyorsunuz orası gerçek.. Bu arada ortası yarık olan seleleri pek önermiyorlar. Pedli tayt kullanmıyorsanız ve uzun süreli biniyorsanız bu seleler sıkıntılı olabiliyor.

Ben de ileride bir yol bisikleti almak istiyorum, şimdilik benim Küheylan SLX'imden memnunum. ;)
"Evrende en büyük ziyan, sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir." - A. Einstein
Kullanıcı avatarı
asymptote
 
Mesajlar: 12140
Kayıt: 11 Ara 2010, 14:28

Re: Tüm Bisikletçiler Buraya

Mesaj Triton » 02 Nis 2013, 23:04

Aslında eskiden bombeli sele vardı. Ben tur bisikletine çevirdim. arka sele ve çantalarda var. Bu bisikletler varken, amortisörler yeni yeni boy göstermeye başlamıştı.

Şu anda amortisör ve disk freni olmayan dağ bisikleti düşünülemez. Zaten böyle bir maşayla arazide binmek çok zor. Bisiklet dayanıklı ama kolları çok yoruyor. En önemli sakınca sert darbelerde kontrolu kaybetme riski. Zaten dağ bisikletinde amortisörün en önemli görevi bu. Bu nedenle Salcono diyorum. Kadro çizilmiş bozulmuş acımıyorsun. Eskileri çok iyi değildi ama yenileri en üst versiyonlarda fiyat/kalite oranı bakımından çok iyi. Tabii Scott filan da var ama Corratec de yeterli. Bu iş saat gibi değil. Amaca ve size uygunluğuna göre almak lazım. Görünüş ve en pahalı donanım kullanılmadıktan sonra gereksiz. Benim gözüm bir ara Cannondale in downhill modelindeydi. Dükkanda konsinye satılıktı. Sahibi kullanamamış. Bu kiloda ama müthiş dengeli bir bisikletti. 2500 $ altına satmaya ikna edemedik. Ben de 2000 den fazla vermedim.

Örneğin Kettler tarzı şehir bisikletleri de güzeldir. Hollanda gibi yerlerde adamların geçiş üstünlüğü var. Herkes bisiklet üstünde. Biz de hala çocukların karne hediyesi olarak görenler çoğunlukta.

Buraya biraz fotoğraf yükleyeceğim...

Sonradan amortisör uygulamak dengeli olmuyor. Zaten lastikleri de amacıma uygun seçtim. Orijinal lastikleri Continental Super Cross modeliydi. Bu lastikler çok daha süratli ve patlamaya karşı içinde takviye var.

Pedli tayt mecburen kullanıyorum. Ama burada da bir tartışma var. Sert ve düz selelerin protata aşırı basınç uyguladığı tartışılıyor. Gerçi yük daima bacakta olmalıdır ama bu seleyi özel seçtim. İyi bir markadır. Pedsiz dahi optimum konfora sahip.

Eski selem yarış selesiydi ve kaya gibiydi.

Bu iş biraz tartışmalı....
"I fear the day when the technology overlaps with our humanity. The world will only have a generation of idiots." Albert Einstein
Kullanıcı avatarı
Triton
 
Mesajlar: 775
Yaş: 65
Kayıt: 24 Haz 2012, 12:14
Konum: İstanbul

Re: Tüm Bisikletçiler Buraya

Mesaj Triton » 02 Nis 2013, 23:15

[quote="Thevenin"]Resim
Resim

Mesela bu fotoğrafa bir eleştiri yapayım. Bu şekilde vites kullanmak donanımı bozar. Ruble tarafında en büyük yani en içte, krank tarafında yine en büyük yani en dıştaki dişlide. Bu şekilde ne zincirde ne de dişlilerde hayır kalır...

Hatırlatmak da yarar var. Çünkü en çok yapılan kullanım yanlışlarından biridir...
"I fear the day when the technology overlaps with our humanity. The world will only have a generation of idiots." Albert Einstein
Kullanıcı avatarı
Triton
 
Mesajlar: 775
Yaş: 65
Kayıt: 24 Haz 2012, 12:14
Konum: İstanbul

Re: Tüm Bisikletçiler Buraya

Mesaj Triton » 02 Nis 2013, 23:28

asymptote yazdı:Yaklaşık 5 aylık beklemenin sonunda nihayet hasret sona erdi:
Karşınızda "Küheylan SLX"!..
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim

Kadro ve Ekipmanlar:

Kadro: KRON XC 4000 Ultimate X-Country Machine ;) :geek:
Maşa: Rock Shox Dart 3
Gidon: Ritchey Pro
Gidon Boğazı: Raceface
Elcik: Pro
Barend: Amoeba
Furç Takımı: Neco
Sele Borusu: Raceface Evolve
Sele: Selle Royal Look in Athletic Man
Selek Kelepçesi: Tranz-x
Jantlar: Mavix XM 719 32 Delikli
Jant Telleri: DT Swiss Champion 2.0
Göbekler: Rival Rulmanlı Göbek
Dış Lastik: Maxxis Overdrive 26x1.75
İç Lastik: Hutchinson Light
Aynakol: Shimano Deore
Pedal: Giant
Zincir: Shimano Deore HG 53
Arka Aktarıcı: Shimano SLX
Ön Aktarıcı: Shimano SLX
Vites Kolları: Shimano SLX
Fren Kolları ve Fren Ayakları: Avid Single Digit 7


Bisiklet hala buysa gayet başarılı. Ancak bir konu tartışmalı. Bu da Shimano nun bilyalı göbekleri. Ben bilyalıdan yanayım.

Rulmanlar eğer doğru bakım görmezse ve iyi bir marka değilse bozuluyor. Shimano tam bir work horse dur. Yağ keçeleri yerindeyse ve tercihen Shimano yeşil gresleri kullanıyorsanız korkmayın. Ben tam 20 senedir kullanıyorum daha ne diyeyim....

Bir de neden disk fren. Konu dağ bisikleti ise çamur, toz, toprak vb., frenleme kabiliyetini bozuyor. Ayrıca klasik frenler daha kolay bloke oluyor. Disk tellere daha fazla burulma yükü bindirse de, sonuçları tartışmasız çok başarılı. Özellikle hidrolik olanların. Ayrıca jant da korunmuş oluyor. Ancak hem pahalı, hem de bakımı zahmetli ve özel takım gerektiriyor.

Tabii olay hep amaçla alakalı. Yoksa günlük yol kullanımı için V frenler yeterli...
"I fear the day when the technology overlaps with our humanity. The world will only have a generation of idiots." Albert Einstein
Kullanıcı avatarı
Triton
 
Mesajlar: 775
Yaş: 65
Kayıt: 24 Haz 2012, 12:14
Konum: İstanbul

Re: Tüm Bisikletçiler Buraya

Mesaj asymptote » 03 Nis 2013, 00:25

Disk fren konusunu çok düşündüm bisikleti toplarken. Mekanik disk frenler çabuk bozuluyor, sürekli bakım gerektiriyor. Disk fren olacaksa hidrolik olmalı. Hidrolik disk frenler de maalesef biraz pahalılar. Yağmurlu havada bir iki defa kullandım, gerçi düz yoldaydı ama Avid fren takımı ve Baradine fren pabuçları şimdiye kadar beni mahcup etmediler. Sonuç olarak aynen dediğin gibi, kullanım amacına göre fren tercihi doğru yapılmalı. XC track ya da bir dağ patikasında bu frenler çok da güvenli değiller, hele ortam yağmurlu-çamurlu ise..

Göbek konusunda çok kararsız kaldım yine. Rulmanlı göbeklerin daha akıcı olduğunu söylüyor herkes, ben de o yönde kullandım tercihimi. Eğer tazyikli su tutarak yıkamaz ve göbeğe su kaçırmazsanız sorun da çıkarmıyorlar. Benim göbekler değil ama örneğin DT Swiss marka rulmanlı göbekler 10.000 kilometreye kadar garanti veriyorlar.

Bu arada jantları kendim ördüm, akort ayarını yaptım. Daha sonra bisikletçiye götürdüm, adam akıllı akort ayarı yapmaları için. Ben yaptım ama bu olmadı, siz düzeltin dedim. Bisikletçi daha iyisini yapamayacağını söyledi. Yanlış anlaşılmasın, bunu kendi yaptığım ayarın çok iyi olduğunu ifade etmek için söylemiyorum, güzel ülkemde bisikletçilerin ne kadar yetkin ve donanımlı olduklarını, işlerini ne kadar profesyonel yaptıklarını bir kez daha hatırlayalım istedim.. Adamlarda akort sehpası dahi yoktu..
"Evrende en büyük ziyan, sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir." - A. Einstein
Kullanıcı avatarı
asymptote
 
Mesajlar: 12140
Kayıt: 11 Ara 2010, 14:28

Re: Tüm Bisikletçiler Buraya

Mesaj Triton » 03 Nis 2013, 08:34

asymptote, aslında buralara yazarken belki okuyanlar diyor ki adamlara bak, bunlar da her işi anlıyor. Aslında doğru bir söz var. Her işi yapmaya kalkan hiçbir işi tam yapamaz.

Böyle bir yorum belki doğru gibi gözükse de değil. Ne yazık ki Türkiye de birçok iş böyle. Ya verilene razı olacaksın ve tabiriyle içine sinerek kazık yiyeceksin, ya da eğer mükemmeliyetçi isen kendin uğraşacaksın. Tabii becerin varsa.

Ancak biz meraklı hobiciyiz, sınırda kalmaya uğraşıyoruz. Seni gayet iyi anlıyorum. Zaten kendileri uğraşmaz yanlarına aldıkları çocuklara yaptırıyorlar. Adama boya çiziliyor, vidanın ağzını bozdun demeye başlayınca işin tadı kaçıyor. Bu nedenle ya anlamayacaksın ya da orta yol bulmaya çalışacaksın. İşin içine para kazanma zorunluluğu girince her iş tavsıyor.

Tamirciliğe filan bayılmıyorum. Ancak mekaniğe merakım ve el becerim var. 13 yaşından bu yana bisiklet söker takarım. Hatta bir ara dükkan dahi açmaya niyetlendim. Ama ticaret başka bir iş. Bu nedenle meraklı hobiciyiz ve tatmin olmadığım için kendim yapıyorum. Ancak yeni donanımlar, ek ekipman gerektiriyor. Bunlara para kazanmadan yatırım yapmak ve zaman harcamak ne derece doğru, iş burada çatallaşıyor. Rulmanlara Shimano nun getirdiği en temel eleştiri yanal zorlanmalarda bilyalı sisteme göre daha kırılgan olduğudur. Bu günlük kullanımda pek farketmese de özellikle yarış amacıyla kullanılınca farklılık oluşuyor. Bu işte yarışçının stili ve hissi de önemli. Ancak DT Swiss High End bir markadır. Fiyatı da ona göre. Bu arada jantlar gayet güzel örülmüş. Zaten bisiklet onarımında en uç iş jant örmek. Bunu yapabilen her şeyi yapar... Gerçi şimdi hidrolik işleri de var. alışkanlık ve donanım gerektiriyor. Ancak çok hassas akort istiyorsan sehpa şart. Basit ayarlar fren pabucu dahi baz alınarak yapılabilir...

Aslında soru hep aynı, amacın nedir?

Şimdi kaabiliyetin yoksa en güzel enstrümanı al kakafoni oluşur. Ama yetenekli birisi kötü bir enstrümandan dahi ilgi uyandıran melodiler çıkarabilir.

Bu iş böyle. Amerika eğer amerika olmuşsa altında yatan budur.

Biz de kontrol yok. Örneğin ben gider saatçi dükkanı açarım. Belli formaliteleri yerine getirince sorunda olmaz. Kapısına da bilmem kaç yıldan bu yana köklü saatçi bilmem kim yazarım. Yedirirsen ne ala. Kimse de sormaz. Gelen müşteriye bakıyorum, saat sever ama tekniği hakkında en küçük fikri yok.

Türkiye de yemek yediğin restoranda dahi durum bu. Bir mutfaklarına gir de bak, yemek yiyemezsin. Norveçte, Trondheim da kaldığımız otele denetim geldi, prosedüre inanamadım. Adamlar bizim ölçülerimizle pırıl pırıl olan mutfağa üç gün temizlik yaptılar.

Örneğin TSF na girmeden önce saat konusunda biraz böyle idim. Esnaf dolandırınca aklımız başımıza geldi. Bu ülkede eğer bir işi gerçek hobi haline getireceksen emek sarf etmek gerekiyor, aslında her yerde olduğu gibi.....
"I fear the day when the technology overlaps with our humanity. The world will only have a generation of idiots." Albert Einstein
Kullanıcı avatarı
Triton
 
Mesajlar: 775
Yaş: 65
Kayıt: 24 Haz 2012, 12:14
Konum: İstanbul

ÖncekiSonraki

Dön TSF Yaşam Stili - Lifestyle & Entertainment

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 75 misafir

   
   
TSF Partner Brands & Medias
Ancon
Arnold & Son
Ateliers deMonaco
Audemars Piguet
Badollet Geneve
Bell & Ross
Breitling
Chopard
Concord
Gucci
Hautlence
Hublot
Linde Werdelin
Maîtres du Temps
Manufacture Royale
Oris
Parmigiani Fleurier
Snyper Geneve
Steinhart
Watchonista
                                          

     Facebook  Twitter  Instagram  Youtube  RSS Portal    |    Gallery    |    Blog    |     Advertise / Reklam / Contact      
 

All brand names and trademarks are the property of their respective owners