TSF Üyelerine Özel İndirimli Lüks Saat Modellerini İncelemek İçin Tıklayınız

Galileo Saatle Uğraşmıştı

Saatlerle İlgili Kültür Sanat ve Saat Fotoğrafçılığı Üzerine Paylaşımlar

Galileo Saatle Uğraşmıştı

Mesaj Saffah » 22 Eki 2009, 08:32

Aşağı yukarı bundan üçyüzelli yıl Önce de küçük bir çocuk birbirine eşit aralıklarla süregelen “şey”İ aramakla uğraşıyordu. Bu çocuğun adı Ga-lile idi. Hani şu hepimizin çok iyi tanıdığı Galile! Dünyanın güneşin çevresinde döndüğünü öne sürdüğü için papazların diri diri yakmak istedikleri GalttVydi.

Galüe’nin bu noktada hiçbir suçu yoktu. Güneşi dünyanın çevresinde döndürmek, Galİle’nin elinde değildi.
Galİle’nin çocukluk çağlan üzerinde çok ilginç bir hikâye anlatırlar: Küçükken, bir gün kiliseye gider. Tabii, o yaşta bir çocuk din konusundananlamadığı için küçük Galile, dinsel törenden çok çevresiyle İlgilenmeye başlar. Çok geçmeden, kalın ve uzun bir zincirle kilisenin kubbesine tutturulmuş büyük avize çocuğun İlgisini çeker. Derken, bu sırada, çok uzun boylu biri başıyla bu avizeye dokunur. Avize yavaş yavaş, ileri-gerİ sallanmaya başlar.

Küçük Galile, büyük bir ilgiyle avizenin sallanmasına bakmaya koyulur. Dikkat edince avizenin hep aynı süre İçinde ilerİ-geri gittiğini görür. Avizenin sallantısı gittikçe ağırlaşır, bu durumda ileri-geri gidişinin ağırlığı aynı kalır.

Bu olay, Galile’m'n kafasında iyice yer eder. Sonraları bu gördüklerini derinleştirmiştir. Sonunda, bütün rakkasların (bir ipe bağlı ağırlıkların) iplerin uzunluğu aynı olduğu sürece sallantılarını aynı olduğu süre içinde tamamladıklarını saptar. Bu nedenle ip uzun olduğu oranda sallantı da uzun sürüyor, İp kısa olduğu oranda bu kez sallantı daha kısa sürede bitiyordu. Dilerseniz siz de ayrı ayrı uzunluklarda birkaç rakkas yapabilir ve bunları; sözgelişi, karyolanın demirine bağlayabilirsiniz. Bunları sallarsanız, kısa ipli rakkaslardan daha sık sallandıklarını görürsünüz. Sonra aynı boyda iplere bağlı rakkasların da aynı aralıklarla sallandıklarını ayıredebilirsiniz. Bu duruma göre, soldan sağa ve sağdan sola olan sallantısı bir saniye sürecek olan rakkaslar da pekâlâ yapılabilir. Bunun için de ağırlığın bağlı bulunduğu ipin uzunluğu, aşağı yukarı bir metre kadar olmalıdır.

Galile, bütün bunları görüp inceledikten sonra çok eski çağlardan beri insanları uğraştıran bir bilmeceyi çözdüğünü anladı: Eski saatlerin yapılışında en büyük zorluk, aynı uzunlukta süregelen bir hareketi bulmak sorunuydu. Suda, güneşte birçok sakıncalar yardı. İşle rakkas, bu sakıncalardan uzak bir şeydi. Galile hemen, rakkas üzerinde düşünmeye ve bunu saate uygulama olanağını aramaya başladı. Bu bulunduğu gün,saatlerin hareketini düzenlemek mümkün ola-bilicekti.

Bütün çabalarına karşılık, Galile, istediği saali yapmayı başaramadı. Bunu bir başka tanınmış bilgin, Hollandalı Christian Huygens yapacaktır.

Rakkasın İcadından sonra saatler, yavaş yavaş zamanı doğru olarak gösteren birer araç haline geldiler. Günler geçtikçe saatlerin makineleri ve araçları iyileşti. Buna bağlı olarak da saatler giderek herkesin kullanabileceği kadar ucuzladı.
Saffah
 

Re: GALİLE DE SAATLE UĞRAŞMIŞTI

Mesaj krytime » 06 Ara 2009, 01:24

Harika bir bilgilendirme . Teşekkürler /00S-043
krytime
 
Mesajlar: 114
Yaş: 56
Kayıt: 10 Kas 2009, 22:26

Re: GALİLE DE SAATLE UĞRAŞMIŞTI

Mesaj nickynick » 06 Ara 2009, 01:32

Anekdot için teşekkürler, keyifle okudum
Time is a great teacher, but unfortunatelly it kills all its pupils.
Kullanıcı avatarı
nickynick
 
Mesajlar: 7292
Kayıt: 16 Kas 2009, 22:44

Re: GALİLE DE SAATLE UĞRAŞMIŞTI

Mesaj tagci34 » 14 Ara 2009, 00:56

Christian Huygens isminin ilk saati yaptığını öğrenmiş olduk ..
Zamana paha biçemeyiz ...
Kullanıcı avatarı
tagci34
 
Mesajlar: 133
Kayıt: 15 Kas 2009, 00:48

Re: GALİLE DE SAATLE UĞRAŞMIŞTI

Mesaj adonis » 14 Ara 2009, 15:55

Galile’e mi? İbn-i Yunus mu?
İbn-i Yunus
onuncu yüzyılda Mısır’da yetişen büyük astronomi âlimi. İsmi, Ali bin Abdurrahmân bin Ahmed bin Yûnus es-Sadefî’dir. İbn-i Yûnus diye meşhur oldu. Avrupa’da ise Aben Jenis adıyla tanındı. Mısır’ın Said bölgesindeki Sadfa köyünde doğdu. Doğum târihi bilinmeyen İbn-i Yûnus, 1008 (H. 399) senesinde vefât etti.

Babası, devrin tanınmış hadis âlim ve târihçilerindendi. Dedesi, İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin yakınlarından ve ilmî meclisinde bulunan bir zâttı. İbn-i Yûnus, küçük yaşta ilim tahsiline başladı. Din ilmi yanında başta astronomi olmak üzere, fen ilimlerini öğrendi. Mısır’da hüküm süren Fâtımî Sultânlarından El-Azîz ve oğlu Hâkim bi-emrillah devirlerinde tanındı. Fâtımî hükümdârları, ilmî çalışmalarını teşvik ederek, Kâhire civârında Cebel-i Mukattam Dağında onun için bir rasathâne yaptırdılar. Astronomi çalışmaları yapmasını sağladılar. Kendisine o devrin en mükemmel âletlerini temin ettiler.

İbn-i Yûnus, 978 senesinde Kâhire’de yaptığı gözlemler netîcesinde ay ve güneş tutulmalarını en ince hesaplarla tesbit etti. Böylece büyük bir şöhrete erdi. Zîrâ bu şekilde hassas ve dakik hesaplama, o zamâna kadar yapılmamıştı. Yaptığı rasatlar sonunda büyük ve mükemmel bir zîc hazırladı. Bu eseri dört cilt olup, Zîc-ül-Hakemî adıyla meşhurdur. İbn-i Yûnus, eserinde kendinden önce gelen astronomi âlimlerinin ay ve güneş tutulmalarıyla ilgili yaptıkları hesaplamaları ve yıldızların hareketleriyle ilgili bilgileri ele alıp, mukâyese etti. İyice tetkik ederek, kendi rasatlarıyla elde ettiği sonuçlarla karşılaştırdı. Böylece ayın hareketinin giderek değiştiğini ortaya koydu. Burçlar dâiresinin meylini, güneşin paralaksını îtidâl noktalarını en doğru şekilde tesbit etti.

İbn-i Yûnus’un gâyesi, kendinden önce gelen âlimlerin ortaya koyduğu bilgileri tashih edip, mükemmel bir hâle getirmekti. Vardığı sonuçlar ve yaptığı hesaplamalar, günümüzdekilere çok yakındır. Bu yüzden ilim târihçileri onu Bettânî veEbü’l-Vefâ Buzcânî’den sonra, en büyük astronomi âlimi bilirler.

İbn-i Yûnus, yalnız astronomi ile meşgul olmadı. Asrında mûteber olan diğer fen ilimleriyle de ilgilendi. Matematik ilminin dallarıyla uğraştı. Zâten Zîc-ül-Hakemî adlı eserinin bir bölümü matematiksel coğrafya ile ilgilidir. Trigonometride söz sâhibi oldu. O devirlerde trigonometri henüz daha başlı başına bir ilim dalı hâlinde değildi. İbn-i Yûnus, bu ilmin başlıbaşına bir ilim hâline gelmesi için esaslı çalışmalar yaptı ve bu yolda başarılı adımların atılmasını sağladı. Birçok bilginin çalışmalarına ışık tuttu. 0 ve 1°nin sinüsünü son derece dikkatle hesapladığı gibi tanjant ve kotanjant cetvellerini de muntazam bir şekilde hazırladı ve çalışmalarında kolay bir hesaplama metodu geliştirdi. Bu metodla bütün hesaplar süratle yapılıyordu. Böylece logaritmanın keşfine giden ilk adımları attı ve haklı olarak ilim târihçileri tarafından kabûl edildi. Çünkü o, logaritma’nın temel prensibi olan çarpmayı, bölmeye çevirme usûlünü bulmuş ve ilk defâ kullanmıştı. Trigonometri için büyük önemi olan dönüşüm formüllerini ilim dünyâsına ilk defâ o kazandırdı. Onun bu formülleri kullanarak hesap yapması, ortaçağ bilginlerini şaşkına çevirdi. İbn-i Yûnus, trigonometri üzerindeki araştırma ve çalışmalarında, özellikle kürevî trigonometride birçok zor problemleri çözmeyi başardı.

Batılı bâzı bilim târihçileri, logaritmanın kâşifi olarak 1550-1617 seneleri arasında yaşıyan İskoçyalı bilgin John Nepier’i kabul ederler. Hâlbuki, onun bulduğu bu formül, kendisinden tam yedi asır önce İbn-i Yûnus tarafından kullanılan yukarıda gördüğümüz formüllerden ibârettir. John Napier, buradan hareketle, İbn-i Yûnus’un bulduğu logaritmik formülleri geliştirmiştir.

İbn-i Yûnus, ömrünün büyük bir kısmını yıldızlar ve özellikle gezegenleri tedkik etmekle geçirdi. On sekiz yıldızın gökküresindeki koordinat değerlerini buldu. Onların hareket ve faaliyetleri üzerinde durdu. Yıldızların gözlenmesinde kullanılan ve görünüp kaybolma periyotlarının tesbitine yardımcı olan rakkas, yâni sarkaç âletini keşfetti. Batılılar, bunu ünlü İtalyan bilim adamı Galile’ye (1564-1642) mâl ederlerse de yapılan araştırmalar, iddialarını çürütmektedir. İbn-i Yûnus, sarkacı Galile’den tam yedi asır önce keşfederek ilmî çalışmalarında kullanmıştır. Saatlerde sarkacı kullanan da yine İbn-i Yûnus’tur. Fransız bilim târihçisi Sedillat, Histoire Generale des Arabes adlı eserinde bu hususları belgelendirmiştir. Nallino da araştırmaları netîcesinde aynı sonuca ulaşmış ve bu hakîkatı îtirâftan geri kalmamıştır.

Eserleri:

İbn-i Yûnus’un yazdığı eserlerin bâzıları şunlardır:

1) Kitâb-uz-Zıll: Sinüs ve kosinüs ile ilgilidir.

2) Zîc-ül-Hakemî: En meşhur eseri olup, dört cilttir. Eser, seksen bir bölümden meydana gelmiştir. Asırlar boyunca sâhasında mürâcaat kaynağı olarak kaldı. Gerek ilmî seviyesi, gerekse üslûbunun açıklığı dolayısıyla 1804 senesinde Fransızcaya tercüme edilmiştir. Eserin bir bölümü ise 1822 senesinde Leiden’de basılmıştır. Bir nüshası Kâhire Kütüphânesinde mevcuttur.

3) Kitâbu Gâyet-il-İrtifâ: Namaz vakitlerinin hesaplanmasıyla ilgilidir.

4) Kitâb-ül-Meyl,

5) Târîhu A’yâni Mısır,

6) Kitâb-ut-Ta’dîl-il-Muhkem: Ay ve güneş tutulmalarının tedkikiyle ilgilidir.

7) El-Ukûd ves-Su’ûd fî Evsâf-il Ûd,

8) Kitâbun anir-Rakkâs.

Nâsırüddîn Tûsî gibi birçok astronomi âlimleri, İbn-i Yûnus’un eserlerinden faydalandı. Kopernik ve Fransız bilgin Laplace de, İbn-i Yûnus’un eserlerini inceleyerek çok istifâde ettiler.KaynakRehber Ansiklopedisi
zaman sana uymazsa sen zamana uy...
saat gibi...
Kullanıcı avatarı
adonis
 
Mesajlar: 116
Kayıt: 21 Eki 2009, 17:41


Dön TSF Kültür Sanat Fotoğraf - Art & Culture Photograpy

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir

cron
   
   
TSF Partner Brands & Medias
Ancon
Arnold & Son
Ateliers deMonaco
Audemars Piguet
Badollet Geneve
Bell & Ross
Breitling
Chopard
Concord
Gucci
Hautlence
Hublot
Linde Werdelin
Maîtres du Temps
Manufacture Royale
Oris
Parmigiani Fleurier
Snyper Geneve
Steinhart
Watchonista
                                          

     Facebook  Twitter  Instagram  Youtube  RSS Portal    |    Gallery    |    Blog    |     Advertise / Reklam / Contact      
 

All brand names and trademarks are the property of their respective owners