Seiko 5 (SNZG09J1) 8 Yıllık Kullanım İncelemesi

[Ulas87]

Merhabalar, 8 yıldır sürekli kullandığım Seiko 5'in bilindik modellerinden olan büyük kasalı "military" (SNZG09J1) serisinin incelemesini sizlerle paylaşacağım. Bu saati 8 yıl boyunca uykuda, duşta, hastalıkta sağlıkta bir fiil taktım. En uzun çıkardığım süre sanırım bir bisiklet kazası sonucu femur kemiğimi kırdığım dönemdi ki onda da en fazla bir kaç hafta takmamışımdır. Yakın zamana kadar başka saatim de yoktu, sonrasında bir akıllı saat ve birde Casio DW5600e sahibi oldum. Yüzme, spor gibi aktivitelerde artık bu saatleri kullanıyorum onun dışında yine Seiko 5 kolumda.

Saati 2015 yılının mayıs ayında bir internet sitesinden resmi ithalatçı güvencesi ile aldım. J kodlu, Japonya üretimi bir saat, zaten bunu İsviçreli saat firmalarına benzer bir şekilde her yerinde "Made in Japan" yazıları ile görüyorsunuz. Saat, Seiko'nun bilindik yastıklı karton kutusunda, resmi italatçı belgelerini de içerecek şekilde geliyor. Diğer Seiko 5'lerden tek farkı sanırım, "Made in Japan" yazısının olduğu ilave etiketler içermesi.

Saati satın almadan önce en büyük korkum dakiklikti, çünkü forumda da gördüğüm üzere genelde Seiko 5'lerin dakikliğinin düşük olduğundan filan dem vurulur ve İsviçre saatleri de ayrıca bir övülürdü. Tabii ki bende ekonomik durumum çerçevesinde anca bir Seiko 5'e ulaşabildiğim için bu saati satın aldım, daha üst gelir grubunda olup daha iyi bir saate sahip olmak tabii ki isterdim. Neyse, asıl konuya dönelim Saati kullandığım ilk 5 yıl dakiklik konusunda hiç sorunum olmadı, günlük sapması -1/-2 sn dolaylarındaydı. Aylarca ayarlamaya ihtiyaç duymadığımı hatırlıyorum. Hatta bu saat böyle ise pahalı Seiko'lar yada İsviçre saatleri kim bilir nasıldır diye düşünmüşümdür. 5 yıl sonrası dakikliğine ne oldu derseniz, o konuya ileriki paragraflarda değineceğim

Seiko 5'in bu modeli genel anlamda klasik military çizgilerinde, pasolu (vidalı) tepeye sahip değil. 2 parçalı naylon bir kordona sahip ki ben orjinal kordonunu kullanım sürem boyunca hiç sevmedim ve çıkartıp aynı tarzda daha yumuşak naylon bir kayış taktım. Orjinal kayışı kaliteli fakat çok sert yapıda ve bazen bileklerinizi acıtabiliyor. Koku yapmaya da daha yatkın. Bütün Seiko 5'ler gibi hardlex cama sahip, hardlex cam bence başarılı, plastik Casio mika camları gibi kolaylıkla çizilmiyor fakat çok sert darbelerde ufak parça kopmaları olabiliyor. Benim saatimde de mutfak mermerine çarpmamdan ötürü çizikten ziyade bir girinti oluşmuştu. Kadran, "military" formata uygun bir şekilde yeşil zemin, beyaz rakam/indis kontrastını içeriyor. Fosforları büyük ve oldukça başarılı, gece boyunca saati çok rahatlıkla okuyabiliyorsunuz, hatta bunda böyle fosfor varsa, pahalı saatlerde kim bilir nasıldır dediğim 2. unsur da budur.

Yukarıda da bahsettiğim şekilde saatin kurma kolu vidalı değil, 100m su geçirmezlik belirtilmiş. Kullandığım süre boyunca su geçirmezlik konusunda hiç bir sorun yaşamadım, duş aldım, denize de girdim. Kordonu yaz aylarında koku yaptığı için saati çıkarmadan sabunla sıklıkla yıkadım ve hiç bir sorun oluşmadı. Ta ki 2020 senesine kadar (5. yılında) bir gün kurma kolunun zor çevrildiğini fark ettim, saati zoraki ayarladım ve bu şekilde kullanmaya devam ettim. Tabii ki saatle duş, deniz ve sabunla yıkama aktiviteleri de tam gaz devam etti. Bir süre sonra saatte buhar oluştuğunu görmemle bir şeylerin ters gittiğini anladım, muhtemelen kurma kolunda sorun oluşmuş ve saat su almaya başlamıştı. Su aldıktan sonra o mükemmel dakikliği de kayboldu, bazen saatlerce geri kalıyordu. Kullanılamayacak kadar kötüydü dakikliği yani. Fosforları da dağılmaya başladı, sanırım, macun gibi suda çözünen bir çeşit boya bu fosforlar. Kuşadası'nda yazlıkta evden çalıştığım için saati İzmir'de bir saatçiye de götüremedim, malum pandeminin en yoğun zamanlarıydı o sıralar.

Pandemiyi bir kenara atıp İzmir'de, kendisini yerel basından da bildiğim Pamukoğlu Saat'e ulaştım. Feti Pamukoğlu Bey, bu saatle denize girdiğimi söyleyince, önce babam gibi beni tatlı sert azarladı Sonrasında hasar durumunu inceleyip döneceğini söyledi. Vidalı kurma kolu olmayan saatlerle denize girmeyi doğru bulmuyor kendisi, haklı olabilir bilemiyorum Neyse bir kaç gün sonra bana saatte fiziksel hasar olmadığını sadece kol contasının çürüyüp kurma kolunu sıkıştırdığını ve bundan dolayı buradan su aldığını, makinesinin temizlenip, yağlanması gerektiğini söyledi. 1 aylık bir süre sonrasında saatime kavuştum, ilk zamanlar iyiydi fakat bir kaç hafta sonra tekrar geri kalmaya başladı, Feti Bey'e tekrar götürdüm, ilgilendi sağolsun. İlk onarım için 500TL ücret ödemiştim (Ekim/2020), ikincisinden ücret almadı. Onarımda makine komple söküldü,temizlendi, yağlandı. Tüm contalar yenilendi, akmış olan fosforlar temizlendi. Şu anki dakikliği günde -6/-7 saniye civarı, fabrika hassasiyetine geri dönmedi fakat bakım sonrası 3 yıldır kullanıyorum ve bu hassasiyet hiç kötüleşmedi. Dahası contalar yenilendikten sonra tekrar denize girdim ve sorun yaşamadım. Ama artık tedbirliyim, DW-5600 ile giriyorum denize

Ve bu saati ömür boyu kullanmayı planlıyorum, benim karakterimi çok iyi yansıtıyor; doğal, sade ve basit ama şık; kromaj,nikelaj,altın,maltın yok, yani görgüsüzlük yok, sadece yeşil, doğa yeşili

[KKarakuş]

Ulaş Bey merhaba,

Şu an gece saat 01.40 ve bu paylaşımınıza denk gelip sonuna kadar okuduğumdan dolayı ziyadesiyle memnunum.

Öncelikle bu tecrübenizi samimi bir dil ile paylaştığınız için teşekkür ederim.

Biz saatseverler adına ki en azından kendi adıma konuşmam gerekirse bir saati bu kadar uzun süre kullanmak sabır işi olsa gerek Bu açıkçası takdir edilesi bir durum ve yaşanmışlık.

Sahi; bir saatin bir çok olaya/mekana ve zamana şahitlik etmesi böyle bir örnek ile ifade edilebilirdi.

En kısa zamanda saatin fotoğraflarını da bizimle paylaşabilirseniz çok memnun olurum ki son halini merak etmekteyim (Fotoğrafları hizliresim sitesinden yükleyip fotoğraf yüklendikten sonra altta beliren "forumlar" başlığindaki uzantıyı bu başlığa kopyala yapıştır yaparsanız fotoğraflar yüklenmiş olacaktır.)

Redmi Note 9 Pro cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

[mturann]

Paylaışımınızı keyifle okudum.
Benim de Sizin gibi her şartta kullandığım bir seiko 5 im var.
Zaman bulabilirsem ben de yazarım.
Teşekkürler

[imdatbesikci]

Ulaş Bey, saatinizle baya bir zaman geçirmişsiniz, vidalı tepe olmayan saatleri havuzda, denizde kullanmamak lazım, duşta ise hiç kullanmamak lazım, sonuçta su geçirmemeyi sağlayan contalar su ile temas ettiğinde özellikle de sıcak su, tuzlu su daha da hızlı deforme olmaya başlar.

Genel anlamda saat size onca şeye maruz kalsa bile iyi hizmet etmiş, bu saatlerin yeni versiyonu Seiko 5 Sports olarak tekrar üretildi, bir ara SRPG41K1 modelini kısa bir süre kullanmıştım, benim çocukta SRPG31K var, ekranı çok güzel ve anlaşılır şekilde dizayn edilmiş ve hardlex cam olmasına rağmen kadran görüntüsü çok iyi.

Son zamanlarda kullanmayı en çok sevdiğim saatlerim Orient Star, kalite olarak mükemmel, çok pahalı saatlere taş çıkarır kalitede, imkanınız olursa bir yerde bileğinize takıp denemenizi tavsiye ederim.

[Ulas87]

Merhabalar, teşekkür ederim güzel yorumlarınız için. Söylediğiniz gibi fotoğrafları attım , çok teşekkürler. Evet vidalı tepe olmadığı için artık denize girmiyorum, o işi DW5600'a bıraktım. Ama duş alıyorum çünkü kordonu yazın çok koku yapıyor, duş alınca benimle beraber yıkanmış oluyor . Saat sürekli yanımda olan tek mekanik/teknolojik cihaz olduğu için alyans gibi ömür boyu takma gibi bir fikrim var, bakalım daha ne kadar takacağım. Akıllı saatlerin henüz pil konusundaki yetersizlikleri beni kendilerinden uzaklaştırıyor. Mekanik bir saat ise su almasına rağmen bakım ile tekrar eski haline döndürülebilir olması sebebi ile benim hayranlığımı kesinlikle kazanmış vaziyette .

[insatiable]

öncelikle bu saatle denize, havuza girdiğinizi görmemle verdiğim tepki:



yapmayın ulaş hocam bu tipte bir saatle havuza, denize, duşa girilmez yahu
bunun dışında yazınızı keyifle okudum. mekanik saatin olayını özetlemişsiniz. seikonuzla bir ömür boyu mutluluklar dilerim.

[Kakashi]

Denize girme, havuza girme, banyoda duşta çıkart, gece takma... Ne kaldı? Gündüz de takmayın, kutusunda saklayın(!) olsun bitsin (Bilek bile görmemiş saatlerim var, o başka). Sorarlarsa 'saatin 100m su geçirmezliği var' dersiniz, 'yağmurda 2 damla su gelirse, el yıkarken su sıçrarsa işe yaraıyor'. (Öyleyse 30m su geçirmezlik niye var?)

Yılda (en geç 2 yılda) bir su geçirmezlik bakımını yaptrırdığınız sürece saatinizi gönlünüzce kullanabilirsiniz, gözünüz korkmasın. Tabi bakım yaptırmazsanız suyla, buharla, sabunla temasta dikkatli olacaksınız ya da bozulursa çaresine bakarım diyeceksiniz.

Sizi kıskandım, çok saatim var, ama rotasyonda başka başka saat takmaktan değil 8 yıl, 8 ay sürekli kullandığım saatim olmadı (belki ileride olur, olmalı diye düşünüyorum).

[muratcan87]

İyi ki yazdınız. Sahibinden uzun kullanım testleri bence gerçek incelemeler. Bu anlamda marketing ürünü olan incelemelerle karşılaştırıldığında çok değerliler. 8 sene de oldukça iyi bir süre saatin artısını, eksisini anlamak adına.

Seiko’nun zaten yıllara meydan okuyan bir kalitede olduğu bence herkesin malumu. Fosfor da su almasa dahi en fazla 25 seneye kadar ömrü olan, sonrasında yenilenmesi gereken bir malzeme. O yüzden o konularda hiç sıkıntı yok. Denize, havuza girme konusunda da tamamen kullanıcıya kalmış bir durum var. Vidalı tepesi olmayan saatlerde güvendiğimiz şey conta. O da zamanla özelliğini kaybetmeye mahkum bir malzeme. Bunu bilerek kullanmakta fayda var. Yine sadece tepe değil cam da aslında contaya oturuyor. Bu nedenle oradan da su alabilir. Ben vidalı tepesi olmayan ve su geçirmezlik testini son bir senede yaptırmadığım bir saate bu aksiyonlarda güvenmem. Yine kaç m su geçirmezliği olursa olsun kronograf hiçbir saate bu anlamda güvenmem. Aynı şekilde banyoda da sıkıntı genel olarak buhar çünkü sudan daha ince bir şey her an içeri sızıp suya dönüşebilir. Bu aksiyonlar için bir tane Casio A168’im var. Bozulsa içim acımaz. Ha bir Seiko 5’im var ve onunla da çokça denize, havuza girdim ama yine tamiratı bana göre ucuz bir maliyet oluşturuyor. Benim için bu anlamda aslında maddi ve manevi bir limit var. Atıyorum babamdan kalan bir saat 20 dolar da olsa kıyamam, öte taraftan kendi aldığım 1000 dolara kadar bir saati dağa taşa vurmaktan çekinmem. En kötü tamirini yaptırır geçerim diye düşünüyorum zira. Bu sebepten birkaç tane tatil saatim oluyor. Hem yeterince şık, hem çalınsa, bozulsa çok fazla üzülmeyeceğim ve yerine yenisini koyabileceğim saatler bunlar.

Son olarak dakikliğe değinmek istiyorum. Değerli ustalarımızı tenzih ediyorum ancak tecrübelerime göre orijinal servise o parayı bayılmadan saat eski dakikliğine asla ulaşmıyor. Bu üst düzey markalarda daha sık yaşanıyor. Seiko 5’in ise en güzel tarafı çok uygun fiyatlara hemen her ustanın bakım yapabilmesi. Bunun sonucundaki 6,7 saniyelik sapmalar ise fazlasıyla iyi bence. Hatta Seiko’nun vaadettiğinden de çok daha iyi. Bu fiyattaki bir saatin 8 senelik her koşulda kullanılması sonrasında bu derecede zaman tutması mükemmel.