onurkoseoglu yazdı:eraslani yazdı:onurkoseoglu yazdı:eraslani yazdı:Herhangi bir krizde lüks tüketimin düştüğüne şahit olmadım..
SM-G930F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
İsmail Bey, Ağustos 2017 de Türkiye'de 2324 adet Mercedes otomobil satıldı, Ağustos 2018 de ise satılan Mercedes otomobil sayısı 951. %59 luk bir daralma var.
Gerçekler dağ gibi karşımızda duruyor maalesef.
Mercedes, Rolex gibi markaları lüks olarak saymıyorsanız saygı duyarım tabi ki o farklı bir tartışmanın konusu...
Kriz dönemlerinde ilk etkilenen ve keskin düşüşler yaşayan lüks markalar,yine krizden ilk çıkan ve satış adetlerini yukarıya taşıyanlar olmuştur hep.Bunu yaşadığımız en yakın kriz olan 2001 rakamlarına bakarak görebiliriz.
Tabii birde kriz yönetimi diye bir şey var,aynı sektör ve segmentteki tüm markalar aynı grafiği paylaşamayabilir.
Bu krizin çıkışında (iyimser düşünerek geçeceğini varsayıyorum) bahsettiğimiz markaların hayli yüksek satışlara ulaşmasını bekleyebiliriz.
2001 yılından 2013 yılına kadar geçen süre içerisinde Türkiye milli gelirini 200 milyar usd seviyesinden 900 milyar usd seviyesine taşıdı. Uygulanan ekonomik program, reformlar, özelleştirme (yanlış kere kanlış), altyapı yatırımları ve en önemlisi dünyadaki yüksek likidite bunu sağladı. 12 yıl içerisinde %450 lik bir milli gelir artışı var.
Yüksek faiz - düşük kur politikasıyla Türkiye'ye dünyadan para aktı ve bunun sonucu ne oldu derseniz karı-koca memur evine BMW alabildi. Orta düzey bir şirket yöneticisi usd kurunun 1,5 olduğu dönemlerde 2500-3000 usd maaşlar aldı ki yaratılan katma değere göre bu korkunç yüksek bir düzeydi. Dolayısıyla insanlar ithal lüks ürünleri tükettiler. (Iphone, rolex, bmw, louis vuitton vs. adını ne koyarsanız koyun)
Yeni bir çıkış için önümüzdeki on yıl aynı hızda milli gelir artışı olabilir mi? Yeni bir hikaye yazmamız gerekiyor. Milli geliri 2 trilyon usd seviyelerine taşır mıyız? İyimser görüşlerinizin sonucu bu sorulara bağlı.
Şahsınıza matuf algılamayın lütfen ben kendi görüşlerimi belirtmek istiyorum zira doğru tahlil bizi doğru teşhise, doğru teşhis ise doğru tedaviye götürür.
Şu an kriz olduğunu da düşünmüyorum ciddi bir daralma yaşıyoruz. Evet bayramda bodrum yolları kalabalıktı, otellerde yer yoktu buna rağmen:)
Bu yorumunuzla aklıma şu hikaye geldi ve paylaşmak istedim ;
Stalin en sedit cinayetlerini planladigi çalisma odasina yakin dostlarini toplamis sohbet ediyordu. votka siselerinin biri gidip, digeri geliyordu. kafalar iyice dumanlanmisti. stalin kan çanagina dönmüs gözlerini etrafinda dalkavukluk yarisina girmis adamlarina çevirerek
sordu:
saçini ihtilalde, halk içinde, devlet yönetiminde, bürokraside
agartmis dostlarim... söyleyin bakalim halkin yönetime bas egmesi, kayitsiz sartsiz itaat etmesi için yöneticiler ne yapmali, nasil davranmalidir? her dumanli kafadan bir ses çikti..kimisi adaletten, haktan söz etti..kimisi demokrasiden....kimisi sürgünden, sehpadan, hapisten...kitlesel cinayetlerin deha çapindaki katili stalin, begenmedi adamlarinin izahatlarini... bir kadeh daha votka çekerek söyle dedi:
- yönetimi eline geçiren hükümdarin tanridan pek farki yoktur! halkin karsinizda basegip durmasi için ne yapmaniz gerektigini durun da su beyinsiz kafalariniza çivi gibi çakayim...
hemen hizmetçileri çagirip emretti.
- çabuk bana bir tavuk getirin...
aceleyle bir tavuk kapip getirdi adamlari... stalin, kafalari iyice dumanlanmis adamlarinin gözleri önünde basladi canli canli tüylerini yolmaya tavugun,... bütün tüyleri yolunup cascavlak kalan tavugu odanin ortasina saliverdi, lider... - simdi izleyin bakalim nereye gidecek bu saskin tavuk... zavalli tavuk bu azaptan kaçip kurtulayim diye aralik
kapidan disari canini atayim diyor, soguktan tir tir titriyor...masalarin
altina giriyor, köseli masa ayaklari canini yakiyor...duvar diplerine
kosuyor teleksiz, tüysüz kanatlari yara bere içinde kaliyor...sömineye
yaklasiyor tüysüz derisi kavruluyor... çaresiz, tüylerini yolan
stalin'in bacaklari arasina saklanip, siginiyor...o zaman stalin, cebinden bir avuç yem çikarip önüne tane tane ativeriyor yolunmus tavugun...yemlenen tavuk, stalin nereye yönelse pesinden kosuveriyor.. agizlari bir karis açik kalan dostlarina bakip, pos biyiklarinin altindan gülerek söyle diyor
stalin: gördünüz mü, halk dediginiz topluluk bu tavuk gibidir.tüylerini yolup al ve serbest birak... o zaman yönetmek kolay olur...
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi