Grand Seiko'nun biraz aralarda kaldığını maalesef saati alınca anladığım için bu saatle ilgili biraz bilgilendirme yapmak ihtiyacı duydum.
Grand seiko ilk olarak 1960 yılında üretime geçen bir marka. Aslında Seiko'nun bünyesinde bir marka ama fiiliyatta bambaşka bir segment. Japonların marka / ürün konusundaki geleneksel tutuculukları nedeniyle aynı markayı taşıdığı Seiko'nun diğer saatleriyle birlikte düşünülmemesi gerekiyor.
Grand Seiko'nun amacı şu:
“Our goal was to create the best possible mechanical watch for everyday use.”yani, günlük kullanım için olabilecek en iyi mekanik saati üretmek. Karışık komplikasyonlara hiç bir şekilde meyledilmiyor. Şu an en komplike saatinin 36.000 bph GMT olduğunu görüyoruz.
Bu felsefe, GS'yi high-end isviçrelilerden ayıran temel nokta. Halihazırda GS'in mekanizma parçaları pres - kesim - parlatım prosesinden ayrı olarak yarı iletkenlerle aynı üretim biçimiyle üretilerek olabilecek en kusursuz parçaların bir araya getirilmesine çalışılıyor.
TASARIMGrand Seiko'nun sembolü aslan. Her saatinin arkasında buna yer veriyor. Arkası safir olanlarda hologram biçiminde görüyoruz.
aşağıda 1967 yılında üretilmiş bir GS yer alıyor. Şimdikilerden hemen hemen hiç bir farkı yok tasarım olarak. Japon sanat ve estetik anlayışının bir göstergesi olarak saatin kasasında ışık - gölge oyunlarına başvurulmuş. Şunu da unutmamak gerek, japonlarda çeliği işlemek bir kültür işi. Bu, samuray kültürünün bir parçası. Böyle olunca, kaizen felsefesinin saate de yansımasını doğal karşılamak gerekiyor.

GS'lerin en önemli kasa özellikleri son derece parlak bir polisajlarının olması. Bu parlaklık çeşitli ışık ve gölge oyunlarına uygun bir tasarım oluyor.
GS bir klasik saat. Gelip geçici moda heveslileri için değil. Tasarımı da 50 yıldır hemen hemen aynı. Temel özelliklerini aşağıdaki resimde görmek mümkün.

GS tasarım esasları 9 ana başlık altında özetleniyor.
1-12 indisinin çift çubuk olması
2- indislerin prizmatik yapısı
3-parlatılmış kasa (
zaratsu stili)
4-Boynuzlar ve kasanın iki boyutlu tasarımı
5-gizli tepe koruma
6-düz kadran
7-prizmatik akrep-yelkovan
8-Kubbe cam
9-Yanal bakıldığında dışarı doğru çıkan kadran yuvası tasarımı
kendi adıma diyebilirim ki, indislerin prizmatik yapısı ve akrep yelkovan işçiliği gördüğüm hemen hemen tüm saatlerden fersah fersah ileride. Yani tuhaf benzetme olacak ama GS harici saatlerde indislerin beyaz tahta marker'ı ile çizildiğini, GS'lerde ise 0.3 kalemle ince iş çıkartıldığı benzetmesini kursam abartmış sayılmam. Yakından bakmadan anlamak zor. Işığı ayna gibi yansıtan bu yapı sayesinde lumeye ihtiyaç kalmıyor.
müteakip yazıda mekanizmasına değinerek kendi tecrübelerimi aktaracağım. Sonrasında ise neden biraz yetimoğlan muamalesi gördüğünü irdeler ve bir çok fotoğrafla bu saate ısınırız.
“Some people feel the rain. Others just get wet.”
Bob Marley