Lüks Tüketim ve Gelir Dağılımı Üzerine Görüş ve Düşünceler

[castiel]

Mahalledeki arsaların yerini ihtişamlı stadyumlar almaya başlayınca kapitalizmin elinden kaçamayan futbol da devasa bir endüstriye dönüşerek muazzam bir kâr aracı haline geldi. Reklâm gelirleri, sponsorluk anlaşmaları, yayın ihaleleri ve nihayetinde bahis oyunlarıyla bu devasa sektörün pazar hacmi her geçen gün artıyor. Bazı futbol kulüplerinin bütçeleri yoksul ülkelerin bütçelerini bile aşıyor.
Ronaldo’yu 94 milyon avroya transfer eden Real Madrid, 85 avrodan sattığı 1 milyon 200 bin formadan 102 milyon avro kazanmış
Bahis dünyasında 300 milyar dolarlık bir paya sahipmiş futbol
En nihayetinde bir oyun yahu ama adaletsiz gelir dağılımının en bariz yaşandığı alanlardan biri..
Sanırım gücü paylaştıran güç böyle buyurmuş..

[mrbars]

futbol; politika ve ekonomin yönetiminde ve manüpülasyonunda kullanılan bir numaralı yasal uyuşturucu olduğundan, rakamların da uyuşturucu sektörüne layık olması normal.

[asymptote]

Ankarada kı futbolcu eskısı meclıse uğramadan maası kapıp artı yorumculukla parayı cebe ındırırse gerısını dusunun artık.

Bu futbolcu eskisi eğitim komisyonunda yer almıştı bir de. Hatırlarsanız elinde notebooku ile kendisine gönderilen maçın pozisyonlarını seyrediyordu. Düşündükçe delirecek gibi oluyorum..
Bu arada hazır konu mebuslardan açılmışken:


NORVEÇ:
Kişi başı milli geliri: 98.000 $.
Milletvekili maaşı: 7.500 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: 65'ten sonra.
Maaşın milli gelire oranı: % 7.6.

İSVEÇ:
Kişi başı milli geliri: 65.000 $..
Milletvekili maaşı: 4.200 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 6.4.

DANİMARKA:
Kişi başı milli geliri: 64.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.000 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 7.8.

FİNLANDİYA:
Kişi başı milli geliri: 52.000 $.
Milletvekili maaşı: 4.000 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 7.6.

HOLLANDA
Kişi başı milli geliri: 52.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.660 $.
Yan ödeme: 150 $.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 10.8.

AVUSTURYA:
Kişi başı milli geliri: 50.500 $.
Milletvekili maaşı: 8.100 $.
Yan Ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 16.

BELÇİKA :
Kişi başı milli geliri: 47.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.064 $.
Yan ödeme: 1.423 $.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 10.6.

İNGİLTERE:
Milli geliri: 46.500 $.
Milletvekili maaşı: 6.200 $.
Yan ödeme: Londra kenti 9 gidiş-geliş bileti.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 13.3.

FRANSA:
Kişi başı milli geliri: 46.000 $.
Milletvekili maaşı: 4.648 $..
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: 55 yaş sonrası.
Maaşın milli gelire oranı: % 10.

İTALYA:
Kişi başı milli geliri: 40.000 $.
Milletvekili maaşı: 9.150 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 22,8.

İSPANYA:
Kişi başı milli geliri: 37.000 $.
Milletvekili maaşı: 2.312 $.
Yan ödeme: 1.500 $.
Emeklilik: Memur gibi.
Maaşın milli gelire oranı: % 4.

ÇEK CUMHURİYETİ:
Kişi başı milli geliri: 21.000 $.
Milletvekili maaşı: 1.900 $.
Yan Ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 9.

LİTVANYA:
Kişi başı milli geliri: 15.000 $.
Milletvekili maaşı: 820 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 5.4.

POLANYA:
Kişi başı milli geliri: 14.000 $.
Milletvekili maaşı: 1.893 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 13.5.

ERMENİSTAN:
Kişi başı milli geliri: 4.000 $.
Milletvekili maaşı: 200 $.
Yan ödeme: Yok.
Emeklilik: Yok.
Maaşın milli gelire oranı: % 5.

TÜRKİYE :
Kişi başı milli geliri: 10.000 $.
Milletvekili maaşı: 5.600 $.
Yan ödeme: Harcırahlı.
Emeklilik: Yaş sınırı yok.
Çifte emekli geliri var.
Maaşın milli gelire oranı: % 56
Sosyal haklar:
2 yılda emeklilik hakkı
Emekli olunca ömür boyu ayda 6 milyar TL maaş

[fsinan]

Lüks tüketimle ilgili sorun yok, olması da lazım. İnsan doğası.

Asıl sorun lüks tüketenden "lüks" vergi almak....Yani gelir oranında vergi alabilmek.

Bugün Amerika gibi bir ülkede bile, Warren Buffet "Allahaşkına benden daha fazla vergi alın, orta sınıf gibi %10 vergi vermekten utanıyorum" mealinde konuşuyorsa sistem aklını yitirmiş demektir.

Çünkü o edinilen büyük servetler tüm sisteme çok daha büyük yük bindiriyor, daha büyük oranda vergilendirilmeli.

[mlm]

Dunyanın en zengin insan(lar)i, 'herhangi bir şeye ihtiyac duyma' noktasindaki tüm gereksinimlerini 'sifir' seviyesine indirebilen kisi/kisilerdir..
Bir yandan milyonlarca liralık servete sahip olan bir kisinin halen bir seylere ihtiyac duyuyor/birşeylerin eksikliğini hissediyor olması, bana göre servetinin büyüklüğü ne olursa olsun o şahsın, parasal büyüklük anlamında daha az servete sahip olmasına rağmen daha az seye veya hiçbirşeye ihtiyac duymayan bir kisiye nazaran daha yoksul olduğunun kanıtıdır diye düşünüyorum..
Artık lüks tüketim bahsi bu söylediklerimin neresinde kalıyor bilmiyorum.. Aklıma gelenleri paylaşmak istedim..

[herofb]

konu ile alakasız olacak ama bu haberde Fenerbahçe'li futbolcuların kullanılmasını 1 senedir uğraştığımız psikolojik harbin parçası olduğu düşünüyorum sanki Topal GS'de oynarken SSK + Akbil alıyordu anasını satayım

belki siz amaan diyeceksiniz ama toplumun min %50'sini oluşturan cahil halkın bilinçaltına sokuluyor bunlar

not: 40.000 USD'nin üzerindeki aylık gelir sizin hayat standartınızı çok az değiştirir (hatta neredeyse marjinal faydası yoktur) yani yılda 1 milyar USD kazanan ile 500.000 USD kazanan arasında çok bir fark yoktur.

[Bond]

Kendi penceremden bakarsam TSF'de hem pırlanta gibi genç kardeşlerimiz, hem tecrübeli ve başarılı yaşıtlarımız, hemde görmüş geçirmiş tecrübeli büyüklerimiz var. Bu yerin ortamı bana göre saatlerin kültürel ve sosyolojik yapısının çevresinde farklı konuları paylaşarak gelişti. Herkes bir diğerinden yeni bir şey öğreniyor. Özellikle aramızdaki gençlerin hayat görüşleri ve gelecekteki seçimlerine etki edilme potansiyelinin ortaya çıktığı bir gerçek ama benim buradaki kitlede gördüğüm herkesin birbirine yardım ettiği, paylaşmanın verdiği keyfi tattığı, ucuz pahalı diye düşünmeden birbirini samimi şekilde tebrik ettiği ve saat harici bir çok konuda bilgi edindiği bir ortam.

Conbay ilk mesajda bahsettiğin küçük yaşta veya yeterli bireysel ekonomik gücü olmayan kişilerin paylaşılan lüks saatlere özeneceği veya sahip olmadığı için üzüleceği konusunu ben buranın ilk günlerinde çok düşündüm. Ama lüks saatlere kapalı bölüm gibi bir şey yapmayarak doğru kararı verdiğim kanatindeyim ve bunun halen arkasındayım. Gelir dağılımı eşitsizliği esasen ayrımcılıktan çıkmış bir kavramdır ve lüks saat sahipleri ayrı kapalı başlıkta konuşsun önerisi ayrımcılık teklifi demektir. Bence sen bu konuda kendini sorumlu hissedip fikirlerini paylaşırken bu önemli çelişkiyi gözden kaçırmışsın.

Daha önce belirttiğim gibi bu durum insanlık tarihinde binlerce yıldır tartışılan bir konu. Bu konu yüzünden savaşlar ve devrimler yapılmış, imparatorluklar, rejimler ve ülkeler yıkılmış ama çözüm üretilememiş bu nedenle bence burada tartışılarak gene bir yere varılamaz. Sonuç olarak burası ne tapınak şövalyeleri mason forumu, ne kapitalist forumu, ne de sosyalist işçi partisi forumu. Burada lüks saatini paylaşan bir tane bile görgüsüz adam ben henüz görmedim. Algılama ve düşünce farkı elbete olacaktır ama burayı okurken veya yazarken politik, dini ve ideolojik maskelerden sıyrılmak herkesin paylaşımlardan edineceği fayda ve zevki arttıracaktır. Aksi taktirde forumlarda bir sürü sorun yaşanıyor. Özel gruplar için olan kapalı devre forumlar dışında tüm açık forum sistemlerinde dil, ırk, inanç, ideolojik, siyasi ve politik mevzuların tartışmaya açılmasının yasak olması bu yüzden zaten.

Sonuçta burası 3 senedir faaliyet gösteren bağımsız bir internet sitesi ve ana konusu dışına aşırı çıkarak siyasi konu ve tartışmalar sebebi ile şikayet edilip telekomünikasyon kurumundan yasaklanmasını sanırım hiç kimse istemez. Bu bağlamda konu ve tartışmaların bu kurallar çerçevesinde yapılmasını rica ederim.

[zfr]

Bond başkanın site kurallarıyla ilgili hatırlatma yapması üzerine sakıncalı olmadığını düşündüğüm bir hikaye geldi aklıma. Meksika'lı balıkçı ile Amerika'lı iş adamının hikayesini bilenleriniz vardır elbette, bu başlığa uygun olacağını düşünerek paylaşmak istedim...

Amerikalı bir zengin işadamı, bir iş seyahati sırasında küçük bir Meksika köyü kasabasına uğrar. Limanda gezerken, ağzına kadar balık dolu küçük bir teknenin içinde oturan bir balıkçı dikkatini çeker. Merakla yanına yaklaşır ve sorar,
"Merhaba, bu balıkları yakalamak ne kadar zamanını aldı ?"
Balıkçı, tümünü bir-iki saate yakaladığını söyler. Yabancı adam bu kez, niçin daha uzun süre kalıp daha fazla balık yakalamadığını sorar. Balıkçı, ailesinin geçimi için bu kadarının yettiğini söyler.
Amerikalı işadamı merakla balıkçıya kalan zamanını nasıl geçirdiğini sorar. Balıkçı anlatır,
"Geç vakit yatarım, sabah birazcık balık yakalarım. Sonra çocuklarımla oynarım, öğleyin de karım Maria ile biraz siesta yaparım. Akşamları, amigolarla beraber gitar çalıp beraber eğleniriz. Dolu ve meşgul bir yaşantım var efendim"
Amerikalı gerinerek, "Benim Harvard'dan masterım var ve sana yardım edebilirim. Balık tutmak için daha çok zaman ayırmalı ve daha büyük bir tekne ile çalışmalısın. Bu tekneden elde edeceğin gelirle daha büyük tekneler alırsın. Kısa surede bir balıkçı filosuna sahip olursun. Böylelikle, yakaladığın balıkları aracılara değil doğrudan doğruya işleme tesislerine satarsın. Hatta kendi balık fabrikanı bile kurabilirsin. Balıkçılık sektöründe bir numara olursun"
Ve Amerikalı devam eder, "Tabii bunları yapman için öncelikle bu küçük balıkçı kasabasını terk edip Mexico City'ye, daha sonra Los Angeles'e ve en sonunda holdingini genişletebileceğin New York'a yerleşirsin"
Balıkçı düşünceli vaziyette sorar, "Peki bayım, bu anlattıklarınız ne kadar zaman alır ?"
Amerikalı yanıtlar, "15-20 yıl kadar"
"Peki bundan sonra efendim?" diye sorar balıkçı...
Amerikalı güler, "Simdi anlatacağım en iyi tarafı! Zamanı geldiğinde, şirketini halka açarsın ve şirketinin hisselerini iyi paraya satarsın! Kısa zamanda zengin olup milyonlar kazanırsın!"
"Milyonlar?" der.
Meksikalı, "Eee...sonra bayım?"
Amerikalı, "Ondan sonra emekli olursun. Geç vakitlerde yatabileceğin küçük bir balıkçı kasabasına yerleşirsin, istersen zevk için biraz balık tutarsın, çocuklarınla oynayacak, karınla siesta yapacak zamanın olur, akşamları da arkadaşlarınla gitar çalar eğlenirsin. Nasıl, mükemmel değil mi?"
Balıkçı Başını kaşıyarak :
-Çok güzel de ben şu an başka ne yapıyorum ki!