Bayram öncesi bayram şekeri tadında kutumuz elimize ulaştı. Adettendir, tahminleri alalım. Akşama doğru da nasipse kutuyu açarız
----------------------------------------------------
Önsöz : Kutu açılışlarında saatin teknik özelliklerinden çok alınış hikayesini ve hissettirdiklerini yansıtmaya çalışıyorum. Bu da öyle bir yazı olacak. Teknik özellikleriyle ilgili forumda horoloji ansiklopedisi kıvamında incelemeler yapan çok değerli büyüklerim var. O yüzden okurken sıkılabilecek olanların affına sığınarak direkt olarak fotoğraflara geçmelerini tavsiye ediyorum
Saat hobisine yeni merak salmış ve forumda tavsiyeler isteyen arkadaşlara bütçeleri dahilinde tavsiyelerde bulunurken hemen hemen hepimizin belirtmiş olduğu bir tespit var; “insanın zevkleri zamanla oturuyor.” Ben de 2015’te forumdan 2. el olarak aldığım Seiko Skx007 ile başladığım saat merakımda 5 yılın ardından okuduklarımdan ve tecrübe ettiğim saatlerden sonra artık saat zevkimin oturduğunu düşünüyorum. Aldığı saatlerle vedalaşabilen biri değilim. Dolayısıyla yaklaşık 1 yıldır aklımda olan “bana ve bileğime göre” boyut olarak büyük olan ≥40mm saatleri elden çıkartıp ≤39mm saatlere geçebilmeyi gün itibariyle tamamladım diyebilirim. Ailedeki en büyük boyutlu saat 38mm ile Seiko Sarb035.
Oturduğunu düşündüğüm saat zevkim ile aileye katılan son üye; Smiths markasının Everest modelinin 36mm olan versiyonu. Kısaca Smiths markasından bahsetmek gerekirse, Yeni Zelandalı dağcı Edmund Hillary’nin 1953 yılında “Everest Dağı’nın zirvesine çıkan ilk insan” ünvanını aldığı tırmanışta kolunda olan iki saat markasından biri. (Bir diğeri Rolex Oyster Perpetual) İnsanlık adına böyle önemli bir tırmanışta yer alan firma 1979-1980 yıllarında kepenk kapatıyor. 1996 yılında Smiths markasının isim haklarını İngiliz saatsever Eddie Platts alıyor ve marka o günden beri üretilmeye devam ediyor.
Eddie Platts ihtiyar bir amcamız ve forumundan takip edebildiğim kadarıyla biraz da huysuz (aman duymasın) Hiçbir şekilde yardımcı istemiyor ve siparişlerin alınmasından paketlenmesine kadar tüm süreçle kendisi ilgileniyor. Bu durum da ciddi zaman isteyen bir durum olduğundan her ayın 2. Pazar günü İngiltere saatiyle saat 14.00’te siteyi sipariş alımına açıp kafasındaki sipariş adedine ulaşıldığı an (100-150 adet arası) 2 hafta sonraki Pazar gününe kadar yeni sipariş alımını kapatıp gelen siparişlerin paketlenmesi ve kargosuyla uğraşıyor. 100-150 siparişin tamamlanıp satışa kapanma süresi 7-8 dakika. Yani 7-8 dakikada satın alma sürecini tamamlayamazsanız 2 hafta daha beklemek zorunda kalıyorsunuz -ki 2 hafta sonra alabileceğinizin garantisi yok-
Eddie amcamızdan ve Smiths markasından bahsettiğimize göre geçelim saatin alım hikayesine; elimdeki ≥40mm saatleri çıkardıktan sonra oluşan bütçenin bir kısmı ile dress watch ihtiyacımı Seiko Sarb035 ile karşıladım. Ailede oluşan yabancıların deyimiyle “daily beater” açığını kapamak için başladım aramalara. 5 yılda saat hobisinde en keyif aldığım dönemler bu alım süreçleri, araştırma safhaları, bir bilene danışma kısımları. Önümde birkaç kriterim vardı; siyah kadranlı, ≤39mm boyutunda, bilezikli ve mümkünse tarih penceresiz bir model. Bu süreçte aradığım/bulduğum modeller ya kriterlerin bir kısmına takıldı, ya bütçe engeline takıldı. Bir türlü tetiği çekemedim. Smiths markasını bulup Everest modelini keşfettiğimde Eddie’nin siparişi alımını açacağı Pazar gününü beklemeye başladım. Bir Pazar günü alarm kurmuş bilgisayar başında beklerken sepete eklemeye çalıştığım modelin 40mm boyutundaki Everest versiyonu olduğunu farkettim. 36mm’lik versiyonunun da stokta kalmadığını, Ağustos sonu gibi “belki” stoklara girebileceğini öğrendiğimde içim içimi yemeye başladı. Zor beğenen biriyken ve hedef saatimi belirlemişken bulamamak can sıkıcı. (Allah başka dert vermesin dediğinizi duyar gibiyim)
Forumlarına üye oldum ve saati harici yollarla bir şekilde edinebilir miyim, birileri satar mı diye bakarken Koray -kakefe- abi forumdaki mesajımı görmüş. Kıvanç dedi böyleyken böyle saatin stoğu bitmeden son partiye yetiştim, aldım. Ancak daha benim de elime ulaşmadı. Mayıs ayı gibi yanlış hatırlamıyorsam Koray abi whatsapp’tan saatin eline ulaştığını iletti ve bilek fotoğrafı attı. Saati zaten beğenmiştim, görünce ve ulaşılabilecek bir hedefte olunca avını bekleyen kartal gibi başladım Koray abi’yi taciz etmeye
Sağolsun O da bu kadar beğendiysen bu saat senindir dedi. E saat nasıl gelecek? Bırakın Moskova’dan İzmir uçağını, pandemiden dolayı İstanbul’dan İzmir’e uçak kalkmıyor. 2 aya yakın da uçuşların yeniden başlamasını bekledik. Koray abi de geçtiğimiz Cuma Kıvanç Türkiye’ye gelecek arkadaşım var, saati gönderiyorum deyince hafta sonu geçmek bilmedi. Saat Pazartesi sabahı Muğla’dan Ptt’ye teslim edildi. Dert bitti mi? Ptt bu. Dert biter mi? 1.5 gün boyunca Muğla’nın çeşitli ilçelerinde dur kalk yaptı. Bu sabah İzmir’e ulaştı. Ptt’nin gönderi takip sayfasında klavyenin F5 tuşunu eskittim. Öğlen oldu, hâlâ dağıtıma çıkarmadılar. E araya bayram girecek. Saate 3 km mesafedeyim, ama ulaşamıyorum. Atladım arabaya, evden bozma Ptt deposuna ulaştım ve saati teslim aldım. Buraya kadar okuyanlara ve saatin bana ulaşmasında büyük emeği olan Koray abi’ye teşekkürlerimle…
