Tamir Edilemeyen Saatler

[Magneto]

Çin üretimi saatler...

Emin olun piyasada 2-3 milyara kadar çıkan markaların yüzde kaçı çinde yapılıyor bilseniz şaşarsınız...

Kocaman kocaman mağazalarda kendi ithalatımız ,distrübitörü biziz diye sattıkları saatlerden çinde yaptırılanların miktarı % 50 nin üzerindedir.

Ancak bu çin malı kötüdür anlamına gelmemeli Yani çinde her kalitede her fiyata ürün var siz hangisini isterseniz onu yaparlar.

bir saati yaptırıp getirdiniz kime ve kaça satacaksınız bu hedef kitlenizi belirleyip ona göre kalitenizi ve fiyatınızı belirlersiniz yani ürününüzü hangi kesim için yaptırıyorsanız o kadar fiyatlı ve o kadar kaliteli ürün yaptırırsınız.

Sonuç olarak Saat yada herhangi bir ürünün kalitesini sorgulayacaksak o ürünü yaptırıp Türkiye'ye getiren firmanın ürün maliyeti ile kalitesinin oranını hangi kıstaslara göre belirlediğine bakmak en doğrusudur.


İsviçre menşeli Bir çok saat markasıda makinalarının önemli bir kısmını çinde yaptırıyor.

Çünki:

Çinde şahsen tanıdığım bir saat fabrikasının müdürünün aylık maaşı 300 dolardan az,çalışanların içinde 80-100 dolara çalışan çoğunlukta ,
buda doğal olarak maliyet konusunda en önemli etkendir
ayrıca üretim son derece makineleşmiş seri hale getirilmiştir buda zamandan tasarruf edilerek maliyetin bir kere daha düşmesi demektir
ki bunun yanında maliyeti doğrudan etkileyen bir çok sebep vardır örneğin çin devletinin ihracat yapana sınırsız destek vermesi gibi...


V.S. V.S.

Üstadım...
ÇİN malı Kesinlikle KÖTÜDÜR ... Bıktık artık adamların kopyalama huylarından.Keşke yasalar uygun olsada EN AĞIR HAPIS VE PARA cezalarına çaptırılsalar .Ama olmuyor işte

[punk]

@Magneto

Yanlış anlamayın ama avatarınızdaki Orient'in kalibresinin nerede imal edildiğini gözden geçirmenizi öneririm.

[durdor]

seikoların kasalarının bir kısmı, deri ve silikon kordonlarının çoğu ve bazı kalibre ve saatleri çin ve hong kong üretimidir. ama kalite olarak % 100 japon üretimi olanlardan bir farkını bulamazsınız.

[bengisaat]

Sadece Seiko değil daha önce de bahsettiğim gibi Çinde üretim yapan/yaptıran saat markalarını saysam dudaklarınızın uçuklayacağından eminim

[Magneto]

@Magneto

Yanlış anlamayın ama avatarınızdaki Orient'in kalibresinin nerede imal edildiğini gözden geçirmenizi öneririm.

hocam,O zaman orient yalan söylüyor .%100 Made in JAPAN diyerek ??? Ben buna güvenerek Orient alıyorum ya da alacağım.Yoksa Çinde herhangi bir malzemesi üretilmiş bir saat almaktansa saatsiz gezer yada %100 Swiss Made olan (herşeyiyle) bir saat almak için kemer sıkarım
Benim kişisel görüşüm,Çinlilerin bu yaptıklarından nefret ediyorum.Herşeyde onların Made in China yazışını görmekten gerçekten nefret ediyorum.

[ercangun]

Tianjin Seagull diye bir Çinli saat fabrikası var. 1955'ten beri saat ve mekanizma üretiyor. Adamlar Venüs ve ETA klonlarıyla başlamış, şu an Tourbillon, Perpetual Calendar ve Minute Repeater gibi komplikasyonlara imza atmış durumdalar. Artık kendi tasarımları olan mekanizmalar da üretiyorlar (örnek: Seagull ST-25 ve varyantları).

Kopya 2824-2 ve 2892-A2 Seagull makinelerin bir incelemesi şu linkte yapılmış:
http://www.tz-uk.com/forum/viewtopic.php?f=25&t=43661&st=0&sk=t&sd=a

Ben şahsen Çinlilerden o kadar da nefret etmiyorum. En azından endüstride Avrupa ve Amerika tekelini kırıp bizimki gibi fakir insanların çoğunlukta olduğu ülkelere uygun fiyatlı ürünler ulaştırdıkları için nefret etmiyorum. Yoksa örneğin bir narenciye sıkacağını 20 liraya değil de hala 200 liraya alıyor olurdum. Merak etmeyin, 200 liraya alınanı taş çatlasın 5 yılda bozuluyorsa 20 liralık olan da en az 3 yıl dayanıyor. Muhteşem bir fiyat/performans oranı bence. Ayrıca eminim ki Çinliler kalitede de zamanla Batıyı yakalayıp hatta belki geçecekler bile.
Bilakis, asıl hayıflanılması gerekenin, Çinlilerin dünya ekonomisinde söz sahibi olması değil, Türklerin dünya ekonomisi ve endüstrisinde hiçbir noktada söz söyleyecek noktada bulunmaması olduğunu düşünüyorum.

[Emre]

Tianjin Seagull diye bir Çinli saat fabrikası var. 1955'ten beri saat ve mekanizma üretiyor. Adamlar Venüs ve ETA klonlarıyla başlamış, şu an Tourbillon, Perpetual Calendar ve Minute Repeater gibi komplikasyonlara imza atmış durumdalar. Artık kendi tasarımları olan mekanizmalar da üretiyorlar (örnek: Seagull ST-25 ve varyantları).

Kopya 2824-2 ve 2892-A2 Seagull makinelerin bir incelemesi şu linkte yapılmış:
http://www.tz-uk.com/forum/viewtopic.php?f=25&t=43661&st=0&sk=t&sd=a

Ben şahsen Çinlilerden o kadar da nefret etmiyorum. En azından endüstride Avrupa ve Amerika tekelini kırıp bizimki gibi fakir insanların çoğunlukta olduğu ülkelere uygun fiyatlı ürünler ulaştırdıkları için nefret etmiyorum. Yoksa örneğin bir narenciye sıkacağını 20 liraya değil de hala 200 liraya alıyor olurdum. Merak etmeyin, 200 liraya alınanı taş çatlasın 5 yılda bozuluyorsa 20 liralık olan da en az 3 yıl dayanıyor. Muhteşem bir fiyat/performans oranı bence. Ayrıca eminim ki Çinliler kalitede de zamanla Batıyı yakalayıp hatta belki geçecekler bile.
Bilakis, asıl hayıflanılması gerekenin, Çinlilerin dünya ekonomisinde söz sahibi olması değil, Türklerin dünya ekonomisi ve endüstrisinde hiçbir noktada söz söyleyecek noktada bulunmaması olduğunu düşünüyorum.

ercangun biz de calisanlarimiza/halkimiza Cinliler kadar acimasiz davransaydik emin ol biz de endustride soz sahibi olurduk. Orada fabrikalari olan, uretim yaptiran butun markalar su anda Turkiye'de uretim yaptiriyor olurdu. Bunun yaninda elbette ilerleme de olurdu ama bu ne kadar dogru? Uzaktan bakinca insan "adamlar ne ilerledi ama!" diyor ama akrabalarinizin, kendinizin orada yasayanlarin sartlarinda oldugunu dusunun. Ben demiyorum ki su anda Turkiye'de maaslar gulluk gulistanlik, ama Cin'e kiyasla elbette daha insani sartlarla ilerliyoruz.

[ercangun]

Hangi şartlarda ilerlediğimiz (veya ilerleyip ilerlemediğimiz mi demek gerekir) haricinde kısmen katılıyorum, Seagull Watch Factory'nin CEO'su 300 dolar maaşla çalışıyormuş mesela. Ama çetin şartlarda çalışmakla ilerlenilseydi Avrupa hiçbir ilerleme kaydedemezdi, zira orada emeklilerin durumu bile Türkiye'deki çalışan insandan bin kat iyi.
Ayrıca Devrim otomobilinin hikayesini çoğumuz biliriz. Bizim problemimiz esasen birbirimize veya çalışanlarımıza nasıl davrandığımızla ilgili değil. Tamamen bizi yönetenlerin dar kafalılığıyla ilgili bir durum.