TSF : A Space Odyssey Uzay Kozmoloji Konuları

[asymptote]

Zenon'lu Planck'li beklenen acilistan sonra String Theory'li bir bakis acisina da hayir demeyiz

Efendim, ortaokul bilgilerimizi tazelediğiniz gibi bunu da sizden (ve elbette diğer forum üyelerinden) bekleriz..


Not: Gif Rolex'in tacı gibi oldu fakat mesaj kaygımız yoktur, duyurulur..

[afl]

asymptote, Planck aklıma bile gelmemişti. Senin güzel anlatımınla basit gibi geliyor ama işin aslı hiç de öyle değil. Bence soru çok güzeldi.
Ben şu taraftan gitmeye çalışmıştım, yaklaşık 40mmlik kadranda 1 saniyelik bir aralık 2.4mm. Titreşim sonsuza giderken saniye ucunun ulaşacağı maksimum doğrusal hız 2,4mm/s olmalı ya da (açısal hız 2,4/20 olmalı) ki saat sapma yapmasın. Ancak bu sırada her titreşimde bir duraksama olacağı için her atım da aslında 2,4mm/s den hızlı olmalı. İşte bu titreşim sayısı sonsuza giderken, duraksamalar da artacağından hız da artmalı. Ama hızın limiti ışık hızı olduğu için sonuçta titreşim sayısının da bir limiti (enerjiyi falan hesaba katmadan) nedir diye düşünüp bırakmıştım.
Biraz Klondike tipi soru olmuş. Güzeldi

[asymptote]

Ben şu taraftan gitmeye çalışmıştım, yaklaşık 40mmlik kadranda 1 saniyelik bir aralık 2.4mm. Titreşim sonsuza giderken saniye ucunun ulaşacağı maksimum doğrusal hız 2,4mm/s olmalı ya da (açısal hız 2,4/20 olmalı) ki saat sapma yapmasın. Ancak bu sırada her titreşimde bir duraksama olacağı için her atım da aslında 2,4mm/s den hızlı olmalı. İşte bu titreşim sayısı sonsuza giderken, duraksamalar da artacağından hız da artmalı. Ama hızın limiti ışık hızı olduğu için sonuçta titreşim sayısının da bir limiti (enerjiyi falan hesaba katmadan) nedir diye düşünüp bırakmıştım.

Abi, sen Planck zamanına farklı bir açıdan yaklaşmışsın, tebrik ederim..

[Thevenin]

Ben cevapsiz sorulardan ziyade biraz kamuoyunu ilgilendiren, nabiz araligi konulu baslik icerisinde de gecmis hususu The Matrix'e baglayayim ki goge yukselelim tekrar

Beynin kendisinin enerji verimi uzerine:

beynin islem kapasitesi 10^17/2 flops seviyesinde. 36.8 petaflops gibi bir degerden soz ediliyor.

Beklenebilecegi gibi bu degerin eldesi varsayimlar ve yaklasimlarla dolu, onda biri veya on kati da olabilir.

Ve 10-40 Watt ile calisiyor, deger agirliga gore degisken, bu olcumler de muhtemelen fazlasiyla karmasik; ama bir 100 degil

10 Watt yaklasik 206.5 kcal/gun demek. Daha da mutfaga inersek, gunluk 3 adet yumurtaya denk.

Kiyas icin bilgisayarinizdaki islemci, ki tas catlasa 10^11 flops, gunumuzde en azindan ayni guce ihtiyac duyuyor. Ustelik kasayi yan yatirip yumurta kirinca calismiyor, elektrik sart

Gecen yaz gelistirilmesi tamamlanan Cin'deki Sunway TaihuLight, beynin bahsedilen islem hizina sahip ve 15 MW (15 milyon Watt) ile calisiyor. Ondan 3 sene onceki Tianhe-2, ucte biri islem kapasitesiyle 17.6 MW idi.

Yine dolayisiyla su an oluyor olabilecek " 7 milyar beyni simule etme " icin gereken kaynagin islem kapasitesi de 257.6 yottaflops seviyesinde - yotta = 10^24

Bu sikinti da bu sekilde

[Ground]

Bu da ciddi sıkıntıymış.

Aklıma nedense bilenler çıkar stargate sg1 geldi.

Kadimlerin bilgisiyle doldurulan beyin tam kapasiteye çıkıp yükselebiliyordunuz. Bunu namı değer Dr. Daniel Jackson başarmıştı.

Kadimler de evrenin yüksek bilgisi ile enerji olarak tepemizde dolaşıyordu.

Aman derim beyni fazla çalıştırıp enerji olarak ortalıkta dolaşmayalım.






Not: Stargate SG1 en sevdiğim bilimkurgu dizisiydi o efsane 10sezonu tekrar izleyebilirim..


Sent from my iPhone using Tapatalk

[asymptote]

Evrende bildiğimiz kadarıyla en karmaşık şey beyin. Bu kadar malumatın üzerine bir özlü söz gider herhalde:



Bence beyni çalıştıralım Ground. Biz beyni çalıştırmadığımız için dünyanın farklı köşelerinde insanlar bundan etkileniyor. Bilgiye erişimin bu denli kolay olduğu bir çağda ve ortamda bilgiye erişmeyen ve/veya o bilgiyi işlemeyenler (sorgulamayanlar) bütün insanlığa karşı kabahatli ve sorumludurlar..

[Ground]

Aslında bilgiye erişimin bu kadar kolay olduğu ortamda insanlık öncelikle doğru ile yanlış bilgiyi ayırt edecek mekanizmayı öğrenmesi gerekiyor.

Daha sonra google da aradığını çer çöp içinde bulabilme yeteneği.

Bir de benim bildiğim daha doğru hususu var.. ki en sakıncalısı da bu.

Şu an insanlık doğru bilgiye ulaşmaktan ve insani ilkelerden uzaklaşmış, benim bildiğim doğru benim istediğim olacak kaygısında. Aslında bu insani evrim eksikliğinden başka bir şey değil.

Dediğiniz gibi bu çağda kabahatli olanlar bence paraya ve güce dönüşecek bilgiyi işe yarar olarak görenlerdir.

İnsanlık evrimine hizmet edecek etik, ilkeler, felsefe, "gerçek tarih(yalanlarla doldurulmamış)" bilgi belki para etmeyecek ama ihtiyaç olunan bilinç seviyesi bunlarsız olmayacak.


Sent from my iPhone using Tapatalk

[asymptote]

Dediğiniz gibi bu çağda kabahatli olanlar bence paraya ve güce dönüşecek bilgiyi işe yarar olarak görenlerdir.

Bence bunda yanlış bir şey yok. Gayet insani (hatta hayvani) bir dürtü. Herkes entelektüel doyum için bilginin peşinde koşacak diye bir şey yok. Öyle olsa zaten insanlığın toplam mutluluğuna katkısı pek az olurdu. Bilginin endüstrileşmesi gerek. Bunun için de bilgiyi bahsettiğiniz şekilde yarar olarak göre(bile)n insanlara ihtiyacımız var. Sorun, gücü ve parayı ne şekilde kullandığımız ile alakalı. Bill Gates gibi vakıf kurup açları doyurmak üzere milyar dolarlar mı harcayacaksınız yoksa Selman bin Abdülaziz gibi altın kaplı klozetlere mi s*çacaksınız.. İşte bütün mesele bu..

İnsanlık evrimine hizmet edecek etik, ilkeler, felsefe, "gerçek tarih(yalanlarla doldurulmamış)" bilgi belki para etmeyecek ama ihtiyaç olunan bilinç seviyesi bunlarsız olmayacak.

Bu bilgilerin para etmeyeceğini neden düşünüyorsunuz? Bence asıl para edecek ve ihtiyacımız olan bilgiler bunlar. Unutmayın, kaynakları nasıl kullanmamız gerektiği sorusu iktisadi yönü bulunmakla birlikte aslında felsefi bir sorudur. Amaç insanın mutluluğudur. İktisat bilimi de bunun için elimizdeki çok sayıdaki araçtan yalnızca bir tanesi ve belki en önemlisidir..

Bakın, bugün gelişmiş ülkeler neden gelişmişler? Yalnızca bilgi toplumu oldukları için mi? Hayır, dünyanın geri kalanını sanayileşme döneminde kaynak ve iş gücü bakımından sömürdükleri için. Bugün de pek rahat durdukları söylenemez. Peki ne oluyor? Sınırlarına demir duvarlar örebiliyorlar mı? Mülteci akınına engel olabiliyorlar mı? Bugün Avrupa'nın mülteci akını karşısında yaşadığı tedirginlik az buz değil. Tedirgin olmakta da haklılar. Avrupa'nın bugünkü nüfus yapısını zamanında büyük oranda iklim değişikliği nedeniyle Asya'dan göç etmek zorunda kalanlar oluşturdu. Bugün de farklı nedenle göç dalgaları yaşanıyor ve böyle devam ederse birkaç yüzyıl sonra Avrupa nüfusu yeniden şekillenecek.

Gelmek istediğim nokta şu: Bireysel, toplumsal ve global (ve hatta universal) bilinç düzeyi hepimize lazım..