Konu bayağı heyecan yaratmış, etraflıca konuşulmuş. Büyük reyizler de ahkamlarını kesmişler, konu gel gel yapıyor bana resmen.
Ben de olaya branding açısından bakarak topa gireyim
Markaların piyasaya yeni sürdükleri ürünlerle fiyat veya prestij açısından mevcut ürünlerinden daha yukarıya çıkmaları kolay iş değildir. Ama mevcut ürünlerin daha aşağısına inmek çok kolaydır. Buna rağmen yukarıya çıkmaya çalışmanın bazen çok geçerli gerekçeleri olabilir.
Volkswagen ortalama sattığı aracın iki üç katı değere piyasaya sunduğu Phaeton'u çıkarınca sıkıntı çekti bu yeni aracını piyasada tutturmak konusunda. Porsche ise sadece 911 sattığı dönemde yarı fiyatına Boxster'ı piyasaya sununca daha ilk yılında kırk yıllık 911'in satışını yakaladı mesela. Daha sonradan çıkardığı tüm ürünleri de (Cayenne, Cayman, Panamera) aynı şekilde 911'in altına konumladı fiyat olarak ve bu şekilde kar etmeyen 911'in prestijiyle satışlarını 4-5 katına çıkardı şirketin 14-15 yılda.
Bu işte başarı ölçüsü sadece az veya çok satmak da değil tabii ki. Yeni ürünün eski ürünün satışı ve prestijini nasıl etkilediği de önemlidir. Volkswagen Phaeton'u çıkarınca VW serisinin geriye kalan kısmına pozitif bir prestij yansıması olacağına, ve bunun sonucunda diğer ürünlerinin satışına veya fiyatlamasına faydalı olacağına inanırsa Phaeton'dan para kazanmayacağını bilse bile piyasaya sunmayı düşünebilir. Phaeton kendi içinde başarısız görünse de VW için toplamda karlı olmuş olabilir diğer tüm VW'lerin satış fiyatını 100'er EURO arttırdıysa mesela. Porsche de 911'in satışlarına Boxster'in nasıl etki edeceğini iyi hesap etmek durumundadır. Fiyatına göre fazla iyi bir Boxster sadece kendi Porsche dışı rakiplerinden pazar payı kapacağına daha çok 911'den kaparsa Porsche için işin anlamı azalabilir. 911 bu arada hala 15 yıl önce sattığı kadar satıyor, demek ki kanibalizasyon çok büyük bir problem yaratmamış bu durumda.
Böyle bakınca Seiko'nun yaptığının mantığı daha farklı yorumlanabilir. Seiko milyonlarca sattığı ürünlerine prestij katmak için Grand Seiko'yu ürettiyse mantıklı bir iş yapmış olabilir Grand Seiko kendi içinde çok satmayan bir ürün bile olsa. Zaten tek amacı Grand Seiko'yu Rolex segmentinde rakip yapmak olsaydı Toyota/Lexus olayında olduğu gibi yeni ürününü farklı bir marka altında çıkarması daha mantıklı olurdu. Ortalama 100-200 dolara saat satan bir marka ortalama 4-5 bin dolara satmak istiyorsa Toyota/Lexus veya Nissan/Infiniti durumundan bile daha büyük bir farklılaştırma peşinde gitmesi gerekir hatta. Lexus, Toyota'nın, Infiniti de Nissan'ın ortalama iki üç katı fiyatına satılıyor (Türkiye fiyatlarını düşünmeyin, vergi durumu burada oranları daha da bozuyor). Ona rağmen adam Grand Toyota, Grand Nissan dememiş Lexus diye, Infiniti diye yepyeni markalar yaratmış. O markalar da şimdiki prestijlerine 20 yıldan fazla zamanda ulaşabilmiş. Seiko mevcut ortalama modellerinin 20-30 katına fiyata satmaya çalışıyor Grand Seiko'yu. Tek derdi çok prestijli bir marka yaratıp onu başarılı yapmak olsaydı marka içinde Seiko ismini kullanmayı bırak Seiko ile yeni markanın ilişkisinin anlaşılmaması için elinden geleni yapardı. Grand Seiko markasını kullanıyor olması amacının bunun tam tersi olduğunun en somut işareti, yeni ve prestijli bir marka yaratmak derdinde değil, her yıl sattığı milyonlarca Seiko'nun prestjini arttırmak derdinde.
Şirketin bakış açısı buysa Grand Seiko'nun zaman içinde Rolex'e prestij olarak rakip olmasını beklemek gerçekçi olmaz. Grand Seiko bugün bile teknik olarak Rolex'e denk veya daha iyi olabilir, ama prestij olarak hiçbir zaman Rolex seviyesine çıkamaz, çünkü misyonu o değildir. Misyonu Seiko şirketinin esas işi olan ve parasının %99'unu kazandığı ortalama 100-200 dolarlık modellerine prestij katmaktır. Böyle bir durumda da Grand Seiko'nun müşterisi sadece teknoloji, malzeme, işçilik vs. açılarından Rolex kalitesini yarı fiyatına almak isteyen saat meraklısı olacaktır. Alırken de Grand Seiko'nun prestijini veya ikinci el piyasasını çok kafaya takmayıp alması mantıklı olur.
Benim eyyorlamam bu kadar, haydi hayırlı işler.
