mrbars » 17 Tem 2013, 16:26
İngiltere'den misafir ile restoranın önünde sigara içerken laflıyoruz. İşin doğrusu ben sigara içiyorum, İngiliz ise pipo. 55-60 yaşlarında, üzerinde koyu lacivert paltosu, ütüsü muazzam gri pantalonu, lacivert ince kravatı, hafif beyazlamış pos bıyıkları ve yaklaşık 1.80 cm boyuyla karşımda duruyor. Yaşına göre oldukça fit bir adam. Saçları şakaklarından aşağıya sarkıyor, hafif kabarık. Bu saç şekli ve piposundan dumanı içine yavaşça çekişi ve sakin konuşma tonu ile ununu elemiş asmış tipik bir İngiliz görüntüsü sunuyor.
Evlerden konu açıldı. Ben İstanbul'da arsa fiyatlarının yukarı gidişinden, Türkiye ekonomisinin gayrimenkul değerlerinin sürekli artmasına muhtaç olduğundan dem vurup, apartmanda oturduğumu, ancak aslında bahçeli bir evde oturmak istediğimi anlatıyorum. Şehre yakın bölgelerde bahçeli bir evde oturmanın ekonomik olarak çok zor olduğunu yarı somurtkan yüz ifademle hızlıca ekliyorum. Sakince dinliyor pos bıyıklı İngiliz.
"Siz İngiltere'de nerede oturuyorsunuz, Londra'da mı?"
"Hayır mrbars. Dışında. Şehre uzağım."
"Bahçeli bir evde mi yoksa flat mi?"
"Bahçem var."
"Ah ne güzel. Ben de isterdim. Bahçe nasıl, büyük mü?"
Pos bıyıklı İngiliz bir nefes aldı piposundan.
"Hektar ne biliyor musun mrbars?"
Lafın nereye geleceğinden huzursuzlukla hafif esprili cevapladım:
"... heee. Bizim buralarda orman yangını birimi. Niye sordunuz?"
"2,5 hektarlık bir bahçem var. Çocuklar ayrılınca küçük bir eve geçtik."
"İngilizcede çocuk doğurtan kadınlara ne deniyordu, bir söylesene neydi" diyip restorana geri kaçtım.
En son
mrbars tarafından 17 Tem 2013, 16:28 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.