Bence saat konusunda 2 tane önemli kırılma noktası var fiyat olarak, sıfır vs. 2. el tartışmasında
1) US$4,000 / TL10,000 bandı:
Bu fiyat seviyesinde sıfır olarak TAG / Omega / Tudor gibi markalar varken 2. elde herhalde herkesin nispeten bir üst lig olarak tanımlayabileceği Rolex / IWC / JLC / Panerai gibi markalara ulaşmak mümkün. Yani prestij ve satın alınan kaliteyi değiştiren bir zıplama var.
2) US$10,000 - US$12,000 bandı
BU fiyat seviyesinde de sıfır olarak Rolex / IWC / JLC / Panerai markaların çok güzel modelleri alınabilirken 2.elde yine en azından benim bir üst lig olarak nitelendireceğim Audemars Piguet / Patek Philippe / Vacheron Constantin gibi markalara ulaşabilme var.
Yani bu parayı verirken insan ister istemez ya ikinci el bir AP 15400 / Diver, VC Overseas, ya da belki bir Aquanaut'la Patek'e geçiş mi yapsam sorunsalını yaşıyor. Aynı ilk kısımda olduğu gibi marka olarak bir lig atlama durumu var.
Ama bütçe US$20,000 ise zaten butik markaları bi kenara bırakırsak (e.g. Greubel Forsey), PP / AP / VC'nin bu paraya sıfır modelleri var. O zaman soru biraz daha mesela sıfır Jumbo mu alsam, yoksa 2. el Rose Gold 15400 mü alsam, ya da bu markanın basic modelini mi alsam yoksa komplikasyonlu modelin 2. elini mi alsama dönüyor. Yani ilk 2 kategoride olduğu gibi marka olarak bir lig atlamadan ziyade marka içinde daha iyi saat alma konusuna dönüşüyor.
Bu noktada coğu insan zaten daha basic modeli beğenebileceği için nispeten daha kolay bir sorunsal bence.
Birde bu noktada (ve daha yukarısında) "ulan bu kadar para veriyoruz ya bi yamukluk çıkarsa" sorusu da işin içine karışıyor bence.
Mesela US$40,000 bütçeyle altın kasa, krem kadran, deri kayışlı saat arayan birisi aynı paraya Annual Calendar olan Patek Philippe 5205R'yi sıfır da alabilir, ya da 2. el 10-15 yıllık Perpetual Calendar olan 3940'ı da alabilir. Bu noktada bence her ne kadar 3940 her açıdan daha üstün ve daha önemli bir saat olsada, benim elim kimin nası kullandığı belli olmayan bir perpetual calendar'a bu parayı vermeye gitmezdi.
