Muhendis78 yazdı:
O dönemin koleksiyonlarındaki zerafete ulaşmak çok zor. Aslında geçmişte yaşamak gerekiyor, bunu becerebilenlere de saygı duyuyorum. 57 Chevrolet'ye binmek, eski taş plakları dinlemek, vintage saat takmak...kısacası moda, trendler, teknoloji ve tüketim gibi canavarlara direnmek. Her şeyin bozulmadan ve kapitalizme köle olmadan önceki halini yaşamak.
Bence manevi açıdan çok önemli bir saat.
Bir de şuna değinmek istiyorum, History Channel'da izliyoruz, eBay'de görüyoruz, auction sitelerinde görüyoruz; geçmişten günümüze çok güzel bir şekilde muhafaza edilerek gelmiş saatler var. Bizde malesef bu kültür yeni yeni oluşuyor. Aslında bunu yadırgamıyorum, aksine bununla gurur duyuyorum. Sebebini de bir örnekle açıklamak istiyorum:
- 2. Dünya Savaşı'nda Avrupa'ya gelen ABD askerlerine adeta 'yağmalama' hakkı tanınmıştı. Alabildikleri değerli şeyleri yalnızca 1 seferde kargoya verip ülkelerine gönderme hakları vardı. Ne alabilirlerse almışlar. Sömürgeci ülkelere hiç girmiyorum bile.
O sıralarda dedelerimiz fakir bir ülkenin gereğini yerine getiriyorlardı: hayatta kalmaya çalışmak. O yüzden aldıkları tek bir saati onlarca yıl kullanmak zorundaydılar. Eskidiği zaman bir kenara koyup yenisini alma imkanları da yoktu. Yani hepimizin ortak derdi olan dedelerden kalmış ve canı çıkmış saatler, aslında gururumuzla yaşamış olmamızın bir ispatı.
O saatleri canlandırmak çok daha önemli bence.