manil » 24 Haz 2016, 00:03
Aynı kanaatte değilim açıkçası. Zaman içinde zevklerin damıtıldığını ve bir noktadan sonra x / y eksenleri arasında sabit bir hat oluşturacak biçimde bir çizgi meydana geldiğini düşünüyorum. X/Y' ye ister kadran / kasa, ister fiyat / performans, ister dayanıklılık / estetik ikililerini koyun...
Satışını yaptığım saat sayısı yaklaşık 15 olmuştur. Geri dönüp baktığımda görüyorum ki, ilk önceleri saatin kasasına, bileziğine vurgun olurken bir süre sonra mekanizma bende ön plana çıkıyor.
Bir diğer yandan zaman içinde farklı markaların fanı da olabiliyoruz. İlk etapta spor krono saatler hoşuma giderken artık diver ve dresswatchlar ilgi alanımda.
Kasa ve mekanizmayı bir yere koyarsam, saatin arayüzü yani kadranı değişen beğeniden en çok nasibini alan kısım kanımca.
Somutlaştırırsak, ilk önceleri kadran tasarımını çok umursamazken artık kadranda el yazısı fontunda ya da italik rakam görmek veyahut da abartılı desenleri yer verilmesi beni hiç cezbetmiyor. Aslında (özel yapımları geçtim, fabrikasyon saatlerden yola çıkarsak) saat fiyatına en az etki eden husus kadran olmasına karşın, saat zevkine ve bu bağlamda saati değiştirme isteğine en çok etkisi olan şey arayüz yani kadran oluyor.
Sent from my D6603 using Tapatalk
“Some people feel the rain. Others just get wet.”
Bob Marley