TSF - Türkiye Saat Forumu - Dünya'nın En Çok Ziyaret Edilen Türkçe Saat Sitesi

internette araştırma yaparken fark ettim pek çok ülke de saatler için özel olarak yapılmış müzeler var. 200 yıllık tarihi olan amerika dahi - ki pek çok yerde 200 yıllık tarihi var diye küçümseriz - bu kısacık geçmişinden bişeyler çıkarıp bir müze oluşturabiliyor National Watch and Clock Museum adıyla. biz de ise bir kısmı saray müzelerinde ve büyük çoğunluğu özel koleksiyonlara dağılmış halde bulunan bu saatleri toparlayıp sergileyecek bir müzemiz dahi yok aslında müzeler bir toplumun da gelişmişlik seviyesini gösteren önemli bi noktadır ya, neyse girmeyelim bu konulara:) bu topraklarda böyle bir müzeyi oluşturacak alt yapı mı yok yoksa gerekli olan saat ustaları ve koleksiyonerler mi eksik. neden daha anadoluda ilk uygarlıklardan başlayarak; hitit, frig ne bileyim roma, doğu roma, selçuklu, osmanlı ve son olarak cumhuriyet dönemlerinin de içinde bulunduğu bir müze de zaman ölçüm aletlerini ve saatleri sergileyemiyoruz? aslında uzun zamandır aklımı kurcalayan bir konu bu...
osmanlının saatlere olan tutkusu belki zamanı içinde düşünülecek olursa pek çok devlette yoktu. aynı şekilde osmanlı devletinin yetiştirdiği pek çok saat ustası vardı...
bu düşüncemi paylaşmak istedim sizinle umarım bir gün bizim de güzel, gurur duyacağımız bir saat müzemiz olur:)

evet ama bu müzede sergilenen saatleri biliyorum:) dolmabahçe sarayı bünyesinde bulunan saatlerin sergilendiği bir müze. tanzimat dönemi ve sonrasını kapsıyor. peki yaa ondan öncekiler ve ondan sonrakiler ne olacak:) benim ismini verdiğim müzeyi bir araştırın ne demek istediğimi anlayacaksınız:) paylaşımınız için teşekkür ederim:)

ABD cep saatleri uretiminde pazardan kucumsenmeyecek bir pay almisti diye biliyorum. Incelemedim ama national dediklerine gore buna yonelik saatler cogunluktadir diye tahmin ediyorum. Ve de baskanlarin falan taktigi saatlerdir. Bence bizim saray muzesi kat ve kat daha guzel, yalnizca ayri bir bolum acilabilir devlet buyuklerinin saatleri diye.

ayrı bir bölüm değil ayrı bir müze açılabilir ve bu müzenin illa tamamı milli saatlerden oluşan bir koleksiyonu barındırması zorunlu değil ki. adı üstünde müze bu her milletten her uygarlıktan eserler sergilenebilir. bu gün bir istanbul arkeoloji müzelerini gezdiğinizde anadolu dışından suriyeden ıraktan mısırdan gelme pek çok eser görürsünüz. aynı şekilde topkapı ve dolmabahçe saat koleksiyonları da öyledir. yurt dışından gelme pek çok saati barındırır. evet amerikan saat endüstrisi neredeyse iki yüzyıla damgası vurmuştur. hatta ve hatta avrupa özellikle isviçre saatlerinin esin kaynağı olmuştur. isviçreli saatçiler yeri gelmiş daha fazla bu pazara hitap ettiği için amerikan saat kasalarını kullanmışlar, hatta makine üstündeki bezemelerden tutunda makinleri bire bir kopya etmeye kadar pek çok yolu denemişlerdir. avrupaya kıyasla kısa da olsa kayda değer bir süreçtir amerikan saatçiliği ve haliyle bunun için çok çok geniş kapsamlı bir müze kurmuş olmaları da gerçekten dikkate değer.
bugün japonyada bir müzede manet veya van gogh görmemiz veya görmeniz son dere olağan birşeydir - günül ister ki bizimde müzelerimizde olsun- yani sadece ellerindekiyle yetinmemişler bir müze kurabilmek için veya british museum, orda da her coğrafyadan ve milletten ve uygarlıktan birşeyler görmek mümkündür.
yani dolmabahçe sarayının saatleriyle veya topkapı da bulunan koleksiyonla yetinmememiz gerekir evet gerçekten eşsiz saatler sergileniyor, evet amerikan saatleri ve saat müzesi kıyaslanamaz bile dolmabahçe saatleriyle ama bu yeterli mi acaba diye sormalıyız kendimize...

aslında bu fikir güzel şöyleki TSF üyelerinin çok fazla saati var eski yeni bunları bir ortamda sergileme şansımız olsa TSF için bir gelir kaynağı olabilirmi belki biraz saçma ama fikir işte

saçma değil aslında çok mantıklı ve güzel bir fikir
ama uygulamaya geçirmesi de oldukça zor görünüyor şu an için

Nedeni gayet açık bence,kültürel alt yapımız ve eğitimimiz eksik.Var olan müzelerimize ziyaretçi bulmakta güçlük çekiyoruz,müzekart gibi bir sistem olmasına rağmen.(İlber Ortaylı açıklaması)
Yaşı daha genç olanları bilmiyorum ama kaç tane ebeveyn çocuğunun elinden tutup müzeye götürüyor ki...Çocuk bir çok şeyi ebeveynden görecek,okullarda verilen teorik eğitim hele bizim ülkemizde oldukça yetersizdir.Yeterli olsa bile ebeveynden alacak ilk eğitimini...
8-10 yaşından sonra bir çocuğa klasik müzik sevdiremessiniz.Okuma alışkanlığı veya sevgisi veremessiniz.Ebeveynlerin yapmadığı eylemleri çocuğa yaptırmak zorun ötesinde çoğu zaman olanaksızdır.Hadi ebeveynleri geçelim çocuk hiç değilse ailede birilerini (amca,dayı,kuzen vs vs)görüp örnek alacaktır.Babası,anası yere çöp atan,tüküren çocuk eğer yaşadığı çevrede bunu destekliyorsa çok zor ihtimal düzgün yetişecektir veya argo deyimle o anlayış ve kültürden yırtacaktır.
Yine çağımızın özellikle ülkemizin kültürel yozlaşmasının müsebbibi televizyonlardan söz etmemek mümkün değildir.Az da olsa yayınlanan kültürel programlar hep geç saatlerde başlamaktadır.Hadi diyelim yeni ergen hafta sonları geç vakitlere kadar(01-02)oturabilen bir çocuğun babası kültürel program izlemiyorsa çocuğun hiç şansı yoktur,veya çok azdır.
Eğitim sistemimizde çocuklar,gençler artık toprağa basmıyorlar.Sosyalleşme olayı neredeyse sıfırlandı,bunda eğitimin gereksiz yükünün büyük payı olduğu kadar,elektronik haberleşmeye gereksiz vakit ayırmanında rolü yadsınamaz.Görüyorum çocuklar birbirlerinin evlerine dahi misafir olmuyorlar.Oysa ananemizde misafirlik,misafirliğe gitme çok önemli bir kavramdı,,,yitti gitti.
Çocuk ailesinde görmediği şeyleri misafirlikte veya sosyal yaşam içinde görüp öykünebilir.Örnekse eğer ben ilk romanımı bir arkadaşımın evinde görüp özenerek alıp okumuştum.İlkokul 4. sınıfta idim.Hiç unutmam,adı "Yavuz'un Pençesi" idi.Yavuz Sultan Selimin aşklarını anlattığı kadar,genç yaşta şir-i pençe denilen şu anda çok önemsiz olan bir hastalıktan öldüğünü anlatırdı...Bende okuma alışkanlığı sürdü gitti.
Zaten uzattım .
Sağlıcakla