ankerhemmung yazdı:Bu Osmanlı pzarına satılan saatlerle ilgili olarak bu forumda çok şeyler yazılmış olmakla beraber (ben de bir kaç defa yazdım), Graywolfeyes arkadaşın affına sığınarak bir kere daha birşeyler yazmak istiyorum. Bu Georg Favre Jacot çok akıllı bir saat üreticisi ve tüccarmış. İsviçre'nin Le Locle kasabasında kurduğu saat atölyesinde imal edilen saatler 1900'lü yıllarda Avrupa'da, Osmanlı topraklarında, Rusya'da çokça satılmış. Belirgin olarak kullandığı markalar "Georg Favre Jacot - Locle", "Billodes", "Diogene" ve daha sonra herkesin bildiği meşhur "Zenith". Bunun dışında özellikle Osmanlı pazarında o zaman İngiliz saatçileri "Dent" ve "Georg Prior" çok meşhur olduğundan, buna benzer isimlerle "J.Dent London", "Dent London" ve hatta bazı forumlarda Georg Prior'un oğlu olduğu iddia edilen "Edward Prior" markaları ile de Osmanlı'ya saat sattığını düşünmekteyim. Bu bilgiyi örneğin Almanya saat forumlarında da okumuştum. Osmanlıya sattığı saatler daha şatafatlı görünüşlü olmakla beraber, örneğin Avrupa ve Rus pazarına sattığı saatlerden daha az kaliteli makinalara sahiptirler. Bir örnek vereyim, Osmanlı'ya satılan saatlerde dişli kollarını tutan yuvaların üstüne kırmızı taşlar yapıştırılmıştır ki; birincisi bilgim beni yanıltmıyorsa bu taşları sökseniz saatin çalışmasına etki etmezler, ikincisi Jakot'un Avrupa ve Rusya'ya sattığı saatlerin makinaları daha kaliteli olduğu halde, böyle gösterişli taşlar onlarda yoktur. Bir örnek olarak isteyen "ebay" gibi sitelerde bir arama yaparak, buralarda satılan saatlerin fiyatları ve makinalarını karşılaştırabilir. Daha öncelerde yazan bir forum üyesinin de bilgisine müsaadesine sığınarak bir ekleme yapmak isterim. Jacot'un kasabası Le Locle'dir. Arkadaşın yazdığı Neuchâtel ise Le Locle'nin de içinde bulunduğu bir kantondur ve burada saat tarihinin klasiklerinden olan Louis Brequet'in kurduğu bir abservatoryum vardır. Jacot bu observatoryum'da yapılan yarışmalarda ödüller kazanmıştır. Günleriniz güzel saatleriniz dakik olsun. Selamlar...
Sevgili
ankerhemmung, konulara yapmış olduğun katkılar eminimki başlıkları okuyan herkes tarafından taktir edilerek takip ediliyor.
Yukarıdaki son mesajına gözattığımda aklıma, uzun yıllar önce Atsız'ın "Bozkurtların Ölümü" adlı romanını okuduktan sonraki ruh halim geldi. Çünkü romanı bitirdikten sonra ortalıkta boğazlayacak Çinli arıyordum.

Hani sende sanki ufaktan Jakot Usta'ya sarmış gibisin.

Vakit hayli geç oldu. Kısmetse yarın, merak ettiklerinle ilgili bir kaç katkı yapmaya çalışacağım.
Sağlıcakla...
Duman rüzgâra yük olmaz; ama taşıdığı haber felakettir...