asymptote yazdı:Bilmiyorum, üslubum dışarıdan çok mu katı ve dışlayıcı görünüyor, eğer öyleyse özür dilerim. Sahabe, tabiin ve tebeut tabiin bazı şeyleri bid'at olduklarını bilerek, güzel ve doğru buldukları için yapmışlardır ve buna da bid'at-ı hasene (güzel bid'at) demişlerdir. Hz. Ömer'in teravihin cemaatle kılınması hususundaki sözü de böyle bir sözdür.
Hemen bir açıklama getirelim: bid'at olan bir şeyi yapmak eğer o şey dine açık bir aykırılık teşkil etmiyorsa kişiye bir olumsuzluk yüklemez. Ancak bid'at olan şeyi dinin bir parçası, emri, buyruğu gibi algılar ve algılatırsanız (peygamberin korktuğu şey) o zaman dine zarar verirsiniz. Teravihi Ramazan'da farz bir ibadet gibi algılayan, vakit namazları kılmadığı halde teravihleri sektirmeyen bir sürü insan biliyorum.. Teravih meselesine takılmam bu yüzden. Ramazan=Teravih algısıyla hareket eden bu insanlar Kur'an'ın inzal olduğu bu güzel ayda Kur'an'ın mesajı nedir diye merak ederek açıp bakma zahmetine girmiyorlar. Hatim indiren de eğer Arapça bilmîyorsa tek kelime anlamıyor doğal olarak.
Kamer Suresi 32. Ayette buyuruluyor:
"Andolsun biz Kur'an'ı anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık, o halde öğüt alan yok mu?"
Hayırlı sahurlar.. [emoji106]
“Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”
Bu arada Imam Gazali hakkında Islam felsefesine denge getirdi tarzında bir şeyler okumuştum...