Frax » 02 Haz 2013, 14:02
Biraz sakin olun lütfen, bilgisayar başında olayları öğrenmek pek mümkün değil. Meseleyi particilik ve taraf olma ekseninde görmeden yazdıklarımı okuyun.
Olayların 5 gündür içerisinde olan biriyim. Başlangıçta kitap okuma, şarkı söyleme üzerine kuruluydu eylemlerimiz. Şimdi gelinen nokta ortada. Kısaca bazı şeyleri açıklamak istiyorum, zira bu grupta kimsenin doğrudan olaylar içerisinde olduğunu pek sanmıyorum.
İTÜ Mimarlık öğrencisiyim, okulum Gezi Parkı'nın 200 metre gerisinde.
Takip edenler bilir, Gezi Parkı'nda kitap okuma, şarkı söyleme eylemleri vardı daha bundan birkaç gün önce. Çoğunluğu benim okuldan arkadaşlarım ve hocalarım olan insanlarla bir şekilde o parkta vakit geçirdik. Ben eylemler sakin sürerken sadece birkaç kez orada bulundum gece kalmadım.
Cuma günü çalışmak için okuldaydım yemek yiyelim diye okuldan çıktık ve geri döndüğümüzde saat 5 olmasına rağmen okula alınmadım. Okulun önünde içeri giremeyen birçok öğrenci toplandı. Yürüyüş yapılmasına gerek bile duyulmadan okulun önüne biber gazları sıkıldı ve kovalandık. Okula giremediğimiz için Maçka Parkı'na ve okul otoparkına koştuk. Okul otoparkına sıkışan gruba polis müdahale etmek istedi ancak güvenlik kapıları kapattı ve bizi korudu. İlerleyen saatlerde ise içeriye biber gazı atıldı, bir arkadaşımız hastaneye kaldırıldı.
Okulun her yanı tutulduğu için çıkamadık ancak, ortalık biraz rahatlayınca Divan Otel'in önüne yürümeye başladım. Bir grup toplanmıştı, aralarında Mehmet Demirkol da vardı. Otelin kapısının dibinde slogan atarlarken yine biber gazı sıkıldı. Ben de polis ve eylemciler arasındaydım, koşarak otele sığındım zaten başka her yer tutulmuştu. Saatlerce otelde kaldık, kapalı alanda gazın etkisini sadece yaşayan bilir, dün bilmediğim bir şey hakkında konuşmamam gerektiği konusunda ders aldım. Kapıdan çıkmaya çalıştıkça polis biber gazı sıktı. İnsanlar kapılardan dönmek için birbirlerini ezeceklerdi. Bir tanesinde dışarıda kaldım biber gazı yanımda patladı, patlarken gördüm ve sonraki 15-20 dakika gözümü hiç açamadım, birileri bana yardım etti kim olduklarını bile göremedim.
Otel müdürünün araya girmesiyle bizim çıkmamıza izin verdiler ancak ben okuluma dönemedim yine çünkü girişler tutulmuştu polis tarafından. Çevik Kuvvet mensubu olmayan bir polise okula gireyim orada yatayım ya da diğer taraftan eve döneyim buradan çıkamayız dediğimde bak ben emir kuluyum zaten sıradan polisim, gazım biberim yok, okula yaklaşma bile konuşmaya başlamadan yüzüne sıkarlar aşağıda bekle 2 saat sonra gel sakinleşsin ortalık otur ileride dedi. Söylediği yerde gidecek yeri olmayan insanlar olarak oturduk. Aşağıdan taksi gelmiyordu, gelenler hemen dönüyordu zaten, bizi almadı taksiler birinin kaputunu yumrukladım. Yukarıdan keyfine biber gazı sıktılar, çünkü grup falan değildik ve yürümeye çalışan kimse yoktu. Yokuş aşağı defalarca sıktılar aşağıda kaçacak yer de yoktu duvarlar çok yüksek tırmanma ihtimalimiz yoktu. Nihayetinde bir taksinin önüne atladım zorla bindim ve polisleri aşarak beni okula bırakmasını söyledim. 500 metre gitmedi bile taksi, kendimi okul otoparkına atabildim. Okulun iki yanı da sarılmıştı, Hilton tarafında TOMA vardı bu sebeple kendi aracımla da kaçamadım, gece 12 gibi tellerden atlayıp TOMA'nın gittiğini görünce ancak birkaç arkadaşımla birlikte kaçabildik. Okulda korkusundan kalanlar oldu okul kapılarını zorla açtırdılar çünkü Harbiye'de sıkılan gaz yüzünden biz bahçede duramıyorduk.
Televizyon ve gazete haberlerini okuyunca komünistler, anarşistler, provakatörler polise saldırdı. Park bahane amaç olay çıkarmak diyebilirsiniz. Ben hayatımda hiçbir eyleme katılmayan, apolitik bir insanım. Dün yapılanlara maruz kalınca inanın gece eve dönerken karşıma polis çevirmesi çıksa üzerine arabamı sürerdim. Gözlerim hala kızarık ve yanıyor. Eylemciler durak yaktı ATM kırdı diyerek hala müdahaleyi savunan ahlaksızlar evinizden çıkın ve yolda 4-5 arkadaş yürümeye çalışın. Sorgusuz sualsiz biber gazı sıkacaklar size. Bunu yaparken gülecekler üstelik. O anda polise saldırırsınız, ben dün polise sadece küfredebildim. Ötesini yapabilecek vicdansızlığa sahip değilim.
Cumartesi günü aktif direnişe destek amaçlı olarak Taksim'e yürüdüm. Okulun oradan yürürken 2000-3000 civarında polisin sahile doğru indiğini gördüm. Gümüşsuyu'na geçtim ve eylemcilere katıldım. Katıldığım grupta polise hiç saldıran olmadı. Polis çekilirken bile gaz sıktı. Park açıldı içeri girdik parka gaz attı. İşte artık orada işler çığrından çıktı. Polis arabaları ağır zarar gördü, parktaki inşaat firmasının araçlarına zarar verilmeye çalışıldı, bir şekilde engelledik ama sonra yine zarar verilmiş ne yazık ki. Ben Taksim'de arkadaşlarımla ara sokaklara indim, "Şerefine Tayyip" sloganları atıldı, biz de içkimizi ve sonrasında çayımızı içtik biraz kafamızı toparladık. Ardından Beşiktaş'ta çatışma var mesajını aldım ve oraya koştuk. Manzara inanılmazdı, işlerin çığrından çıktığını o an anladım. En ön grupta kuzenim vardı araya sıkıştı canını zor kurtardı. Düne kadar şiddet içeren eylemlere katılmazdı, şimdi konteyner devirip barikat kuranlardan oldu. Bu iş de ne yazık ki bizim amacımızla kesişmeyecek bir şiddet içerisine girdi. Elimden geldiğince sakin olup etrafımdakileri de bu şekilde örgütlemeye çalıştım. Sıkışan kuzenime yardım etmek için de İnönü'den Maçka ve Akaretlere koştum, her yerde dev barikatlar ve ateşler vardı. O da öndeki gruptaydı çok kötü durumdaydı çektim aldım. Önce Harbiye ardından Taksim tarafına geri döndük. Kendisini zor yatıştırdım, barikat kurma çabaları vardı, onlara dahil olduk. Ardından ateş yakma, otobüs kırma ve hatta otobüs yakma kısmında elimden geldiğince insanları durdurmaya çalıştım, otobüsün yakılmasını ikna ederek engelledim, zira o gerizekalı bizi havaya uçuracağının farkında bile değil. Kafasının yerinde olduğunu sanmıyorum. Gece boyu oradaydım sabah ayrıldım.
Cumartesi olayları çok başka yere geldi, televizyon internet hepsi yalan, göstericiler arasına çıkınca olanları anlıyorsunuz. Televizyonda bilgi yok twitterda manipülasyon çok. Ben doğrudan gösteri alanlarındaki arkadaşlarımdan bilgi alıyorum sadece, sürekli onları da arıyorum, çeşitli yerlere dağılmış durumdayız ve bir şekilde aktivist olarak görev alıyoruz, kimse zarar görmeden elimizden geldiğince mücadele ediyoruz hem polisle hem de olayı fırsat görüp savaşa kalkışan grupla.
Aktif çatışma grubu park göstericileri değil ne yazık ki. Onlar sazı bizlerden dün gece aldılar. En öndeler ve hemen arkalarında kimse yok. İnsanlar korkup yaklaşamıyor. Ben iki topluluğun arasında bulundum, gaz yiyince geri koşmak yerine hala savaşan insanları görmek istedim, çok farklı bir psikolojileri ve zihniyetleri var. Aktif çatışma olsun ne olursa olsun zihniyetinden izler gördüm biraz.
Sizden tek isteğim, olayların olduğu sırada uzaktan da olsa aktif çatışmanın olduğu alanlarda göstericiler arasına karışmanız. İnsanların nefretini ve hırsını görmeniz. Gerçekten korkacaksınız. Ben olayların 5 gün öncesinde birçoğunu tanıdığım o insanların, o parkta olan kitap okuma, şarkı söyleme gibi eylemlere insafsız bir müdahalenin bu şekilde sonuçlar vereceğini hiç düşünmezdim. Tekrar söylüyorum, olayların çarpıtıldığını abartıldığını düşünenler olay olan yerlere bir şekilde ulaşsınlar ve izlesinler. O zaman olayın abartı mı olduğuna ya da en yakın zamanda silahlı bir mücadele olabilecek kadar ileri düzeyde mi olduğuna karar verirsiniz. Kitle yapısının nasıl değiştiğini, başlangıçta bizim olduğumuz park eyleminin insanlık dışı ve kabul edilemez bir bastırma güdüsüyle artık tamamen iki taraflı şiddet eylemine döndüğünü belki anlarsınız.
Ben meydandakilerin gazabından korktuğum kadar şu an bu gruptaki insanların bilgisizliğinden de korkuyorum. Sizden tek ricam şiddeti asla savunmayın. Şiddet devlet elinden geldiğinde de herhangi bir gruptan geldiğinde de şiddettir, bunu artık anlayın. İnsanlara fiziki müdahalenin sonuçları bastırılma değil aksine başkaldırı şeklinde oluyor. Haksız yere defalarca gaz yedim ve bunu kabullenemiyorum. Düşünün ki ben şiddete ne kadar uzağım, ne bakıyorsun diyerek insan öldürülen bir ülkede yaşıyoruz. Sıradan insanlar bile aktif çatışmaya girdi. Bu bastırma eylemleri de Kürtlerin halini anlamamı sağladı. Şiddet göre göre insan artık kendisinde de bu hakkın olduğuna inanıyor. Onlar bu olaylarda taraf olmadı. Bir yerlerden bizi izliyorlar, kafanı kaldırsan olay çıkan Tarlabaşı diğer noktalara göre inanılmaz sakin.
Yaşadıklarımı daha ayrıntılı anlatabilmeyi çok isterim. Olaylar gerçekten çok büyüdü. Şehir cayır cayır yanıyor. Ben sabaha kadar farklı noktalarda yaşananların içinde yer aldım. Doğrudan saldırıda asla yer almadım bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Sabah 6:30 gibi eve geldim. Dün yaşanan çatışmayı görünce iç savaşa gireceğimizi düşünmeye başladım. Ben korkmuyorum ve insanların arasına karışıyorum, kimlerin niye orada olduğunu anlamaya çalışıyorum. Yaşananlar yenir yutulur gibi değil. Olay abartılmıyor çünkü olay dışarıdakiler tarafından bilinmiyor. Çöp toplama, şarkı söyleme eylemleri artık hiç dikkat çekmiyor. Bu iş durmayacak, inat geleceğimizi karartacak, hükümetin de saldırganların da şiddeti herhangi bir şekilde savunanların da canı cehenneme, kan akıyor artık ve kimse bunun önünde duramıyor. Umarım söylediğimi dinler ve çatışma alanlarına gidersiniz. Polisin çekilme ve sonrasında Beşiktaş'ta saldırma anı dahil olarak sürekli olarak orada bulundum, yaşadıklarımı herkese aktarmayı isterim, taraf değilim şiddeti savunamam, ben çöp toplayan eylemciden ötesi de olamam.
En büyük hatayı sayı çoğaltmaya çalışmakla yaptık, aptal taraftar grupları, anlamsız parti mensupları, amaçsız gruplar bizlere katıldı. İşte orada amacımızı yitirdik. İktidar mücadelesini bile aştık, artık sadece etrafa saldıran grup olduk. Dün Taksim'de arkadaşlarımın olduğu gruba bu sonradan dahil olan kan emiciler saldırdı, amaçları pastadan pay kapmak. Polisin yaptıklarını bu aptallar örtecekler. Kimsenin canına malına zarar gelmeden atlatabilseydik keşke. Olayların şiddet eylemine dönüşmesini kabullenemiyorum. Hepimiz sinirlerimize ve hislerimize hakim olarak elimizden geldiğince şiddetten uzak tutalım çevremizdekileri. Bu yolun sonu kötü.