mcco yazdı:Miriel merhaba,
Günlerdir ese dosta yeğenlerime bu tercih döneminin ne kadar önemli olduğunu bildirmeyi gorev edindim. Sana da elimden geldigi kadar yardımcı olabilirsem ne mutlu bana.... Bu durumu gorev edindim cunku ben tam 10 yıllık mühendislik ogrencisiyim:) 10 yıl önceki tercihim bana ahlara vahlara nice pişmanlıklara neden oldugundan hatta neredeyse gençliğimi çaldığından mümkün olduğunca bu sürecteki arkadaslara yardımcı olmak istiyorum. Cunku o Yasin getirdiği tecrubesizlik, sizi pankartına yazmak isteyen acgozlu dersane hocaları tarafından hep en yüksek puanli bölümlere koymak isterken, ana babalar genelde aman cocuğum en iyisine girsin derken genc bir insanın belki de hayatıyla oynuyorlar.
Öncelikle diğer tum arkadaşların fikrine saygı duyarak ve ozur dileyerek birşey dile getirmeliyim ki Türkiye'de üniversite okumak ne yazık ki kesinlikle zaman kaybı emek israfi... Tabii ki kendine cok seyler katan insanlar olacaktır üniversite sıralarında ama insanoğlunu ortalama kisi olarak ele alırsak katkıda bulunan öğretim değilde hem eğitim hem öğretim verebilen okul sayısı cok az.
Bu konuda gercekten kafa yormuş neredeyse istatistik yapmış biri olarak diyeceğim sudur; Boğaziçi, ODTÜ, Bilkent ve son zamanlarda koç-Sabancı ikilisi dışında gercekten hangi üniversitede okursanız okuyun bence bir farkı yok. Baska okul mezunu arkadaslar bana katilmayabilir ancak Türkiye de maalesef diploma sadece isin etiketi... Saatlerden ornek vermemiz gerekirse rolex her daim rolex dir, anlayan anlamayan rolex markasını bilir. Yüzlerce iyi saat vardır ama rolex bir etiket olmuştur. Tıpkı bunun gibi ülkemizde de bu üniversitelerden mezun olmak yakaya bir brove takmak gibi. Dünyada nasıl Oxford-Harvard etiketi vardır, bu okullardan mezun biri hemen ayrı katogorilendirilir, Türkiye'de de durum buna benzerdir.
Harvard da hayvan bakıcıligi okusanız yine bir Harvard mezunu olursunuz ve ik çi arkadaslar Harvard adından sonra ne yazarsa yazsın tav olmuştur.
Gelelim bölüm secimine; hukuk, tıp gibi o mesleği yapmak icin diplomasinin şart olduğu spesifik bölümleri ayrı tutarsak aslında hangi bolum mezunu olursa olsun kisi yapmak istediği iste kararlı ve basariliysa o iste cok da guzel çalışır. Ornek vermem gerekirse, bir arkadasım dereceyle heykel bölümü bitirdi ancak suan moda sektöründe başarılı bir mudur. Baska bir arkadasım yildiz teknik de mühendislik bitirdi ama oda ünlü bir İtalyan giyim firmasında ciddi başarılı bir mudur. Bakın iki alakasız bolum ama sektör aynı! Yine baska bir ornek gerekirse, iki yıllık turizm bitiren bir arkadasım tam bir kod canavarı, aldığı bir iki kursla benim diyen mühendisten hem daha cok kazanıyor hem daha muhteşem kod yazıyor. Bambaşka bir arkadasım Türkiye'de derece yapıp girdiği bilgisayar mühendisliği bölümünde daha ilk stajında bu meslek bana gore degil diyip üniversitesinde akademik kariyer yapmaya karar verdi.
Özet gecmek gerekirse sevgili miriel; hangi isi severek yapıyorsan o bölümü yaz, müzik dinlemek mı hosuna gidiyor, müzik bölümü yaz! Cok sosyal bir insansan halkla iliskiler yaz sosyoloji yaz! Derin sorulara cevap arıyorsan felsefe yaz! Ama Insanlara yardım etmek iyileştirmek ilahi bir haz veriyorsa sana tıp yaz. Evde bos otururken televizyonun icini açıp herseyini kurcaliyorsan, kendine sıkıntıdan telsiz yapıyorsan mühendislik yaz. Yemek yapmayı cok seviyorum diyorsan ahcilik oku. Atları cok seviyorsan at antrenörlüğü!
Sevdiğin ısı yapmıyorsan yarı ölüsündur, sevdiğin okulu okumuyorsan tek ayağın çukurda basliyorsundur hayat mücadelesine. Mühendis olmak doktor olmak önemli degil, hem kendine hem ulkene, insanlığa maddi manevi getirisi olacak, ustune bir de gurur duyacağın, zevk alacağın mesleğin okulunu oku. Ki böylece tutkuyla oku. Zaten saydığım üniversitelerden birinde elbet kontenjan bulacaksindir başarılı yuzde dilimin ile. Tek ricam egoları şişmiş, yarış atı sahibi gibi davranan, duygularını sosyal yeteneklerini önemsemeyen insanların sözlerine kanip aslında ilgin alakan olmayan bir bolum seçme.
Çok güzel ve doğru bir yazı olmuş

