Seiko 5 SSK003J Kutu Açılışı

Uzun uğraşlar, araştırmalar ve gitgeller sonrasında "benim için büyük, TSF için küçük bir adım atarak" yeni Seiko 5 SSK003J'mi satın aldım. Bu süreç benim için yeni bir saat heyecanından çok daha fazlasını barındırıyordu ve bunu sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Yeni bir saat alma fikri öncelikle okuduğum kitaplar, hayata karşı aldığım yeni konum ve belirlediğim felsefemle ilgiliydi. Benimsediğim sürdürülebilirlik, sadelik, ecnebi tabiriyle "minimalizm" hayatımda oluşan kalabalığa bir güneş gibi doğarken, "Less is More" veya insanlığın "olmak yerine sahip olmak" tuzağına düşmesiyle alakalı yaptığım okumalar beni saatlerimin sayısını azaltmaya hatta tek saate düşmeye itti.
Elimde olan saatleri satıp, dağıtıp Apple Watch'umla sakin bir hayata geçme fikri beni alırken "hepimize saat aldırdın şimdi kendin mi bırakıyorsun, sana yakışmaz" provakasyonları finalde son kez yoldan çıkmama, tetiği bir kez daha çekmeme, bir mekanik saat daha almama sebep oldu.
Önce elimdekileri yok etmem, hem bütçe hem de yer yaratmam gerekiyordu. Bambino ve SNXS'i satarak başladım, kalan saatleri de aile üyelerine hibe ederek onları da zamanı görme şerefiyle mükafatlandırdım. Sonrasında ise tetiği çekme, son saati alma zamanı geldi.
Bu süreçte kriterlerim öğrenci bütçesiyle alınabilecek, en az bir konuda öne çıkan, uzun ömürlü ve ileride de önemini kaybetmeyecek bir saat almaktı. Bu doğrultuda forumdan bir abimle sattığı SKX'i için görüştüm, forumda kalması adına bana çok alan tanıdı ama maalesef bütçemi ayarlayamadım ve başka ikinci el saat de almazdım. Sonrasında sıfırlara bakarken Seiko 5 GMT karşıdan göz kırptı. standart bir SRPD mi alsam GMT mi alsam derken SRPD'nin diverımsı olup diver olmaması fikri rahatsız etti, Mevlana dürttü ve göründüğü gibi olsun diye GMT modeli kafamda netleşti.
Geçtiğimiz günlerde siparişini verdim, satıcıdan K ile arasında bir fark olmadığını bile bile J serisi talep ettim, sağ olsun çok ilgiliydi ve J temin etti. Şimdi ise Seiko 5 SSK003J'm ile mutlu günler geçiriyorum.
Fakat bu saatin önemi sadece felsefemle ilgili değil, dönemle de ilgili ve benim daha çok önemsediğim kısım bu. Apple Watch'umu 5 Şubat'da, Büyük Güneydoğu Depreminden 1 gün önce almıştım. SSK003J'mi de Türkiye'nin bu ekonomi ve hukuk mücadelesi verdiği günlerde teslim aldım. Apple Watch'umu her taktığımda aklıma biz bomboş işlerle meşgulken içinde yaşadığımız tabutlar geliyor, GMT'ye baktığımda ise Türk milletinin Ata'ya ve Cumhuriyet değerlerine yaptığı saygı duruşu gelecek.
Ülkedeki her düzeyden insanın, benim gibi bir Seiko kullanıcısı veya Patek müşterisinin kendi ölçeğinde nasibini aldığı, herkesin ülkesinin ve kendi potansiyelinin atlında yaşadığı, yurtdışında önemi olmayan 500 dolarlık bir saatin Türkiye'de normal vatandaş için "lüks" sıfatında olduğu bu günleri geride bırakırken SSK003J'de umuyorum bu sıkıntılar gibi akıp gitmeye devam edecek
Bu saat benim Tudor BB58 alacağım güne gelene kadar (ki bu epey uzun bir süre) anılarıma eşlik, hatıralarımı biriktirmeye devam edecek sonrasında da çoook uzun zaman sonra doğacak çocuklara emanet edilmek üzere çekmeceye kaldırılacak. Tudor'u aldığımda barış ve sevgi dolu bir Türkiye'de sizle paylaşmak, hafızasına daha iyi anılar biriktirmek umuduyla; hepinize saygılarımı sunar, yazıyı buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.
(Saati bir süredir kullanıyorum, kutusu da çok aman aman değil. Başlığın kusuruna bakmayın ama kutu koymaya gerek duymadım standart Seiko
)

Yeni bir saat alma fikri öncelikle okuduğum kitaplar, hayata karşı aldığım yeni konum ve belirlediğim felsefemle ilgiliydi. Benimsediğim sürdürülebilirlik, sadelik, ecnebi tabiriyle "minimalizm" hayatımda oluşan kalabalığa bir güneş gibi doğarken, "Less is More" veya insanlığın "olmak yerine sahip olmak" tuzağına düşmesiyle alakalı yaptığım okumalar beni saatlerimin sayısını azaltmaya hatta tek saate düşmeye itti.
Elimde olan saatleri satıp, dağıtıp Apple Watch'umla sakin bir hayata geçme fikri beni alırken "hepimize saat aldırdın şimdi kendin mi bırakıyorsun, sana yakışmaz" provakasyonları finalde son kez yoldan çıkmama, tetiği bir kez daha çekmeme, bir mekanik saat daha almama sebep oldu.
Önce elimdekileri yok etmem, hem bütçe hem de yer yaratmam gerekiyordu. Bambino ve SNXS'i satarak başladım, kalan saatleri de aile üyelerine hibe ederek onları da zamanı görme şerefiyle mükafatlandırdım. Sonrasında ise tetiği çekme, son saati alma zamanı geldi.
Bu süreçte kriterlerim öğrenci bütçesiyle alınabilecek, en az bir konuda öne çıkan, uzun ömürlü ve ileride de önemini kaybetmeyecek bir saat almaktı. Bu doğrultuda forumdan bir abimle sattığı SKX'i için görüştüm, forumda kalması adına bana çok alan tanıdı ama maalesef bütçemi ayarlayamadım ve başka ikinci el saat de almazdım. Sonrasında sıfırlara bakarken Seiko 5 GMT karşıdan göz kırptı. standart bir SRPD mi alsam GMT mi alsam derken SRPD'nin diverımsı olup diver olmaması fikri rahatsız etti, Mevlana dürttü ve göründüğü gibi olsun diye GMT modeli kafamda netleşti.
Geçtiğimiz günlerde siparişini verdim, satıcıdan K ile arasında bir fark olmadığını bile bile J serisi talep ettim, sağ olsun çok ilgiliydi ve J temin etti. Şimdi ise Seiko 5 SSK003J'm ile mutlu günler geçiriyorum.
Fakat bu saatin önemi sadece felsefemle ilgili değil, dönemle de ilgili ve benim daha çok önemsediğim kısım bu. Apple Watch'umu 5 Şubat'da, Büyük Güneydoğu Depreminden 1 gün önce almıştım. SSK003J'mi de Türkiye'nin bu ekonomi ve hukuk mücadelesi verdiği günlerde teslim aldım. Apple Watch'umu her taktığımda aklıma biz bomboş işlerle meşgulken içinde yaşadığımız tabutlar geliyor, GMT'ye baktığımda ise Türk milletinin Ata'ya ve Cumhuriyet değerlerine yaptığı saygı duruşu gelecek.
Ülkedeki her düzeyden insanın, benim gibi bir Seiko kullanıcısı veya Patek müşterisinin kendi ölçeğinde nasibini aldığı, herkesin ülkesinin ve kendi potansiyelinin atlında yaşadığı, yurtdışında önemi olmayan 500 dolarlık bir saatin Türkiye'de normal vatandaş için "lüks" sıfatında olduğu bu günleri geride bırakırken SSK003J'de umuyorum bu sıkıntılar gibi akıp gitmeye devam edecek
Bu saat benim Tudor BB58 alacağım güne gelene kadar (ki bu epey uzun bir süre) anılarıma eşlik, hatıralarımı biriktirmeye devam edecek sonrasında da çoook uzun zaman sonra doğacak çocuklara emanet edilmek üzere çekmeceye kaldırılacak. Tudor'u aldığımda barış ve sevgi dolu bir Türkiye'de sizle paylaşmak, hafızasına daha iyi anılar biriktirmek umuduyla; hepinize saygılarımı sunar, yazıyı buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.
(Saati bir süredir kullanıyorum, kutusu da çok aman aman değil. Başlığın kusuruna bakmayın ama kutu koymaya gerek duymadım standart Seiko

