IWC IW371605 Portiguiser Chronograph Kutu Açılışı

Yıllar önce moonwatch'umu yolcu ettiğimden beri koleksiyonda bir kronografın eksik olduğunu düşünmüşümdür. Uzun süredir krono almamamın sebebi ise tasarım ve boyut anlamında kendime uygun bir model bulamamış olmamdı. Aklımdan hep bir JLC geçiyordu ama markanın Türkiye'den çıkmış olması, pandemi yüzünden de bizim yurtdışına çıkamıyor oluşumuz sebebiyle bu hayaller başka bahara kaldı.

Alternatiflere gelirsek, aslında çok da alternatif yoktu
Benim kriterlerime -çapı küçük ve ince olacak- uygun modeller: Daytona, El Primero ve Portugieser idi. Daytona malumunuz
, Zenith'i çok beğensem de renkli ve kalabalık kadrana gözüm bir türlü alışmadı, yine de deneyebilsem belki fikrim değişirdi. Geriye Portugieser kalıyordu ama onu da beğenmesem krono almamaya devam edecektim
Aslında beğenmeyeceğimi düşünüyordum, çünkü kafamda bazı soru işaretleri vardı. Çapın 41 mm ve bezelin çok çok ince oluşu saatin kolda nasıl duracağını kestirememe sebeplerimdi. En güzeli bilekte denemekti ve neyseki saatin siyah kadranlısı Ankara Greenwich'de vitrinde duruyordu. Boş bir zamanımda gidip denedim, Portugieser hem inceliği hem de kasa yapısıyla kronograftan ziyade normal bir saat gibi hissettirdi. Resimlerinden beğenmiş olduğum gümüş kadrana ve mavileştirilmiş kollara/indislere sahip versiyonu da İstanbul şubede olunca geriye siparişi vermek kaldı 


Saate gelirsek, Portugieser her zaman radarımda olan bir saatti. Benim gibi simetriye çok önem veren(simetri hastası demiyorum
) biri olarak böyle bir kadran resmen bulunmaz bir nimet. Yazılar bile kadranın sağ ve sol tarafına paylaştırılarak simetri korunmuş. Ve en önemlisi tarih penceresi yok
Zaten simetrisi zor ve kalabalık olan krono kadranına bir de tarih penceresi sıkıştırmaya kalkmak dünyanın en gereksiz işlerinden biri diye düşünüyorum ve yine bu noktada tarih penceresine sahip olmayan Daytona üzerinden Rolex'e tebriklerimi sunuyorum. Ha diyeceksiniz madem bu kadar beğeniyordun, niye bekledin bugüne kadar? Benim için kritik nokta burası işte: 2020 yılına kadar Potugieser kronolarda modifiye edilmiş Valjoux 7750 mekanizma kullanılıyordu. 2018'de 150.yılı kutlamak için çıkartılan modelde kullanılan in-house kronograf mekanizma 2020'de tüm Portugieser krono modellerine uyarlandı. Bu mekanizmanın da 7750 tabanlı olduğu birçok yerde yazıldı çizildi. Benim içinse mekanizmanın markanın kendi bünyesinde üretiliyor olması yeterli.

Kalibre 69355'in 7750'den gözle görülür ilk farkları column wheel ve her iki yöne kurulabilen rotor. Column wheel sayesinde start/stop gayet yumuşak. Rotor ise olması gerekenden biraz gürültülü, sessiz ortamlarda dönüşünü hissetmeseniz de sesini bazen duyabiliyorsunuz. Güç rezervi 46 saat ile 7750'ye oldukça yakın. Mekanizma dekorasyonu bence saate uygun olarak ayarında yapılmış, ne çok abartılı ne de çok sade. Rotorun iskelet olması çok iyi düşünülmüş. Kanımca arkaya cam kapağı koyuyorsanız rotorunuz kesinlikle estetik olmalı. Zaman tutması gayet başarılı, bir hafta sonunda toplam 4-5 saniyelik bir sapma yaptı. Günlük kontrollerimde farklı pozisyonlarda genelde 1-2 saniye civarında sapma yaptığını gördüm. Tepe yukarı pozisyonda eksi sapma yaptığından toplam sapma bir hafta genelinde biraz azalmış oldu.

Kasanın yanları tamamen fırçalanmış, lugların üst yüzeyi ise parlatılmış. Krono düğmeleri boyut ve tasarım olarak çok güzel, gerekli sportif hissi saate veriyor. Kasa, arka kapak tasarımı sayesinde fotoğraflarda görebileceğiniz gibi 13 mm'den de ince duruyor bilekte. Luglar kısa ve aşağıya doğru eğimli olduğundan saate yandan bakıldığında tasarım çok estetik ve zarif görünüyor. Lug to lug uzunluk 48 mm, kasa çapı tam 41.0, yüksekliği ise sitesindeki bilgiden 0.1 mm fazla olarak 13.1 mm ölçtüm.

Gelelim saatin bence en can alıcı kısmı olan kadrana
Bilindiği üzere ilk Portugieser saat, 1938 yılında iki Portekizli tüccarın IWC'den rahat okunabilir, büyük bir kadrana sahip, dakik bir kol saati istemesiyle ilk aşamada cep saati mekanizması kullanılarak üretiliyor. 1993'de ise markanın 125. yıl kutlamasında Portugieser yeni bir model ile tekrar canlandırılıyor ve o zamandan günümüze kadar IWC'nin en geniş ürün gamına sahip ailesi Portugieser oluyor. Üç kollu standart mekanizmalardan, kronografa, perpetual calendar'a kadar her tipte Portugieser yıllardır üretimde. Tasarımın karakteristik özellikleri arabic numerals, leaf hands(yaprak kollar) ve small second diyebiliriz. Kronograf versiyon da aslında bakarsanız 6 yönünde küçük saniyeye sahip klasik portugieser'a 12 yönünde dakika ölçümü için eklenen subdial'dan ibaret. Kadrandan kronograf subdial'ını çıkartırsanız klasik Portugieser'ı elde ediyorsunuz. İşte bu yüzden tıpkı Submariner, Moonwatch veya El Primero gibi zamansız bir tasarıma sahip olduğunu düşünüyorum.
Bu kadar hikayeden sonra kadrandan bahsedebilirim artık
Kadran rengi uzaktan beyaz gibi algılansa da gerçek rengi silver. Subdial'lar iç içe dairelerden oluşuyor ama bu daireler o kadar sık ki, çıplak gözle ilk bakışta sunburst zannediyorsunuz. Makro çekimlerde ise tek tek o daireleri görmek mümkün. Subdial'ların kadrana gömülmesi kadrandaki derinliği arttırıyor ve buradaki minik kolların kadranın üzerine yükselmesini engelliyor. Buna çok benzer bir saat olarak beyaz kadranlı bir Carrera 1887'ye sahiptim yıllar öncesinde, bu saate bakınca hep aklıma geliyor, nostalji
Ama şunu söyleyebilirim ki kalite ve işçilik olarak arada ciddi bir fark var. Portugieser'da subdial'daki kollar ve ona bağlı olarak akrep ve yelkovan kadrana o kadar yakın ki benim çok takıldığım bir noktadır bu. Arabic indisler ise applied ve hatları inanılmaz keskin. Dakika çizgileri/noktaları da applied mı yoksa başka bir yöntem mi kullanılmış bilmiyorum ama onlar da mavileştirilmiş çelik parçalardan oluşuyor. Bu tasarım dilinin sonucunda muhtemelen saati en rahat okuyabileceğiniz kronograf Portugieser. Loş ışık altında herhangi bir açıdan dahi baktığınızda saatin kaç olduğunu anında söyleyebilirsiniz. Bir de AR kaplamadan bahsetmem lazım. Elbette kadranın açık renk olmasının da etkisi vardır ama saate baktığınızda herhangi bir yansıma yakalamanız çok zor. Işığı arkanıza alsanız bile ancak saati okunamayacak kadar yatırdığınız bir açıdan yansımayı alabiliyorsunuz. Hani şöyle saatin camına bir ışık vurdurup estetik bir foto yakalayayım deseniz olmaz 

Lacivert renk timsah derisi kayış şu ana kadar gördüklerimin en kalitelisi. Kayış, kelebek klips ile tamamlanmış, kullanımı çok rahat ve kolda sanki geleneksel tokalı kayış gibi görünüyor. Belki benzer örnekleri vardır ama ben ilk kez karşılaştım, gayet güzel bir tasarım.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, IWC marka olarak benim gözümde doğru yolda ilerliyor. ETA mekanizmalı modellerini fiyatında ciddi bir artış yapmadan in-house'a geçirerek giriş seviyesi saatlerde de kendi segmentinde iyi bir alternatif olmaya başlıyor.

Alternatiflere gelirsek, aslında çok da alternatif yoktu






Saate gelirsek, Portugieser her zaman radarımda olan bir saatti. Benim gibi simetriye çok önem veren(simetri hastası demiyorum



Kalibre 69355'in 7750'den gözle görülür ilk farkları column wheel ve her iki yöne kurulabilen rotor. Column wheel sayesinde start/stop gayet yumuşak. Rotor ise olması gerekenden biraz gürültülü, sessiz ortamlarda dönüşünü hissetmeseniz de sesini bazen duyabiliyorsunuz. Güç rezervi 46 saat ile 7750'ye oldukça yakın. Mekanizma dekorasyonu bence saate uygun olarak ayarında yapılmış, ne çok abartılı ne de çok sade. Rotorun iskelet olması çok iyi düşünülmüş. Kanımca arkaya cam kapağı koyuyorsanız rotorunuz kesinlikle estetik olmalı. Zaman tutması gayet başarılı, bir hafta sonunda toplam 4-5 saniyelik bir sapma yaptı. Günlük kontrollerimde farklı pozisyonlarda genelde 1-2 saniye civarında sapma yaptığını gördüm. Tepe yukarı pozisyonda eksi sapma yaptığından toplam sapma bir hafta genelinde biraz azalmış oldu.

Kasanın yanları tamamen fırçalanmış, lugların üst yüzeyi ise parlatılmış. Krono düğmeleri boyut ve tasarım olarak çok güzel, gerekli sportif hissi saate veriyor. Kasa, arka kapak tasarımı sayesinde fotoğraflarda görebileceğiniz gibi 13 mm'den de ince duruyor bilekte. Luglar kısa ve aşağıya doğru eğimli olduğundan saate yandan bakıldığında tasarım çok estetik ve zarif görünüyor. Lug to lug uzunluk 48 mm, kasa çapı tam 41.0, yüksekliği ise sitesindeki bilgiden 0.1 mm fazla olarak 13.1 mm ölçtüm.

Gelelim saatin bence en can alıcı kısmı olan kadrana

Bu kadar hikayeden sonra kadrandan bahsedebilirim artık




Lacivert renk timsah derisi kayış şu ana kadar gördüklerimin en kalitelisi. Kayış, kelebek klips ile tamamlanmış, kullanımı çok rahat ve kolda sanki geleneksel tokalı kayış gibi görünüyor. Belki benzer örnekleri vardır ama ben ilk kez karşılaştım, gayet güzel bir tasarım.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, IWC marka olarak benim gözümde doğru yolda ilerliyor. ETA mekanizmalı modellerini fiyatında ciddi bir artış yapmadan in-house'a geçirerek giriş seviyesi saatlerde de kendi segmentinde iyi bir alternatif olmaya başlıyor.