Seiko Spb157j1 Kutu Açılışı ve Kullanıcı Notları
Gönderilme zamanı: 11 Ara 2020, 11:13Bir süredir kutu açılışı yapamıyordum, bu son alımımı siz değerli forum üyeleri ile paylaşmak istedim.
Don McLean'den Vincent açtım, tahminleri bekliyorum
https://www.youtube.com/watch?v=oxHnRfhDmrk
*
*
*
*
*
*
Evet, koleksiyona 2020’deki son eklemem Seiko Spb157j1 bir diğer adıyla Baby-Alpinist oldu. Öncelikle alım sürecimden bahsedecek olursam; 2020 gerçekten pek çoğumuz için karamsar bir sene oluyor, böyle geçen günlerde insan kendini mutlu eden şeylere daha çok sarılmaya çalışıyor. Etrafını kaplayan buhrandan kurtulmaya çabalarken hobilerine yönelmek harika bir kaçış yolu. Benim için de bu yıl böyle geçti. Bu dönemde saat alıp karantina döneminde saati daha hiç ev dışında takamadan elden çıkardığım bile oldu... En sonki kurbanım Tudor Pelagos yeni sahibine gittiğinden beri bir mavi kadran arayışındaydım. Evet evden pek çıkamıyorum, evet saati nerede takacağım bir süre için daha belirsiz, evet bu dönemde bu harcamalar belki de pek mantıklı değil... Ama bir mavi kadran olmadan da olmuyor yahu!
Bu senenin ocak ayında hatırlarsanız Seiko 2020 kataloğu internete sızdırılmıştı, bu saati ilk kez orada görmüş ve kadran dokusunu çok beğenmiştim. Sonrasında horolojik bir oburlukla başka saatlerle ilgilenirken bu saati unutmuş olmalıyım ki ancak geçtiğimiz yazın sonuna doğru saat resmi olarak duyurulunca tekrardan aklıma gelebildi. Tam da mavi kadran arayışında olduğum dönemde bu duyuru gerçekten de benim için harika bir zamanlamaydı. Geriye sadece kur sorunu ve enteresan vergiler gibi küçük(!) problemler kalıyordu
Bu noktada saate devam etmeden önce kısaca Seiko Alpinist tarihinden bahsetmek gerek diye düşünüyorum. Çok fazla varyasyonu olan ve zaman içinde çokça değişim gösterse de çoğumuzun favorisi hala sarb017dir herhalde. Gerçekten de internal pusulası ile çok ikonik bir saat. Alpinist isminin de ifade ettiği gibi dağcılar için 1961’de üretilmiş Seiko için de ilk spor saatleri olması açısından önem arz eden bir model. Güncel modeller ile alışmış olduğumuzun aksine ilk alpinistler aslında pusulasız daha sade 3-hand bir seri. Bu ilk jenerasyon Laurel Alpinist sonrasında da Champion Alpinist ile devam ederek bu zamana kadar 7 farklı jenerasyon ile karşımıza çıkıyor.
Şimdi de spb155, spb 157 ve spb159 referansları ile gelen üç farklı pusulasız daha sade ve belki de aslına daha sadık yeni referanslar ile bu seri devam ediyor.
Kasa ve Tepe
Gelelim açılışımızın konusu olan spb157’ye. Saatin boyutlarından bahsedecek olursam çapı 38mm, lug to lug 46mm, kalınlığı 12.9mm, lug aralığı 20mm. Bu ölçüler kalınlık hariç benim için ideal ölçüler. Çoğu saatsever gibi ben de daha büyük saatler ile başlamış olduğum bu hobiye bilekte duvar saati taşımaktan rahatsız olup küçük saatlere yönelerek devam ettim. 44 oldu 42 derken bb58 ve hamilton khaki field ile 38-39mm güzelliğini keşfettim. Bilekte bana en iyi hissettiren boyut şimdilik bu. Lug to lug 46mm de gayet makul ve 20mm lug aralığı kayış çeşitliliği için oldukça fırsat vaad ediyor. Yalnız 12.9mm kalınlığı biraz fazla bulduğumu belirtmeliyim. Üst sınırımın hala altında olmasına rağmen böyle bir saatin 12mm bandını geçmemesini tercih ederdim. Şu an kullandığım en kalın saat Omega SMP 13.7mm kalınlığa sahip olmasına rağmen diver torpili ile tolare edilebilir ölçülerde. Bu saat için de 200m su dayanıklılığının yüzü suyu hürmetine kalınlığını problem etmemeye karar verdim. Ancak negatif element olarak bunu paylaşabilirim. Bir önceki mavi kadranım Tudor Pelagos’u yolcu etmemdeki ana sebep 14.2mm kalınlığı idi zaten...
Fakat Pelagosta kolda monoblok bir kütle varken Seikoda kasa etrafındaki kıvrımlar nedeniyle kalınlık beni sadece kağıt üzerinde rahatsız etmek ile kaldı, bilekte herhangi bir şikayetim yok. Pelagos ile bb58’i yanyana koyup bir karşılaştırmıştım:
Kasa finishing’i fiyat segmenti için hiç fena değil. Yan yüzeyler ve bezel parlatılmış, lug üstleri ise brushed mat bir yüzeye sahip. Kasa yanlarında 3 farklı polished yüzey geçişi sayesinde saat bilekte daha ince görünüyor, monoblok bir görünüme engel oluyor. Saat bilekte gökdelen dikmişler görünümünden uzak özetle . Saatin tepesinin aksiyonu gayet güzel fakat ne yazık ki imzasız tepe yerleştirmişler, tepe sadece polisaj yüzeyden oluşuyor. Seiko imzalı bir tepe görmek isterdim açıkçası.
Kordon ve Clasp
Saat kadran ile uyumlu koyu lacivert minimal dikişli bir kayış ile geliyor. Orijinal kayıştan pek bir şey beklemiyordum aslında ancak gelen kayışı oldukça beğendim. Sadece biraz kalın ve sert buldum, kullandıkça bileğe daha uyumlu hale gelecektir. Clasp bu sefer neyse ki Seiko imzalı. Deri kordonda clasp kullanma geçmişim pek yoktu, bu açıdan benim adıma keyifli olduğunu söylemeliyim. Kayış fazlalığı dışarıya değil içeriye gelecek şekilde dizayn edilmiş, ilk etapta bu biraz farklı gelmişti sadece. Bildiğim kadarıyla bu dizayn mantığının hedefi clasp’ın sanki çelik bileziği kapatıyormuş gibi aynı hareket ile kapanmasını sağlamak. Genel olaral kayış ve clasp’ı da beğendim, zaten 20mm lug genişliği sayesinde kayış seçeneğim de oldukça geniş olacaktır. En kısa zamanda kahve suede bir kayış yaptırmayı da planlıyorum .
Mekanizma ve Kasa Arkası
Saat Seiko’nun 70 saat güç rezervli 6r35 mekanizmasına sahip, sitesinde mekanizma için verdiği zaman tutma aralığı +25/-15sn olsa da benim 1 haftada ortalama olarak aldığım performans günlük -8sn civarında. COSC aralığında bir değer beklemediğim için benim için gayet yeterli bir sonuç. Yalnız tek şikayetim saatte gün değişiminin biraz erken başlıyor olması. Gece 10.45-11.00 civarında gün çarkı belirgin olarak harekete başlıyor.
Kasa arkasında ise az önce bahsetmiş olduğum 6r35 mekanizma sergilenmiş. Pek kayda değer bir süsleme olmadığı için olmasa da olurmuş açıkçası. Bunun yerine hoş bir dağ gravürü saatin ruhunu daha iyi yansıtabilirmiş bence. Ancak yine de saatler ile hiç ilgisi olmayan arkadaşlarıma arada sırada, kasa arkasında gizlenen saatin kalbi olan mekanizmayı göstererek onları darlamak ayrı bir keyif
Neredeyse her marka son 1-2 yıl içinde güç rezervlerini arttırma yoluna gitti. Bu beni çok sevindiren bir gelişme. Özellikle evden pek çıkamadığımız bu günlerde evde oturduğum yerde 3-4 saat değiştiriyorum. Haliyle saatlerin rezervlerinin dolması için pek fırsat veremiyorum... Bu saatteki 70 saatlik güç rezervi ve 200metre su dayanıklılığı kullanımını çok kolaylaştıracak detaylardan.
Kadran ve Kollar
Bu kısım benim için çok net. Saatin kadranına gerçekten bayıldım. Gerek dokusu gerek tonu bir süredir aradığım kadran yapısını tam olarak karşılıyor. Buna benzer textured-dial’lar ne yazık ki çok sık kullanılmıyor ancak kadrana çok ilgi çekici bir dinamizm kattığını düşünüyorum. Özellikle bu modelde işlenen doku ve renk tonu bana yıldızlı bulutsuz bir geceyi andırıyor. Kutu açılışında verdiğim ilk ipucu Don McLean Starry starry night diye başlarken kast ettiğim buydu. Kendi fiyat segmentinde bana bu kadar etkileyici gelen başka bir kadran yok sanırım.
Çok övdüm şimdi de biraz yereyim Bu modelde katedral şeklinde kollar kullanılmış diğer alpinistlerdeki gibi. İndisler farklı olarak applied değil, kadrana basılmışlar. İndislerde ton olarak bej-krem kullanılması kadrana güzel bir sıcaklık yaratmış ancak kollarda beyaz lume kullanmışlar. Bu dengeyi biraz bozan bir detay. Faux-patina denen krem lume rengini çok seviyorum, demiş olduğum gibi hem kadrana bir sıcaklık veriyor hem de vintage görünüme katkı sağlıyor ancak bununla beraber kollarda beyaz lume’un da kullanılması garip geldi. Yine de genel kadranı bu kadar çok beğendiğim için ihmal edilebilir bir detay olduğunu düşünüyorum.
Saatteki bombe safir camın iç yüzeyinde antireflekte kaplama uygulanmış. Bayıldığım bu kadranı daha rahat inceleme ve fotoğraflama imkanı verdiği için Seiko’ya teşekkürler
Her şeyiyle birlikte değerlendirdiğimde kendi fiyat segmentinde spb157 gerçekten de harika bir saat...
Benim kullanıcı notlarım şimdilik bu kadardı. Yeni bir saat olduğu için forumla da paylaşmak istedim, okuyan herkese teşekkürler
Don McLean'den Vincent açtım, tahminleri bekliyorum
https://www.youtube.com/watch?v=oxHnRfhDmrk
*
*
*
*
*
*
Evet, koleksiyona 2020’deki son eklemem Seiko Spb157j1 bir diğer adıyla Baby-Alpinist oldu. Öncelikle alım sürecimden bahsedecek olursam; 2020 gerçekten pek çoğumuz için karamsar bir sene oluyor, böyle geçen günlerde insan kendini mutlu eden şeylere daha çok sarılmaya çalışıyor. Etrafını kaplayan buhrandan kurtulmaya çabalarken hobilerine yönelmek harika bir kaçış yolu. Benim için de bu yıl böyle geçti. Bu dönemde saat alıp karantina döneminde saati daha hiç ev dışında takamadan elden çıkardığım bile oldu... En sonki kurbanım Tudor Pelagos yeni sahibine gittiğinden beri bir mavi kadran arayışındaydım. Evet evden pek çıkamıyorum, evet saati nerede takacağım bir süre için daha belirsiz, evet bu dönemde bu harcamalar belki de pek mantıklı değil... Ama bir mavi kadran olmadan da olmuyor yahu!
Bu senenin ocak ayında hatırlarsanız Seiko 2020 kataloğu internete sızdırılmıştı, bu saati ilk kez orada görmüş ve kadran dokusunu çok beğenmiştim. Sonrasında horolojik bir oburlukla başka saatlerle ilgilenirken bu saati unutmuş olmalıyım ki ancak geçtiğimiz yazın sonuna doğru saat resmi olarak duyurulunca tekrardan aklıma gelebildi. Tam da mavi kadran arayışında olduğum dönemde bu duyuru gerçekten de benim için harika bir zamanlamaydı. Geriye sadece kur sorunu ve enteresan vergiler gibi küçük(!) problemler kalıyordu
Bu noktada saate devam etmeden önce kısaca Seiko Alpinist tarihinden bahsetmek gerek diye düşünüyorum. Çok fazla varyasyonu olan ve zaman içinde çokça değişim gösterse de çoğumuzun favorisi hala sarb017dir herhalde. Gerçekten de internal pusulası ile çok ikonik bir saat. Alpinist isminin de ifade ettiği gibi dağcılar için 1961’de üretilmiş Seiko için de ilk spor saatleri olması açısından önem arz eden bir model. Güncel modeller ile alışmış olduğumuzun aksine ilk alpinistler aslında pusulasız daha sade 3-hand bir seri. Bu ilk jenerasyon Laurel Alpinist sonrasında da Champion Alpinist ile devam ederek bu zamana kadar 7 farklı jenerasyon ile karşımıza çıkıyor.
Şimdi de spb155, spb 157 ve spb159 referansları ile gelen üç farklı pusulasız daha sade ve belki de aslına daha sadık yeni referanslar ile bu seri devam ediyor.
Kasa ve Tepe
Gelelim açılışımızın konusu olan spb157’ye. Saatin boyutlarından bahsedecek olursam çapı 38mm, lug to lug 46mm, kalınlığı 12.9mm, lug aralığı 20mm. Bu ölçüler kalınlık hariç benim için ideal ölçüler. Çoğu saatsever gibi ben de daha büyük saatler ile başlamış olduğum bu hobiye bilekte duvar saati taşımaktan rahatsız olup küçük saatlere yönelerek devam ettim. 44 oldu 42 derken bb58 ve hamilton khaki field ile 38-39mm güzelliğini keşfettim. Bilekte bana en iyi hissettiren boyut şimdilik bu. Lug to lug 46mm de gayet makul ve 20mm lug aralığı kayış çeşitliliği için oldukça fırsat vaad ediyor. Yalnız 12.9mm kalınlığı biraz fazla bulduğumu belirtmeliyim. Üst sınırımın hala altında olmasına rağmen böyle bir saatin 12mm bandını geçmemesini tercih ederdim. Şu an kullandığım en kalın saat Omega SMP 13.7mm kalınlığa sahip olmasına rağmen diver torpili ile tolare edilebilir ölçülerde. Bu saat için de 200m su dayanıklılığının yüzü suyu hürmetine kalınlığını problem etmemeye karar verdim. Ancak negatif element olarak bunu paylaşabilirim. Bir önceki mavi kadranım Tudor Pelagos’u yolcu etmemdeki ana sebep 14.2mm kalınlığı idi zaten...
Fakat Pelagosta kolda monoblok bir kütle varken Seikoda kasa etrafındaki kıvrımlar nedeniyle kalınlık beni sadece kağıt üzerinde rahatsız etmek ile kaldı, bilekte herhangi bir şikayetim yok. Pelagos ile bb58’i yanyana koyup bir karşılaştırmıştım:
Kasa finishing’i fiyat segmenti için hiç fena değil. Yan yüzeyler ve bezel parlatılmış, lug üstleri ise brushed mat bir yüzeye sahip. Kasa yanlarında 3 farklı polished yüzey geçişi sayesinde saat bilekte daha ince görünüyor, monoblok bir görünüme engel oluyor. Saat bilekte gökdelen dikmişler görünümünden uzak özetle . Saatin tepesinin aksiyonu gayet güzel fakat ne yazık ki imzasız tepe yerleştirmişler, tepe sadece polisaj yüzeyden oluşuyor. Seiko imzalı bir tepe görmek isterdim açıkçası.
Kordon ve Clasp
Saat kadran ile uyumlu koyu lacivert minimal dikişli bir kayış ile geliyor. Orijinal kayıştan pek bir şey beklemiyordum aslında ancak gelen kayışı oldukça beğendim. Sadece biraz kalın ve sert buldum, kullandıkça bileğe daha uyumlu hale gelecektir. Clasp bu sefer neyse ki Seiko imzalı. Deri kordonda clasp kullanma geçmişim pek yoktu, bu açıdan benim adıma keyifli olduğunu söylemeliyim. Kayış fazlalığı dışarıya değil içeriye gelecek şekilde dizayn edilmiş, ilk etapta bu biraz farklı gelmişti sadece. Bildiğim kadarıyla bu dizayn mantığının hedefi clasp’ın sanki çelik bileziği kapatıyormuş gibi aynı hareket ile kapanmasını sağlamak. Genel olaral kayış ve clasp’ı da beğendim, zaten 20mm lug genişliği sayesinde kayış seçeneğim de oldukça geniş olacaktır. En kısa zamanda kahve suede bir kayış yaptırmayı da planlıyorum .
Mekanizma ve Kasa Arkası
Saat Seiko’nun 70 saat güç rezervli 6r35 mekanizmasına sahip, sitesinde mekanizma için verdiği zaman tutma aralığı +25/-15sn olsa da benim 1 haftada ortalama olarak aldığım performans günlük -8sn civarında. COSC aralığında bir değer beklemediğim için benim için gayet yeterli bir sonuç. Yalnız tek şikayetim saatte gün değişiminin biraz erken başlıyor olması. Gece 10.45-11.00 civarında gün çarkı belirgin olarak harekete başlıyor.
Kasa arkasında ise az önce bahsetmiş olduğum 6r35 mekanizma sergilenmiş. Pek kayda değer bir süsleme olmadığı için olmasa da olurmuş açıkçası. Bunun yerine hoş bir dağ gravürü saatin ruhunu daha iyi yansıtabilirmiş bence. Ancak yine de saatler ile hiç ilgisi olmayan arkadaşlarıma arada sırada, kasa arkasında gizlenen saatin kalbi olan mekanizmayı göstererek onları darlamak ayrı bir keyif
Neredeyse her marka son 1-2 yıl içinde güç rezervlerini arttırma yoluna gitti. Bu beni çok sevindiren bir gelişme. Özellikle evden pek çıkamadığımız bu günlerde evde oturduğum yerde 3-4 saat değiştiriyorum. Haliyle saatlerin rezervlerinin dolması için pek fırsat veremiyorum... Bu saatteki 70 saatlik güç rezervi ve 200metre su dayanıklılığı kullanımını çok kolaylaştıracak detaylardan.
Kadran ve Kollar
Bu kısım benim için çok net. Saatin kadranına gerçekten bayıldım. Gerek dokusu gerek tonu bir süredir aradığım kadran yapısını tam olarak karşılıyor. Buna benzer textured-dial’lar ne yazık ki çok sık kullanılmıyor ancak kadrana çok ilgi çekici bir dinamizm kattığını düşünüyorum. Özellikle bu modelde işlenen doku ve renk tonu bana yıldızlı bulutsuz bir geceyi andırıyor. Kutu açılışında verdiğim ilk ipucu Don McLean Starry starry night diye başlarken kast ettiğim buydu. Kendi fiyat segmentinde bana bu kadar etkileyici gelen başka bir kadran yok sanırım.
Çok övdüm şimdi de biraz yereyim Bu modelde katedral şeklinde kollar kullanılmış diğer alpinistlerdeki gibi. İndisler farklı olarak applied değil, kadrana basılmışlar. İndislerde ton olarak bej-krem kullanılması kadrana güzel bir sıcaklık yaratmış ancak kollarda beyaz lume kullanmışlar. Bu dengeyi biraz bozan bir detay. Faux-patina denen krem lume rengini çok seviyorum, demiş olduğum gibi hem kadrana bir sıcaklık veriyor hem de vintage görünüme katkı sağlıyor ancak bununla beraber kollarda beyaz lume’un da kullanılması garip geldi. Yine de genel kadranı bu kadar çok beğendiğim için ihmal edilebilir bir detay olduğunu düşünüyorum.
Saatteki bombe safir camın iç yüzeyinde antireflekte kaplama uygulanmış. Bayıldığım bu kadranı daha rahat inceleme ve fotoğraflama imkanı verdiği için Seiko’ya teşekkürler
Her şeyiyle birlikte değerlendirdiğimde kendi fiyat segmentinde spb157 gerçekten de harika bir saat...
Benim kullanıcı notlarım şimdilik bu kadardı. Yeni bir saat olduğu için forumla da paylaşmak istedim, okuyan herkese teşekkürler
