TSF - Türkiye Saat Forumu - Dünya'nın En Çok Ziyaret Edilen Türkçe Saat Sitesi

Konu pek ilgi cekmeyebilir ancak ben hepimizin mutlaka hic unutamadigi ve bir sekilde yitirdigi saatlerin hikayelerini merak ediyorum.Cocukluga veya genclige yolculuk serbesttir

Benim 10-12 yaslarinda kullandigim yesil saatim hala aklimdadir.Yesil kadrani uzerindeki mickey mouse ve yesil kordonu yuzunden cok fazla "kizlara uygun" kacabilecek bir saatti ancak ben cok begenerek takiyordum.Ta ki bir gun lavabonun uzerine koyup da bir daha goremeyene kadar...Ne oldugu konusunda hala hic bir fikrim yok.O saat kaybolduktan sonra da kesin bir donusle erkek saatlerine giris yaptim
Sizin unutamadiginiz saatleriniz neler?

Benim hiç unutamadığım bir saatim var(dı). İlkokul 3 mü desem 4 mü desem hatırlamıyorum, bir gün saatçinin vitrininde bakakaldım. Beğendiğim saat Casio'nun bir modeli, çelik, ve sade bir modeldi. İçim gitti saate, e para da yok tabi. Ne yapsam ne etsem, gittim ankesörlü telefondan babamı aradım. Dedim "ben bir saat beğendim, onu almadan da eve gitmek istemiyorum" Sonra bekledim o saatçi vitrininin önünde, geldi babam aldı bana o saati. Uzun süre kullandım, sonra bir gün bahçede çim biçiyorum. Bileğimi rahatsız etti çıkardım bir ağacın dalına astım. Tabi unutmuşum onu orada, daldan düşmüş. Ben makinenin sesinden hiç birşeyin farkında değilim, taaaki çim biçme makinesinin içinden "takır-tukur-hışrt-piu piu piu- şeklinde bir ses gelene kadar Saat atomlarına ayrılmıştı İçimde ukde olarak kaldı o saat

Benimde ortaokul 1 gibiydi sanırım, bir Swatch Irony görmüştüm saatçide. Doğum günümde herkese tek tek söyledim hediye istemiyorum saat alıcam diye, bütün aileden para toplayıp gidip aldım. Kendimle gurur duyuyorum artık ciddi şeylere harcıyorum paramı diye. Tabi o zaman benim için büyük bir mebla idi ve sonuç: büyük bir hayal kırıklığı, meğerse saat plastikmiş Jeton yıllar sonra düştü, Irony ve plastik Hala da saklarım.

Benim de hiç unutamayacağım saat, çalışarak parasını biriktirip adığım Sector Adventure serisinden.
Lise de babamın aldığı Omega hala kolumdayken sanırım 1990 da bir gün Ataköy Galeria da onunla göz göze geldik. 15 gün sonra çalışarak başlık parasını biriktirip onu istedim.
İyi kötü günlerimiz oldu ama hiç ayrılmadık. Hatta bir keresinde denizde futbol sahası büyüklükte bir alanda kayboldu.Kuzenim 2 saat sonunda 5-6 metre derinlikte kayalıkların arasında buldu.Bu kısa süreli ayrılık bana 15 lahmacuna patladı.
Ne kazalar yaşadık birlikte o bir yana savruldu ben bir yana, üstümüzü silkeledik elimizi yüzümüzü yıkadık tekrar kol kola girdik sarıldık birbirimize.
O benim ilk kazandığım parayla sahip olduğum saatim. Allah seveleri ayırmasın.

O yıllar da baldızlardan birini Cem Hakko da, birini de Cem Boyner de görmüştüm. Eşi benzerleri yoktur. (üçüzlerin):lol:
Google da bile düzgün bir fotoğraf bulamadım.

ortaokul yillarimda en yakin arkadasimdan haciladigim aynali ekranda akrep ve yelkovandan baska birsey olmayan swatch saat ,en son cami catlamis vaziyette cekmecede duruyordu.

Benım unutamadığım ve unatamayacagım 2 saat var.

Birincisi 2005 yılında Mısır'da otelin camından 5 kat asağı uctuktan sonra bulabildiğim parçalarını çöpe atmak zorunda kaldığım çelik Daytona ikincisi ise saatığım M3'ün hatırası olarak aldığım Submariner LV.

Daytona yok olma macerası, LV'de yasattığı hatıra ile unutulmayacak saatler listemin başında bulunuyor.

O Daytona'nın otelin camından 5 kat aşağı uçmasının ardında bir hikaye var mıydı acaba ?

Benim bir Daytona'm olacak ve asagi ucacak.Ulkede yas ilan edilmesi lazim buyuk bir kayip Bulent abi ne yaptigini merak ediyorum parcalari elina aldiktan sonra.