Triton » 03 Tem 2012, 11:34
Emeğe saygı duymayan ve değerini ödemek istemeyenlerle, gerçek emekçi ve zanaatkar pozu takınıp, yalanla dolanla sahtecilik yapanlar aynı kareye bizim ülkemizdeki gibi bu kadar çok girerlerse, o film iş yapmaz. Aldatanlar çok olursa hizmet alanlar sürekli aldatıldığını düşünerek hiç bir şeye kıymet vermezler. Bu işin erbabı geçinen dolandırıcılar, dürüst olanları tenzih ederim, bu mesleğe en büyük kötülüğü yapıyorlar. Bu iş ancak arkasında devlet durursa aynı TRT spikeri yetiştirir gibi olur. Bence okulu bile olması gerekir. Devlet memuru yaparsınız, hakkını verirsiniz. Hiç değilse resmi kurumlara hizmet verirler. özel sektör diye diye bu ülkede her şey sahte sektör oldu.
Sonuç bizdeki durum ortaya çıkar. Saat ticareti evet para kazandırıyor, bu nedenle her köşede bir mağaza var. Ustalık o denli kazandırmıyor (bazıları hariç) çünkü hem dolandırıcı çok hem de az talep nedeniyle şişirilen fiyatlar insanlara fahiş geldiğinden hep ucuza yöneliniyor. Bir de okumayan ve araştırmayan bir toplumda bu işler kolay değil. Eskiden arkasında saray varmış...
Aşağıda bir alıntı yaptım, mekanik saatten.....
“The Clock” isimli video çalışmasıyla Venedik Bienali’nde yılın sanatçısı seçilen Christian Marclay ve ona yardımcı olan ekibi binlerce filmi izleyip, içinde saatlerin, saatlere bakanların ve saatin kaç olduğunu söyleyenlerin bulunduğu sahneleri toplamış, bunları da bir gün esasına göre dizmiş. ”The Clock” isimli video tam 24 saatlik bir süreye sahip.
Tamamı internet üzerinde mevcut değil fakat bienal sırasında çekilmiş görüntüler mevcut. Muazzam bir iş olduğu belli, her ne kadar sinemaya karşı, video çalışmalarına karşı bir sevgim yoksa da saygı duyulacak, takdir edilecek bir çalışma olduğunu anlıyorum.
Ben de romanlarda, hikayelerde ve şiirlerde bulunan saatlerle ilgili cümleleri, paragrafları toplamaya heves etmiştim, halen toplamaya çalışıyorum, fakat bu ciddi bir çalışma değil, bitecek gibi de değil zaten.
Bu tür derleme toplama çalışmaları nihayetinde özgün çalışmalar değil, asıl güzel olan ve saygıyı içten hak eden çalışmalar Ali Kazma gibi sanatçıların yaptığı çalışmalardır bence. Kendisinin Recep Gürgen ustayı gözlemleyip, bir masa saatini tamir aşamalarını başından sonuna görüntülediği video çalışması “Saat Ustası / Clock Master” (2006) unutulmazdı mesela. Hem bir çağdaş sanat çalışması hem de bir belgesel olmasıyla önemli bir çalışmaydı.
Özgün çalışmalara daha çok değer vermek ve desteklemek gerek, Recep Gürgen gibi bir ustayı bir daha bulamazsınız çünkü.
Bu noktada Türkiye’de saatçilik sektörünün eleştirileceği çok nokta var. Yeterince güçlü bir meslek birliği olmadığından, ülkemizdeki saat kültürü de kayda geçirilemiyor, gelişemiyor ve sağlam bir arşiv oluşturulamıyor.
Oysa Mustafa Şem’i Pek’in zamanında bir belgeseli çekilseydi, bu müthiş saat ustasını daha iyi tanıyabilirdik.
Bugün şaşkınlık verici olarak görülebilir, ancak Mustafa Şem’i ustamız, bundan 50 sene kadar önce saat ithal etmeyip kendi özgün saatlerini üretiyordu. Bugün kendi başına saat üreten böyle büyük bir ustamız yok.
Geriye sadece kahraman ve mütevazı saat tamircilerimiz kaldı
"I fear the day when the technology overlaps with our humanity. The world will only have a generation of idiots." Albert Einstein