Geçen hafta, Türkiyeyi terk ederek Almanya ya yerleşen ve bu ülkede defnedilmesini önceden talep etmiş bir meslektaş ve dostumun cenazesi için birkaç günlüğüne Münih de idim. Eğer bu töreni dahi burada gösterebilme imkanım olsa idi, sistem olarak aramızda görünmeyen ne dağlar olduğunu çok kolay açıklamak mümkün olurdu.
Bu arada saatleri de ihmal etmedik. Mariaen platz a çok yakın cadde üzerinde tarihi geçmişi olan ve premium saatler satan bir saatçi dükkanı vardı. Vitrindeki saatleri gece kasaya kaldırıyorlardı. Ve ağırlık Rolex modellerinde idi. Bildiğimiz diğer lux segment markalarla birlikte. Sadece Rolex adına dükkan açanlar, bence ülkemizde Rolex in imajını zedeliyorlar, sunumlarıyla.
Gördüğüm ilk önemli ayrıntı tam anlamıyla ciddiyet içerisinde iş yaptıklarıdır.
Biz, gerçi ne derece doğrudur tartışma konusu ama, hangi ekonomik mucize gösteriyor sayılsak da bu seviyelere gelmek için önemli eksiklerimiz var.
En önemli eksiğimiz laubali ve detaylara hiçbir biçimde kıymet vermeyen tarzımızdır. Bu nedenle lux saat satanın da, araba satanın da birbirinden farkı yok. Bizim mantığımızın hiçbir farkı yok. Lux manavda açabilirsiniz, premium saatçi dükkanı da... Esnaflık aynı... yeter ki para kazanın...
Tamamen içi boş dışı cilalı sistemler kuruluyor. Yurt dışında bu işleri ciddi olarak yapanlar konu hakkında yeterli teknik bilgi sahibidir. Sertifikanız olmadan balık dahi tutamayacağınız Almanya gibi ülkelerde bu durum daha da ciddiyetle takip ediliyor. Tüketici lehine ciddi yaptırımlar var. Burada polise gitsen güler, ben şu paraya geçinmeye çalışıyorum, bu kadar parayı bir saate verirken düşünse idin diye..
Biz de her isteyen her işi yaptığı ve bunu ciddiyetle değerlendiren ve gerektiği hallerde cezalandıran bir otorite olmadığı için, hayatı laylaylom üzerine kurulmuşlar her yerde cirit atarlar. Sorun yaşarsanız bu örnekte olduğu gibi durum çirkinleşir, meraklı iseniz alay konusu olursunuz ve istediğiniz hiçbir doğru cevabı alamazsınız.
Ülkemizdeki saat işi bu durumun en spesifik örneklerindendir. Kilo ile saat ticareti yaparak büyük paralar kazanmış olanlar bilirim. Ama adam gibi işi yapmaya kalkın, kaliteyi makul fiyatlarla ve doğru biçimde sunun, bu ülkede kapınızdan müşteri geçmez.
Bir başka konuda AVM lerle ilgili tartışma vardı, çünkü Türk insanı bu. İddia ile söylüyorum, ülkemizdeki saat talebinin önemli bölümü, bütçe, görünüş ve imaj üçgenine sıkışmıştır.
O zaman bu tarzda "country manager" olmasını gayet normal karşılıyorum...
Benim yorumlarımda da saat sahibine yönelik değinme olduğu için düzelteyim, kuşkusuz her şeyi bilmemiz mümkün değil. Örneğin TSF deki yorumlardan bilgi sahibi olmasaydım, Almanya Koln deki Rolex kompleksinin, Rolex e ait olan ve ciddi bir servis hizmeti veren yer olduğundan haberim olmayacak (ki defalarca önünden geçmişimdir) ve doğru yolu bulamayacaktım. Saatime burada servis yaptırdım (6 hafta) ve kesinlikle doğru işi yaptırdığımı gördüm. İstinye Park ve diğer yerlerdekiler in kandırmak için sundukları muhtelif teklifleri yazmaya gerek görmüyorum.
Bir tek şeyi tekrarlıyorum. Eğer pahalı ve iyi saatiniz var ise mutlaka kime ve neden işi yaptırdığınızı detayı ile incelemek gerekiyor. Aksi halde mutlaka bir şekilde sorun yaşıyorsunuz...
Seiko 5 tarzı ucuzlar için çözümü buldum, bakımı artık kendim yapıyorum. Bu nedenle hem TSF hem de bana fikir sahibi olmakta yol göstermiş olan Asymptote başta olmak üzere faydalı paylaşımlar sunan forum arkadaşlarıma da tşk etmeliyim...
IWC olması gerekeni yapmış ki doğru olan bu....