Derin bir mevzuya girdiniz Macit bey.
Giyim markalarının büyük bir çoğunluğu, kalitesiz saatlerin üzerine isimlerini yazdırarak, çok düşük maliyetli saatleri yüksek karlarla satmak için bu işi yapıyorlar. İsviçre saat endüstrisinde ise durum karmakarışık. Mesela Hublot. Hayır içindeki en iyi mekanizma değil, hatta birçok saatinde (bütün big bang serisi) valjoux 7753 tabanlı (saatin fiyatına oranla çok ucuz bir mekanizma, bu fiyata yedek kayış bile alınamaz) mekanizma kullanıyor ancak kullandığı egzotik materyeller, karbon, tungsten, tantalum, seramik gibi, maliyeti artırıyor. Sadece malzeme maliyeti olarakta bakamayız olaya. Sonuçta bu işin arkasında ar-ge çalışmaları yapılıyor, saat ustaları yetiştiriliyor, çalıştırılıyor ve tabiki en önemlisi reklamlara ciddi boyutta paralar harcanıyor. Eğer sadece maliyet hesabı yaparsak, örnek olarak, bir submariner'ın maliyeti ne kadar olabilirki? 500tl hadi abartalalım 1000tl olsun ki yılda milyonlarca saat üreten bir firma için parça başına 1000tl maliyet çok fazla. Başta fabrika olmak üzere, aracılar ve vergi sitemleri bu parayı ülkemizde yaklaşık 12000tl seviyesine kadar getiriyor. Başka sektörlerde de durum farklı değil. Bir dergide okumuştum Porsche Carrera'nın fabrikaya adet başı maliyeti-şu an rakamı net hatırlayamıyorum- 15000euro diyelim, turbo modeli daha da ucuzmuş. öyle bir araba için böylesine komik bir rakam ülkemizde turbo modeli için sanıyorum yaklaşık 280000euro. Nereden nereye. Tabi turbo durup dururken de turbo olmuyor, onu o seviyeye getirene kadar harcanın paranın karşılığı ve tabiki yine vergiler. Bu örnek çok sayıda üretim için, birde özel üretimler var. Mesela Patek Skymoon gibi. yukarıda yazıyor etiket fiyatı, üstelik almak içinde çok uzun bir zaman beklemek gerekiyor. Gerçi ebayde varmış. Bu saati yapabilen usta sayısı çok az ve tamamen el işçiliği. Kuyumculukta el işçiliği ürünü alırken fiyatını artırır ancak satarken el işçiliği daha az yada olmayan ürüne göre aynı oranda değerli olmasını sağlamaz değil mi? İşte saatte de el işçiliği yani bir nevi küçük sanat eserleri. Kuşkusuz marka adının da çok önemi var. Aynı seviyede hatta daha kaliteli markalar tanınmamışlığın dezavantajı olarak düşük fiyatlara satılıyorlar, yalnız burada kişisel beğeniler daha ön plana çıkıyor. Yani üreticinin istediği fiyattan çok, tüketicinin ürün için uygun gördüğü fiyat. Başka bir konu ise pazarlama teknikleri. Yani markayı aranılır yapmak. Mesela çelik Rolex Daytona veya çelik Patek Nautilus bu duruma güzel örnekler. İsteseniz alamazsınız, parayı peşin vermeniz gerekir, aylarca beklersiniz, indirim mümkün değil çünkü saat yok. Bu saatler çok iyi olduklarından mı peki? Bence hayır. Sonuçta Rolex daha fazla Daytona üretse daha çok satar, belki daha çok kazanır ama efsane olamaz. Bu, epey derin bir konu aslında ancak lüks tüketim mantık sınırlarının biraz dışında.