TSF - Türkiye Saat Forumu - Dünya'nın En Çok Ziyaret Edilen Türkçe Saat Sitesi

Merhaba bundan bir ay öncesine kadar quartz saatle diğerleri arasındaki farkı bilmiyordum. Benim için saat zaman tutan bir aksesuardı, güzelleri, çirkinleri, kaliteli ve kalitesizler vardı. Dedelerimizin kullandığı kurmalı saatler ve şimdiki pilli saatler vardı. Taki bu forum ve bir kaç başka yer sayesinde saatlerin arkasındaki tarihi ve mekanizmalarını anlayana kadar.

Fakat hala aklıma takılan bir şey gerçek saat meraklıları quartz saatleri saatten saymıyorlar gördüğüm kadarıyla, bunun arkasındaki nedende quartz saatlerin mekanik saatler gibi bir tarihinin ve karmaşık mekanizmalarnın olmayışı anladığım kadarıyla. İşte bu bana biraz garip geliyor. Çünkü quartz bana bir saatçinin kabul olmuş duası gibi geliyor. Ucuz, kolay bulunan, kurma gerektirmeyen ve zamanı çok doğru tutan bir mekanizma. Bundan daha iyisi olabilir mi?

Peki neden quartzı bu kadar ikinci plana atıyoruz, bu konudaki görüşlerinizi almak istiyorum.

Son olarak bence Breguet zamanımızda yaşasaydı quartzçı olurdu

Quarz saatlerin ikinci plana atildigi konusunda bencede haklisin. Her ne kadar özellikle ben quarz bazli mekanizmalarin teknikleri konusunda detayli bilgi vermeye calissam da yine de genel anlamda quarz saatlere yönelik bir antipati oldugu gercek.

Mantik olarak ileri sürdügün "quartz bir saatçinin kabul olmuş duası" cümlesi gercekten de cok dogru. Ancak, bu tamamen saat müsterilerinin sahsi zevkleri ve secimleri ile alakali bir olgu. Kimisi zamani tutan aletin mekanik olmasini, bütcesi el verdigince komplike olmasini ve saatinin aynen bir canli gibi hareketli olmasini talep ederken diger bir kisim zamani dogru tuttugu sürece mekanizmasinin cokta önemli olmadigi ve maliyetinin ön planda oldugu konusunda yogunlasiyor.

Biraz daha bilincli alisveris yapilabilirse Eco-Drive, Kinetic Drive yada Breitling ve Tag Heuer'de oldugu gibi elektro mekanik mekanizmalarin aslinda ne kadar ileri teknoloji ürünü oldugu ve bu sistemleri gelistirmek icin ne kadar uzun süre calismalar yapildigi daha iyi anlasilabilir. Dolayisi ile bir kez daha yaptigin elestirilere hak vermemek elde degil.

mrhero,

elbette bu konuda hemfikiriz.bende bu forma kayıt olamadıktan önce ortasınıf bir hayli saatim vardı.benim için automatik veya pilli olmasının önemi yoktu hatta bilhassa pilli olmasını tercih ediyordum.ama automatik saatin kültür, yaşam biçimi ve klasik. pilli saatin moda akımı olduğunu anladım.şimdi saatlerimi kurarken ve rotor'un çalışmasını izlemekten çok büyük mutluluk duyorum.ben hala 80'li yılların müziğini dinlerken aldığım zevki bir saatin bana aynı derecede zevk vereceğimi hiç zannetmemiştim.

Teknoloji bakımından elbette, bir quartz osilatörü ve regülasyon sistemi, mekanik maşa sisteminden çok daha hassas olacaktır. Burada önemli olan, pildir ve enerji ne kadar lineer akarsa regülasyon da o kadar hassas kalır. Ama bir mekanik saatte, zemberek dediğimiz uzun bir tel, kıvırlarak sıkıştırıldığı bir kutuya yani tulumbaya yerleştirlmiştir. Bu sıkıştığı durumdan, tekrar eski haline dönnebilmek için de, boaşlırken enerji üretir ve tulumbanın çevresindeki dişli ile bu enerji yürür aksamı yani dişli sistemini yürütür. Bu yürütme, çarklarıda enerjinin küçültülmesiyle, en küçük çark olan maşa çarkına kadar gelir. Bu sistemdeki enerji kayıpları, tahmin edebildiğiniz gibi çoktur. Sürtünme başta gelir. Ama daha da önemlisi zembereğin stabil olamayan boşalışıdır. Bir de regülasyon organlarının, yerçekimi ve atalet ile savaştığı düşünülürse, hassasiyet savaşının ne kadar büyük olduğu ortaya çıkar. Bir mekanik saatin, günde averaj olarak +/-8 yada 9 saniye hatası %99.99 hassasiyet demektir. Peki o zaman neden mekanik derseniz, o bir yaşam tarzıdır derim. Bir aşktır ve bir zannattır. Quartz da sevilir tabii hatta hepimiz kullanmışızdır belki de bir dönem. Kısacası bir yaşam tarzı olarak mekanik saat başka bir keyif ve meraktır. Hele grand complication denen karışık mekanizmaları incelemek, o kadar farklıdır ki, ancak yaşayınca anlayabilirsiniz. Her ne tür saat takmaktaysanız onunla keyifli dakikalar dilerim.

Şu ana kadar hiç mekanik bir saatim olmadı ama nacizane konuya şöyle bir bakış açısı getirmek istiyorum. Bir karşılaştırma yaptım kendimce. Şöyleki :
Mekanik saat = Manuel vites otomobil , Quartz saat = Otomatik vites otomobil.
Otomatik vites otomobiller çok kullanışlıdır şehir içinde (hele de İstanbul'da yaşıyorsanız), sürücüyü yormaz, yani yapması gerekeni kendi algılar ve doğruluk oranı yüksek bir şekilde yapar.
Manuel vites otomobillerde belki otomatik vites arabalarda olduğu gibi vites geçişlerini tam olarak doğru ayarlayamayabiliriz. Ancak manuel vitesli bir otomobili kullanmak ise apayrı bir zevktir. Vites değiştirirken alınan hazza (Tabi Renault 12'yi hariç tutabiliriz:)), otomatik vitesle asla ulaşılamaz.
Sanırım anlatılmak istenen buna benzer bir durum. Bakalım ilk mekanik saatimi aldığımda ben de aynı şekilde refleks olarak savunacak mıyım mekanik saatleri ? Umarım öyle olur.(Henüz araştırma safhasındayım. Son bir haftada bayağı bilgi edindim TSF üyelerinden, Henüz ne alacağıma karar vermiş değilim)

Öncelikle Quartz saatlerin geri plana atıldığı konusunda katılmıyorum. Çünkü burada hemen hemen herkesin en az bir Quartz saati olduğuna eminim. Olay sadece mekaniğe ve sanata olan tutkudur. Yani ben kolumda bir Japon, İsviçre, Rus yapımı bir mekanizmanın ve komplike bir işçiliğin olduğunu bildiğim zaman kendimi daha iyi ve daha özel hissediyorum sadece, olay bundan ibarettir.

Yoksa ne bu forumda, ne de bir başka yerde Quartz saate farklı bir gözle bakılmamaktadır ve bakılmamalıdır. Estetik her yerde estetiktir ve Quartz aslında clk'nın da bahsettiği üzere çok da küçümsenmemesi gereken bir mekanizmadır. Estetik ve teknoloji bir araya geldiğinde ise insanlar pek tabii buna daha çok rağbet ederler, bu yüzden Quartz kullanıcıları daha fazladır.

Örneğin bir Citizen NightHawk Eco-Drive'ı incelemenizi öneririm Bu aralar kafaya taktığım saatlerden biridir kendisi

Quartz saatlerde kullanılan sistemlerde rotordan alınan döngünün küçükten büyük çarka doğru ilerlemesi sonucu çarklara binen yük,sürtünme ve aşınma çok daha aza indirgendiği için çok ayrıntılı sistemlerden vazgeçilmiştir.
Bunu otomatik vitesli arabadan çok normal bir bisiklet ile vitesli bir bisiklet arasındaki farka benzetebiliriz.

Nasılki vites değiştikçe ayakların dönme hızı artar ancak bacaklara binen yük azalır dolayısı ile güç sarfiyatı azalır ,birde vitesli bisiklete küçük bir elektrikli motor taktığımızı düşünürsek bu mantığı anlamanız açısından iyi bir örnek olabilir.

Ancak quartz saatler dışlanmış değil tam tersine piyasada % 80 oranlarına çıkmıştır.
Fakat gelgelelim biz saatçiler neden mekanik saatleri daha çok seviyoruz sorusuna

Olaya işçilik olarak bakıldığında mekanik saatlerin işçiliği çok daha fazla ,çok daha ayrıntılı ve keyiflidir.


Genel olarak mekanik bir saatin tamiri çok daha teferruatlı ve bir o kadar keyiflidir,ancak bu orandada zordur.
Sizin bu kanıya varmanızın sebebi biz saatçilerin zoru sevdiğimizden olmalı

Sonuç olarak bizler olaya bir sistemin tamiri ve dayanıklılığı olarak baktığımız için bu görüntü çıkıyor zaten bu işi sevmeyen yapamaz veya ömrü gerçekten çok kısa olur.

Bundan 3-4 sene oncesine kadar butcemden dolayi mekanik saat kullananmamistim ama ilk aldim mekanik saatimi koluma taktimdan beri birdaha hic pilli saat takmadim ve takmayada niyetim yok... mekanik saat ler ap ayri bir zevktir ve o tadi birkere alan veya alabilen mekaniğin dislilerine baglanir... Saat hobisi zaten bu noktada basliyor, o hissi bir insan alamiyosa bosu bosuna mekanik saatlerle urasmasi gereksiz olur bence...