TSF - Türkiye Saat Forumu - Dünya'nın En Çok Ziyaret Edilen Türkçe Saat Sitesi

Otomatonlar bir dönem (özellikle 18. yüzyılda) çok yaygındı, geniş halk kitleleri tarafından ilgi görüyordu, bunlar ile şovlar ve gösteriler yapılıyordu. Şimdi çok bilinen birkaç tanesini kısaca tanımaya çalışalım:

Hugo'yu izlediyseniz filmde geçen otomatonun gerçek bir hikayeden uyarlandığını da biliyorsunuzdur muhtemelen.

PHILADELPHIA - Mekanik bir robot (otomaton) nasıl harekete geçirilir? Söz konusu otomaton Franklin Enstitüsü'nde bulunan ise, birkaç ağır yaylı motor yeterli. İki yüzyıldan fazla zaman önce İsviçreli saat ustası Henri Maillardet'in yaptığı mekanik robot, yazı yazmak ve çizim yapmak için kurmalı motorlardan gelen gücü kullanıyor. Fakat yarım metre boyundaki Maillardet otomatonunu basit bir makineden daha fazlası yapan, motorlar ve kollar arasında yer alan düzenek. Bir dizi hareketli pirinç mil bu kolların hareketini kontrol ediyor. Dönen disklerin kenarlarındaki oyukların ve tümsekleri takip eden çelik kaldıraçlar hareket ettikçe kollar da üç aks üzerinde soldan sağa, ileri geri, yukarı aşağı sorunsuzca hareket ediyor Diskler bu otomatonun salt okunabilir belleği ve ona ikisi Fransızca ve biri İngilizce olmak üzere üç şiirden ve içlerinde bir Çin tapınağının da bulunduğu dört çizimden oluşan bir repertuvar kazandırıyor. Bu otomatonun bakımını üstlenen müze görevlisi Charles F. Penniman, "Bütün bunları yapıyor olması olağanüstü. Daha da olağanüstü olan 200 yıl sonra da hâlâ çalışıyor olması" diyor. Fakat Maillardet otomatonu bunları her zaman yapmıyordu. İki asırlık ömründe bu robot, millerinde görülen bozulmalar gibi bazı badireler atlattı.

Millardet otomatonu bakıcısıyla birlikte..



Karşınızda bir başka önemli otomaton The Turk:


1770 yılında İmparatoriçe Maria Theresa'yı etkilemek amacıyla Wolfgang von Kempelen tarafından yapılmış satranç oynayan Turk kılığında bir otomaton. İnsanlar büyülü olduğuna yada elektromanyetik etki ile bir şekilde uzaktan idare edildiğine vs.inanmışlar uzun süre, fakat kimsenin aklına kasanın içine bakmak gelmemiş nedense. Bir çeşit ilüzyon ile aslında çarkların ve düzeneklerin yer aldığı sandık içinde gizlenen iyi bir satranç oyuncusu tarafından yönetilen The Turk tarihte çok önemli isimler ile satranç oynamış. Oynayıp yendiği isimler arasında Napoleon Bonaparte ve Benjamin Franklin de var



Otomaton deyince sanırım saat ustası Pierre Jacquet-Droz'dan da bahsetmek gerekiyor. Kızını ve eşini kaybedince 1770 ve 1773 yılları arasında kendisine küçük bir mekanik aile kuruyor usta: yazı yazan, çizim yapan ve org çalan üç tane otomatondan oluşan mekanik bir aile.



Bugünlerde ailenin yazı yazan otomatonu Pekin'de sergileniyor.

Bu sergiyi canlı izlemek ne hoş bir temaşa olurdu.. Jacquet-Droz' un diğer otomatonları:



Bu arada ilginiz ve paranız varsa şu adresten otomatonlar ve müzik kutuları satın alabilirsiniz.
http://www.automates-boites-musique.com/

Süper bilgilendirici bir yazı olmuş. Çok teşekkür ederim, ellerinize sağlık.

asymptote

eline sağlık gerçekten detaylı bir tanıtım ve çok farklı bir konu , akşam mutlaka detaylı inceleyeceğim

Adasim eline saglık, ben de şimdi gördüm, aksam detaylı bir inceleme şart oldu Herojd'un dediği gibi

Ben de inceleme icin merakla aksamı bekliyorum

asymptote, çok teşekkür ederim. Harika bir konu. Zaten mekanik aşkı var çoğumuzda

Böyle bir şeyin olduğundan haberdar bile değildim... İnsanlar 300 yıl önce robotlar yapıyorlarmış demek Kendimden acayip utandım, bu kadar komplike şeyleri yapan insanların önünde saygıyla eğilmek gerekir bence.. Teşekkürler asymptote, ufkum açıldı

Çok ilgimi çekti doğrusu.