Füzyon olayını abartırsak su pekala bitebilir abi. Şöyle ki suyu hidroliz edip hidrojeni sudan ayırıyoruz, sonra hidrojen atomlarını kafa kafaya tokuşturup helyuma dönüştürüyoruz, bu sırada da çok büyük miktarda enerji elde ediyoruz. Termik santrallerde atığımız kül ve tüf olurken burada helyum oluyor. Helyumu parçalayıp tekrar hidrojene dönüştürmemiz söz konusu olmadığına göre "sudan çalıyoruz" demektir. Tabi füzyonu ne kadar abartırsak abartalım yine de suyun bitmesi çok zor..
Baykal gölü muazzammış harbiden. BBC belgeselinde izlemiştim, gölün çok soğuk ve ışık almayan derinliklerinde tuhaf tuhaf canlılar yaşıyor.
Tanganyika gölü de içerdiği biyo-çeşitlilik açısından çok ilginç. İnanılmaz sayıda balık türü varmış orada. Hem de gölün geçmişi çok eski değil. Bu, durumu daha da garip bir hale sokuyor. Çok kısa sürede çok fazla sayıda balık türü nasıl oluşmuş bu gölde? Evrimciler bu soruya yanıt arıyorlardı, buldular mı bilmiyorum..
"Evrende en büyük ziyan, sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir." - A. Einstein