adonis » 10 Kas 2009, 14:28
Süleymaniye Camii Sırları
Mimar Sinan, Süleymaniye Cami'nde, bir çok sorunu olduğu gibi, akustik sorununu da mükemmel bir biçimde halletmiştir. Bu konuda yine rivayete dayanan hoş bir hikâye vardır: Cami inşa edilirken, Sinan'ın mihrapta nargile içtiği söylentisi yayılır. Söylenti padişaha kadar varır. Kanunî, bu söylenenlere inanmak istemese de bir gün ansızın inşaata baskın yapar. Bakar ki, Sinan gerçekten mihrapta nargile tokurdatıyor.
"Mimarbaşı, camide nargile içilir mi, sen bu işi yapmazdın, nedir bunun hikmeti" diye sorar.
Sinan şöyle cevap verir: "Sultanım, dikkat edin nargilemde tömbeki, tütün yoktur. Sadece suyun fokurdamasından meydana gelen sesin cami içerisinde dağılımını kontrol ediyorum. Buradaki suyun sesi caminin her tarafına eşit yayılırsa, yarın burada Kuran okuyacak olan hocanın sesi de 60-70 metreye kadar toplanan cemaat tarafından duyulacaktır. İşte bu yüzden, akustiği kontrol ediyorum."
Süleymaniye'nin dört minaresi İstanbul'da yaşamış dört büyük hükümdarı; Fatih Sultan Mehmet, II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanunî Sultan Süleyman'ı ya da camiyi yaptıranın İstanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah olduğunu temsil eder... İki uzun minaredeki üçer, iki kısa minaredeki ikişer şerefeleriyle toplam on şerefe de, o devre kadar hüküm sürmüş on padişahı ya da camiyi yaptıran Kanunî'nin onuncu padişah olduğunu temsil eder... Minarelerin uzun ve kısa düzenlenişi, ana kütleyle beraber yapıya modüler sistemde piramidal bir görünüm kazandırır. Uzaktan bakıldığında, birbiri üzerinde göklere yükselen bir merdiven gibi duran bu orantı ustalığı, Hıristiyan öğretide, "Yakub'un Merdiveni" ile anlam bulur...
Caminin içinde yanan yaklaşık 250-300 kadar kandilin isi, yukarıdaki bir akımla kapı üstündeki dört pencereden is odasına çekilirdi. Kitap yazımında ve hattatlıkta kullanılan mürekkebin en güzeli bu isten elde edilirdi. Halen Süleymaniye Kütüphanesi'nde mevcut olan bazı kitaplar bu isle yapılan mürekkeple yazılmıştır...
''Camiyi yaparken Mimar Sinan, temeller biraz otursun diye inşaatı bir müddet durdurmuştur. İran Şahı Tahmasb Han, onun üzerine bir elçi ve bir de mektup gönderiyor; 'Duydum ki bir hayrat yapmaya girişmişsiniz fakat paranız yetişmemiş, yarım kalmış. Biz de size değerli taşlar gönderiyoruz. Onların parası ile caminizi tamamlayın sizin hayratınızda bizim de hissemiz ola' diyor. Bunu duyunca Kanuni sinirleniyor. 'Benim camimin taşları yanında bu taşlar adi bir taştan daha aşağıdır' diyor ve Mimar Sinan'a 'al bu taşları cami yapımında kullan' diyor. Sinan da bu taşları alıp minare taşlarının arasına yerleştiriyor. Avlunun hemen solunda bulunan bu minareye o yüzden 'Cevahir minaresi' denir.''
Mimar Sinan ve eserlerine meraklı olanlara yazarı Mehmet Coral olması lazım Işıkla Yazılsın Sonsuza Adım kitabını öneririm
En son
adonis tarafından 10 Kas 2009, 16:29 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
zaman sana uymazsa sen zamana uy...
saat gibi...