Uuuuv. Ne kadar çok tavsiye verilmiş, ne kadar çok şey yazılmış. Bunları kitapta toplayıp 'Kişisel Gelişim' hede hödöleri diye piyasada satanlar, seminerden seminere koşanlar, koca koca holdinglerle anlaşıp personelini eğiten ve bundan dehşet paralar kazanan adamlar var.

Hatta devletlere, hükümetlere yön veren, danışman olup ülke yönetenleri yönetenler var...
Kolay ve hızlıca paraza kazanmak. Mezun ya da değil, her gencin amacı...
Şimdi kurallar
1 Zaman paradan daha değerlidir.
2 Para ağaçtan toplanmaz / Para parayı çeker.
3 Sende olan herkeste zaten varsa paraya dönüşmez.
4 Fazla hırs kötüdür.
5 Herkes hak ettiği hayatı yaşar.
Bu yazdıklarımdan ciddi mana çıkarmanı ummak fazla şey beklemek olur. Zaman içinde farkına varman ümidiyle...
Argo olacak, dostlar kusura bakmayın ama teşbihte hata olmaz; (Ha farklı bir açıyla; "hadi lan o kadar aklın varsa kendine sakla" diyorsan yazdıklarımdan ötürü; canın sağ olsun, yazı kalıcıdır, bir ihtiyaç sahibinin işine yarar, dursun otursun forumun veritabanında)
12345
Hızlı para kazanmak mı istiyorsun? Okuma arkadaşım, boşver, gördüğün gibi burası bile müh. dr. kaynıyor. Okuma, bırak, her mezuniyette saflara binlerce mezun katılıyor. Hızlıca hayata atıl o zaman. Burada bulunduğuna ve üye olduğun 2 ay içinde 93 post gönderdiğine göre; facebook, tw, hesapların, e-postalarını kontrol etmen, ve diğer yaptıklarını da dahil ederseeeeek, bilgisayarı ve dolayısıyla teknolojiyi epeyce sevdiğin ortaya çıkar. Bilgisayar başında geçirdiğin zamanı paraya dönüştürebilirsin. Sıfırdan var edilen bir web sitesinin 6 ay içinde milyar $'lara satıldığı bir çağda yaşıyoruz. Yapılmamış olanı yap. Sat. Örnekler vereyim mi; her gün ziyaret ettiğin yerler, facebook, hotmail, youtube, orkut, Microsoft, Oracle, Casper Bilgisayar(TR), son zamanlarda CyanogenMod/Android(Steve Kondik). (Bunları ilk kuranları ve kurduklarında kaç yaşında olduklarını, sattıklarında kaç yaşında olduklarını bir araştır.) Ha en büyüğünü söylemeyi unuttum, yazmamak ayıp olur: GOOGLE
Yazdıklarımın hepsinin sahibi 30'una gelmeden başardılar bu işleri. Çağımızda bilişim dünyasında bir iz bırakmış her kişi 25'ine gelmeden çok ciddi bir eser vermiştir.
Kimse yeni mezun, veya ortalama bir iş görene Lüksemburg örneğindeki gibi doyurucu, her açıdan tatmin edici şeyler vermez.
Şu soruyu her zaman akılda tutmalı: Patron sana para verecek, sen patrona ne vereceksin. Patronla amaçlarınız aynı; para kazanmak. Patron ancak; kendisine çok çok fazla para kazandıracağına inandığında istediğin paraları vermeyi zoraki gözden çıkarır.
Atadan, aileden gelen bir hanedanlık varsa; misal minimum 100 milyon $'lık bir likitle dünyanın her borsasında 7/24 oturduğun yerden para kazanabilirsin. İhtiyacın olan tek şey nete bağlı bilgisayar ve bir kaç ekran. Ne çalışması, paran zaten çalışıyor ya.
Okulda edindiklerin, (-ki arkadaşlarında yukarılarda söyledikleri gibi işe yaramayacaklar, unut gitsin) okul sırasında veya henüz mezunken ki iş deneyimlerinle, 'ortalama' isen 'Ücret politikamız bu şekilde' sözünu sıklıkla duymak kaçınılmaz olur.Siyah topluluğun içinde beyaz olmadığın sürece farkedilme olasılığın; topluluktakilerin sayısı/1 kadardır.
Hırs; iyidir, insanı zinde ve dinamik tutar, öğrenme ve gelişme isteğini sürekli uyarır, bu da başarı için gerekli anahtarlardan biridir. Tabii kontrol altında tutulduğu sürece. Hırslarının kontrolüne girmiş, kendi kontrolünü kaybetmişleri de yazalım; Salak bir bankamatiği hacklemeye kalkarken(hatta bir kaçında başarılı bile olmuşlardır oysa) yakalanır, veya bir kaç bin kredi kartı bilgisi ile hızlı ve gençken para kazanma uğruna gazetelerde 4. sayfaya haber olurlar, sonra da adları bile hatırlanmaz. Ya da bir uyanıklık çetesine ya üyedir, veya kafası çalışıyordur tek tabanca takılır; ama her zaman eninde sonunda ya-ka-la-nır.
Kazançla, harcama doğru orantılıdır, 1000TL maaş alan birinin (Saat Forumuyuz ya) platin bir patek philippe sahibi olabilmesi çok ciddi çaba gerektirir. (Hele de evli ve çocuklu+kirada oturuyor, özel sektörde çalışıyorsa). Gözetmesi gereken ihtiyaçlarını önde tutma zorunluluğu oluşmuştur çünkü. Ya da mahalle takımında fırtına gibi top koşturan bir yeteneğin, göğsünde ay yıldızlı forma ile çimlere basabilmesi için; acaba mahalledeki boş arsada top oynadığı arkadaşlarından başlayıp, yedek kulübesindeki takım arkadaşlarında bitirirsek acaba kaç bin yeteneği sollaması gerekir?
Örnekler azaltılabilir de çoğaltılabilir de; önemli olan sayıları değil zaten. Bunlar yeryüzünün insan var olmadan önce de varolan ilk yasasına benzerler. Hatırlanmaz, akla gelmezler, ama hep vardırlar. Yerçekimi gibi.
Hayat çok vahşi; sakın aklından çıkarma.