Tam Diyanet'e uygun bir açıklama..
Diyanet doğru bir referans değildir. Çünkü gelenekçidir, mevcut olan yanlış olsa da o mevcut olanı korumaya çalışır. Diyanet doğru bir referans değildir, çünkü yukarıdaki açıklamada olduğu gibi statükoyu korumak adına gerçeği eğip büker, tevil eder. Benim hiç itibar ettiğim bir kurum değildir, çünkü zaman zaman siyasi içerikli hutbeler ver(dir)ir.
Yukarıdaki açıklamayı yazanların ilmi benden kat be kat fazladır, ancak vardıkları sonuca bakılınca ya dürüst değiller ya da cesur değiller. Hakikati en başta söylemişler sonra kıvırma yoluna gitmişler. Hakîkat şudur: Peygamber mescitte teravih kılmayı sürdürmemiş, bundan imtina ederek insanları da "Farz namazdan sonra en makbul namaz kişinin kendi evinde kıldığı namazdır" diyerek insanları evde namaz kılmaya yönlendirmiştir.
Şu bir gerçektir ki peygamberin dine dahil etmediği ve kitapta da karşılığı olmayan (iyi ya da kötü) her şey bid'attir. Yok Hz. Ömer bid'at demiş de ama bid'at anlamında söylememiş. Hiç kıvırmaya gerek yok, "bid'at" in kelime anlamı bellidir: sonradan eklenen/uydurulan demektir bid'at.
Efendim ümmet bu konuda icma etmiş, o sebeple bizim de bunu kabul etmemiz gerekirmiş.. Bunu söyleyenler çok temel bir bilgiden yoksunlar galiba. Islamın kaynağı dörttür: Kitap, Sünnet, Icma, Kıyas. Bunların bu sırada yazılıp söylenmesi boşuna değildîr. Önce kitaba bakılır, ancak kîtapta bir hüküm yoksa o zaman sünnete bakılır, sünnette bir karşılık yoksa bu konuda alimler cem etmiş mî, bir icma söz konusu mu ona bakılır. Eğer icma yoksa kişi kendi ilmini kullanarak kıyas yoluyla bir sonuca varır. Bu sıra asla bozulmaz, sonra zikredilen önce zikredilenin önüne geçemez. Ne sünnet kitabın önüne geçebilir, ne de icma sünnetin önüne.
Kıyas dedik ya. İşte o kıyası yapan kişi müçtehid ise yaptığı şey içtihad olur ve o kimsenin yaptığı kıyasa kendisiyle birlikte başkaları da dayanır, onunla amel ederler. Islam toplumu Gazaliyle birlikte sindirilmiştir, özgür düşüncenin, aklın, felsefenin, kelamın önü kapanmıştır maalesef. Ve o günden bu yana hakiki müçtehidler yetiş(e)memektedir. Neyse bu ayrı bir tartışma konusu.
Diyanetin açıklamasının son cümlesi de çok ilginç: Bu meseleleri çok kurcalamayın, halkın psikolojisini bozmayın, onları ibadetlerinde tedirgin etmeyin diyor. Tedirgin olmak için 800-900 sene geç kaldı oysa müslümanlar, hem ibadetinde hem de tefekküründe.. 900 sene önce Harazmi'yi doğuran bu yüce dinin atmosferi bugün El Bağdadi gibi teröristleri doğuruyor. Içtihad kapısı kapalı kaldıkça ve akıl örtülmeye devam ettikçe de doğurmaya devam edecek gibi görünüyor..