Merhabalar, daha önce de bahsettiğim üzere, sizlere Seiko SLA021J Prospex Marine Master 300 M hakkında kendi deneyimlerimi aktarmak istediğim bir inceleme yazısı yazmaya niyetlendim. Yazıda Marine Master’ın tarihçesi gibi ayrı bir inceleme konusu olacak konuya çok gir(e)medim. Yazdığım çoğu şey benim kişisel görüşüm ve bu saate dair değerlendirmelerinizde bu yazdıklarımı esas almanız sizi yanıltabilir. Güncel ifadeyle belirtecek olursak, yazılanlar yatırım tavsiyesi değildir.
Öncelikle çok kısa biçimde Marine Master nedir dersek, sanırım benim için en kısa açıklama, “Seiko’nun dalgıç saatlerinin özü” demek mümkün olacaktır. Tabii ki, artık bir klasik haline gelmiş SKX serisi ya da 2019 Basel’de ön plana çıkan asimetrik kasa SLA033 (ki kendisi 70’lerin efsanevi 6105’in modern yorumudur) veya SBDC gibi seri ve modeller de Seiko’nun önem arz eden dalgıç saatleri olarak sayılabilecek olsa da, ilk başta belirttiğim gibi kişisel görüşüm, burada asıl olanın Marine Master (kısaca MM) olduğu yönündedir.
Yukarıdaki açıklama doğrultusunda Marine Master’ı, üretimi 1967’de 6215-7000 no.lu modelle başlayan ve yıllar içinde hacmen büyüse de özünü kaybetmeden bugüne gelen, kendi tarzına sahip ve gerek mekanizma gerekse de gerçek kullanım koşullarında kendini ispatlamış bir toolwatch olarak görmek mümkündür. Bu açıdan bakıldığında saatin özgün akrep-yelkovan tasarımının hemen hemen 50 yılı aşkın süre zarfında aynı kalması, monokok gövde yapısı yani gövdenin tek parça olacak şekilde üretilmesi (ki saatin arkasını çevirdiğinizde bir kapak göremiyorsunuz), en başından beri saat 4 yönünde konumlandırılmış crown’u söylediklerimi destekler mahiyettedir.
Modern zamanlarda SBDX001 koduyla üretilen MM, halihazırda SLA021J koduyla üretilmektedir. Biçimsel anlamda form, her iki referansta aynı kalsa da incelemeye konu olan saatimde, önceki versiyondan farklı olarak dial’da Marine Master yazmadığını; fakat Prospex serisinin logosuna yer verildiğini görmekteyiz. Halbuki burada keşke eski geleneği devam ettirselerdi… Yani dialda Marine Master yazısı yer alsa bence daha iyi olurdu. Saatin arka tarafında, prospex serisinin diğer üyelerinde olduğu gibi bir şekil var. Bu şekil, esasında Japon sanatçı Hokusai’nin 19.yy’ın başında yaptığı “Dev Kanagawa Dalgası” isimli esere bir atıf niteliğinde. Japon kültürü ile saatin işlevselliği arasındaki bir bağ olduğunu söyleyebiliriz.
Saatin özelliklerinden kısaca bahsedecek olursak, Marine Master 120 klikli seramik bezele sahip, finishing’inin GS’lere özgü Zaratsu tekniği ile ayna gibi yapıldığı; metal aksamın çizilmeye karşı DiaShield denen bir uygulamadan geçtiği özelliklere sahip bir saat. Herhangi bir web sitesinde bu ve sayamadığım diğer özelliklerin tamamına ulaşabileceğiniz için saate dair kendi gözlemlerimden bahsetmeyi daha uygun buldum. Buradan hareketle kendi deneyimimi paylaşacak olursam, her şeyden önce saati inanılmaz derecede dengeli ve tok bulduğumu ifade edebilirim. Bazı saatler vardır, fiziken görmedikçe sizde hep eksik ve hatalı fikre neden olurlar, MM’da bunlardan birisi bence. Saatin içi ve dışı öyle dengeli ki ne eksik ne de fazla bir şey gözünüze çarpmadığı için bileğinizde hemen benimseyebileceğiniz bir saat oluyor MM.
Hissedilir derecede ağırlığı var. Zaratsu stili polisaj öyle başarılı öyle başarılı ki, kimi açılardan saate baktığınızda (seyrettiğinizde de denebilir) saatin boynuzları bileğinizin ten rengini adeta kristal bir ayna gibi öyle etkili yansıtıyor ki, “saatin boynuzu mu koptu acaba çünkü boyunuzun olması gereken yerde bileğim gözüküyor çünkü” diye vehme kapılabiliyorsunuz.
Mekanizmaya gelirsek, MM’in mekanizması esasında GS’lere ait 9 serisi ama Hi-Beat değil. 28.800 BPH. 8L35 olarak isimlendirilmiş bu mekanizma “undecorated” olarak isimlendiriliyor. Yani, saatte arka kapak olmadığı için rotor üzerinde estetik kaygılı son dokunuşların olmaması undecorated anlamına geliyor. Pratikte nedir diye soracak olursanız şayet, benim için bir karşılığı yok. Halis muhlis GS mekanizması sonuç olarak. Buna karşın, MM’in GS serisi gibi hassas bir şekilde kalibre edilmediğini de eklemek lazım. GS’lerde (ki daha önce Hi Beat GMT kullanmış idim) 0,5 sn olan günlük sapma değeri MM’de kullanım kılavuzu üzerinde +/- 10-15 olarak gösterilmiş olsa da ben fiiliyatta bunu 3 sn olarak ölçümledim. Anlaşılan Japonlar riske girmemek adına bol keseden yazmış bir şeyler… Saatin ölçümlediğim performansının zaman içinde aksilik olmazsa 0’a doğru bir-iki tık daha geleceğini düşünüyorum.
Saatin tasarımı, kadran rengi, uygulanan finishing gibi görsel unsurlar, metal bileziğe ek olarak kutunun içinden çıkan kauçuk kayış dışında da bir dolu seçeneği kullanıcıya bırakıyor. Bu kapsamda, emniyet kemeri kumaşından yapılmış nato kayışların MM’e çok güzel gideceğini düşünüyorum.
Kadran rengine gelirsek, MM’in kadranının çok derin bir siyah olduğunu söyleyebilirim. Ama bu siyah tonu, saatteki hatayı da sevabı da yutan kara delik gibi değil de seyri güzel, canlı bir siyah tonu. Saniye kolu ise altın. Akrep-yelkovanla birlikte düşünüldüğünde, altına saniye kolu buradaki tekdüzeliği kaldırıyor denebilir. Date kısmına gelecek olursak üst sınıftakiler de dahil olmak üzere çoğu Avrupa menşeili diverda göremediğimiz bir şekilde MM’in gün çarkı gümüş renkli. Birebir görmeden metalik tarih çarkının saate kattığı görselliği anlamak çok kolay değil, bence çok güzel fark yaratan bir detay... Bezel tasarımı ise “coin like” denen, yatay haldeki bozuk para gibi duruyor. Bu tasarım tutuş ve tek yönlü hareket ettirme açısından kolaylık sağlıyor ve estetik olarak göze güzel gözüküyor.
Son olarak, saatin boyutları 36-39 mm arasındaki saatleri tercih eden benim için devasa olsa da (44 mm), iç içe daireler halinde olan tasarım, içerideki kubbeli safir cam ve tasarıma verilen özen sayesinde adeta 38-39 mm gibi bilekte duruyor, yani zarif bir saat. Tek husus belki kalınlığı olabilir. Özetleyecek olursak, MM son derece yüksek standartlara sahip, geçmişten gelen muhafazakar tasarım çizgilerini modern üretim tekniklerinin en uç noktasıyla birleştiren, timeless bir saat. Çektiğim fotoğraflar da aşağıda…
Sent from my CLT-L09 using Tapatalk