Pontiac TransAm Burn Out..

[razz]

" asymptote ve gamlı baykuş " adlı hikayenin gizli öznesi Fare Yapışkanı ile ilgili bir anı da benden olsun;

Sene 2000.. Razz'ın yakın arkadaşlarından bir tanesi askerdedir.. Askerden Razz'a tel. açar ve babasının Çınarcık'taki villasının bahçesinde uzun zamandır yerinden kımıldamayan 1977 Pontiac Grand Prix Coupe aracını İstanbul'a getirmesini ve tezkereye kadar bakmasını ( isterse kullanmasını ) söyler.. Razz arkadaşının ricasını kırmaz ve "yatan eski Amerikan aracı canladırma kiti"ni alarak Yalova'ya doğru yola koyulur..

Çınarcık'taki adrese varılır.. Yaklaşık üç saatlik uğraş ve kontroller sonucu yılların yorgunu Grand Prix yolları yutmaya hazırdır.. Ev halkıyla vedalaşılır, feribota doğru yola koyulunur.. Lakin araçta bir gariplik vardır.. Taban halısının bir kısmı garip bir şekilde deforme olmuş, adeta kemirilmiştir(!).. Torpido'da bulunan ruhsatın plastik kılıfnda da aynı izlere rastlanır.. Razz duruma pek anlam veremez..

Araçla beraber eve gelinir.. Araç otoparka konur.. Razz aracın torpidosunda bulduğu Owners Manual'ı okumaya başlar.. ( evet.. Razz her ürünün kullanma talimatını okur, fonksyonları kendi keşfetmeye kalkmaz.. Aslen Karadenizli'dir lakin bu huyu Amerika toprağından yutmuş hissiyatı uyandırır insanda ) Tam da " işe bak adamlar 1977'de Cruise koymuş.. " diye düşünürken orta konsolda yer alan 8 Track Player'ın üzerinde kendisine bakan, gri, uzun kuyruklu ve sivri dişli kaçak yolcuyla karşılaşır
Taa Çınarcık'tan Levent'e kadar, Meksikalılar'ı aratmayacak derecede ustaca saklanan bu fareyle gelmiştir Razz..

Hemen bir kapan, peynir vs. ayarlanır.. Arabaya konur.. Ertesi gün kapan kontrol edilir.. Fareden eser yoktur ha keza peynirden de yoktur.. İşte burda yapışkan devreye girer.. Yapışkanlı mukavva koli parçaları merkez kısımlarında peynir ile arabaya serilir..
Lakin gelin görün ki yapışkana tek yenik düşen Razz'dır.. Kot pantolonu yapışkan içinde, çaresiz fareyle girdiği savaşı kaybeden Razz'ın imdadına babasının emektar şoförü Zeki yetişir;
Arabayı çimenin üzerine çek.. İki kapıyı da sonuna kadar aç.. Fare gider..

Razz aynen bu şekilde yapar.. Ertesi gün fareden eser yoktur..



Araç malesef birkaç sene sonra ÖTV Hurda İndirimi nedeniyle trafikten çekilir.. 6.6lt.'lik V8 motoru, TH400 otomatik şanzumanı ve kilitli diferansiyeli başta olmak üzere mekanik pekçok parçası ayrılır.. Aracın kasası parçalanırken ( ve iç aksamı sökülürken ) kahraman faremizden herhangi bir ize rastlanmaz..

Rest in Peace Big Guy

[magari]

hiraka bir hikayede sizden sevgili razz
Ne yapıyormuşuz ... farelerle yapışkanlarla fazla uğşarmıyormuşuz.

[asymptote]

hikayen güzelmiş Razz, iki hikayenin benzeşen ve örtüşen yerleri hiç de az değil

[Redliner]

Hikaye hem güzel hem acıklı Sonu mutlu sonla bitmemiş. Resimdeki araçtan bahis ediyorsan; gerçekten RİP demek lazım o aynalarmı desem, zaten tek kapı direksiz filan ( hoş 4 kapınında direksiz olduğunu gördüm ben amerikanlarda da) o uzun kartal burnu gibi ön kaputmu desem. İnsan özeniyor hakikaten yaw neyse.... Bu zamanda böyle fuel galloper araba kullanmakta yürek ister tabi ama çok güzelmiş

[razz]

Hikayedeki araç fotoğraftaki araçtır Red.. Malesef sonu mutlu olmadı ve araç sıfır bir Toyota Yaris için 4500TL. ÖTV İndirimi'ne kurban gitti.. Cruise Control'den, otomatik klimaya kadar pekçok lüksü içinde barındıran çok şık bir araçtı.. Tek kapı olduğu doğru lakin direksiz değil çünkü arka camı sabit, açılan modellerden değil Bu arada araçla ilgili hatırladığım küçük bir detay; cama su püskürtürken fıskiye ve silecekler senkron çalışırdı.. Günümüz araçlarından farklı olarak silecek aşağıdayken su püskürür, silecek yukarı doğru kalkarken tam suya temas edeceği yerde su kesilirdi Adamların oturup düşündüğü ayrıntıya bak.. .)

[Redliner]

Mükemmellik ayrıntılarda gizlidir zaten. Direksiz olmadığını farkedememişim resimden ama güzelliğinden hiçbirşey kaybettirmez Araç benden 1 yaş büyük ama ben hala böyle araçlara özlem duyuyorum. İmkanlarım doğrultusunda bu amerikanlardan bir tane almayıda çok istiyorum ama Türkiyede hangisine baksam hepsi leş durumda. Tek tük güzel olanlarıda zaten işin ehli olan bilgili insanlarda. Onlarlada konuştuğum zaman anlıyorumki ya gidip USA dan alıp geleceksin yada işte aracı burdan alıp gerekli parçaları internetten USA dan filan söyleyip gümrükle filan uğraşıcaksın. Sonuçta zehmetsiz rahmet yok olay ona geliyor. Çocuklarım biraz büyüsün bunlara zaman ayıracağım inşallah....

[razz]

Red ben bu araçlarla büyüdüm desem yeridir.. Liseden kaçıp bu araçların alım satımıyla uğraşan arkadaşlarımın yanına giderdim

Orijinal ve temiz bakılmış, eski bir Amerikan otomobilini kullanmak çok keyiflidir.. Zaman makinesi gibi görürüm ben onları.. Bir de uygun bir müzik varsa fonda müthiş zevklidir o araçlarla gezmek..

Ancak temizini bulmak, orijinal ve iyi kondisyonda tutabilmek hem maddi hem de manevi açıdan çok zor artık.. Piyasadaki araçların çoğu leş durumda senin de dediğin gibi.. Bizim milletin " herşeyin eskisi kıymetlidir " düşüncesi nedeniyle hiç hak etmediği halde defalarca restore olmuş, toplanmış, binlerce dolar harcanmış birçok hurda var sağda solda.. Adam 1974 Chevrolet Nova, Sedan, 6 silindir ve düz vites aracına 20000USD harcamış.. Şimdi o paraya satmak istiyor mesela.. Oysa ki o aracın değeri çil çil olsa 5000TL.
Gerçekten kıymetli olan modeller desen çoktan koleksyonlardaki yerini aldı hepsi.. Amerika'dan bir tane beğenip alıp buraya getirmek olabilecek en iyi yol.. Yoksa alayım bir tane, yavaş yavaş toplarım dersen başına dert alırsın.. Hele bir de benim gibi takıntılı ve asabi bir adamsan direkt ömründen gider..

[2fast4u]

emin ali paşa sanırım caddenın adıyıd ersözlü ısmınde bır galerı vardı.dayımın 90 model firebird unu satmıstık orda.Bırde 2000 li yılların hızlı amerıkancısı stingray cevdet vardı yanlıs hatırlamıyorsam.Ordan da 96 ıdı galıba 6 ılerı transam ram air almıstık arkadasa hatta tarık sarı usta maslak ta yetkılı servıs verıyordu stıngray ıcın.Vay be nerdeyse 15 sene gecmıs .Bırde hasanpasa da otomatık sanziman ustası bırısı vardı ıckıye duskundu ama ferrarı sanzımanı bıle gordum rafında:)))razz hatırlarsın belkı