Merhaba arkadaşlar,forumdaki birkaç arkadaşın araçla yakın ilgisi ve merakı beni çok mutlu etti, topluluğumuza özel mini bir başlık açmak istedim. Aslında ilk günden beri aracı tamamen bitirmeden görsel paylaşım yapmayı pek düşünmüyordum ancak sürece sizlerin de dahil olmasının hoş olacağına karar verdim.
Hikayemize gelirsek; yıllardır klasik otomobil dünyasıyla içli dışlı olmama rağmen önceleri ilgim genellikle amerikan klasiklerineydi. Hala bu ilgim devam etse de senelerle birlikte kaslı amerikanların yerine zarif avrupa klasikleri daha fazla dikkatimi çekmeye başladı. 16-17 aylık bir '70 mustang tecrübemden aldığım gazla bu sefer günlük de kullanabileceğim bir klasik arayışına girdim. Önceleri 60'ların sonlarındaki Impala'larından bir tane garaja koymayı düşlüyordum. Fakat bir gün yolda birden bire ışıklardan bir araç geçti, Simsiyah bir Mercedes'ti geçen. Hemen yolumu değiştirdim takıldım peşine sağını solunu inceledim. Klasik olsun olmasın hep bir Mercedes fanatiği olarak bir anda aşkı tam kalbimde hissettim, bu araçtan bir tane de benim olmalıydı. Sonra uzun uzun araştırıp okumadığım inceleme, girmediğim forum, konuşmadığım usta kalmadı. Gördüğüm araç klasik SL'lerden sonra tüm dünyada en kıymetli sayılan W108 Coupe'ydi. Bu yıldırım aşkının sonucu olarak bir yıl kadar bütçeme uygun W108 Coupe aradım. Ancak Türkiye'de sayıları iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar kalmış Coupe modellerden almak bütçemin bir hayli üstündeydi. Daha sonra Amerika'dan hazır şekilde getirmek için bir galeri ile görüştüm. Ancak fiyatlar öyle uçuktu ki buradakilerden daha pahalıya geliyordu. Böylece W108 Coupe sevdam rafa kalkmış oldu. Ama o üstüste iki far her gece rüyalarıma girip göz kırpıyordu sanki. Uykusuz w108 araştırma gecelerimin birinde çok çok özel bir modelle karşılaştım: 300SEL 6.8 AMG! Bu araç Mercedes'in AMG modeli olup o yıllarda muazzam 24Hours dereceleri elde etmişti. O an durulan aşk yeniden depreşti, acilen bir w108 saloon bulup bu ilk AMG nin homage'ını yapmayı kafaya koydum.
Tam bu noktada hikayenin ikinci bölümü başlıyor; "o" arabayı bulmak... Dünya genelinde ne kadar saygı gören bir kasa olsa da malesef ülkemizde kimi hurdaya verilmiş, kimi saban yapılmış, kimi de çürümeye terkedilmiş öyle güzel araçlar gördüm ki, eli yüzü düzgün olanından değil de ölmek üzere olanlarından bir tanesini hayata döndürmeyi kafama koydum. Aramalarımın sonucunda gerek komik gerek trajik öyle yan hikayelerim oldu ki, sahibiyle telefonda herhangi bir dilde iletişim kuramayıp göremediğimiz aracı mı anlatsam, "aabi bi amalülü (amortisör demek istediğine inanıyorum) patlak diyenimi anlatsam, yoksa hala ilk sahibi olan alkolle arası pek hoş amcamız tarafından neredeyse dayak yiyecek olmamı anlatsam bilemiyorum Aylar süren aramaların sonunda nihayet tam aklımdaki kondisyonda (yani bir ayağı çukurda ) bir tane bir sabahın köründe buldum. Hem de tam orjinal AMG nin rengi olan kızıl-bordo renginde! Motor ne durumda şasi düzgün mü kaporta çürük mü bakmadan vurulup bir saat içinde yeni aracımın ruhsatını elimde buluverdim.
Hikayemizin üçüncü kısmında ise her klasik toplayanın kaderi sıkıntılı bölüm başladı. Benden önceki pek muhterem(!) sahibi güzelim 6 silindir motorunu çıkarttırıp 2000 dizel motor koyduğu için, bu motorun çıkartılması şart oldu. Bir yandan da gerek amerika ile gerek almanya ile yaklaşık 2 ay süren görüşmeler sonucunda 6.8 AMG motoru oradan getirtmenin neredeyse komple araç getirtmekle eşdeğer olduğunu tecrübeyle sabitledikten sonra Türkiye'de bulabildiğimiz en eli yüzü düzgün 6 ya da 8 silindir motoru koymaya karar verdik. Tam bu aşamada 6.3 V8 siz bir AMG nin gerçek bir AMG olmayacağına karar verip klasik 280SE modeline dönüş yapmaya karar verdim. Hemen akabinde idare eder bir 6 silindir motor bulduk, azar azar motor parçalarını tamamladık. Bu sırada döşemeler komple sökülüp döşemeciye gönderildi. Orjinal rengi olan bej rengi değiştirmeden sıfırlama aşamasından sonra ufak tefek iç kromajlarını da yurt dışından tek tek almaya başladım. Bir iki satırda anlattığım ama aylar süren bu sürecin bana göre en sıkıntılı aşaması olan motor kısmı yarın itibarı ile bitiyor.
Yarın ilk marşımızı basıp ilk kalp atışlarını duyacağız inşallah. Hemen akabinde kasa kaporta-boyaya gidecek. Ancak bu kısımda sizlerden de alacağım fikirler doğrusunda orjinal renginden farklı bir renge dönmeyi düşünüyorum. Şimdilik kararım lacivert iken gün aşırı değişiyor Destansı hikayemi heyecanıma ve araçla olan duygusal bağıma vermenizi dileyerek sizleri daha fazla sıkmadan bir kaç kare paylaşmak istiyorum.