Ulysse Nardin Maxi Marine Diver 263-33 Kullanıcı İncelemesi
Gönderilme zamanı: 17 Ara 2010, 16:17Herkese merhabalar..
Bir süre önce aldığım Ulysse Nardin Maxi Marine Diver 263-33 için bir inceleme yapayım dedim..
Kendi adıma ilk defa bir ürün incelemesi yapıyorum arkadaşlar, eğer sürç-i lisan ettiysek affola.
Kalibre..
Saatin kalibresi ETA 2892 bazlı.. Ulysse Nardin tarafından dekore ve kısmen rafine edilen kalibrenin bitmiş haliyle kodu UN26.. COSC Certified bir makine.. 28800 bph salınım değerine sahip ve yaklaşık 42 saatlik bir güç rezervi sunuyor..
Aldığımdan bu yana saat -6sn/gün sapma değerine sahip.. COSC değerlerinin hafif dışında olmakla beraber beni rahatsız etmediği için kalibrasyon yaptırmayı düşünmüyorum.
Söylemekte fayda var; ihtiyaç olmadığı sürece saatlerin içini açmak taraftarı değilimdir. Hele bir de bayonet veya snap-on yerine böyle minyatür vidalı bir kapak varsa kusura bakmayın ama “no way..!” dolayısıyla malesef kalibre fotoğrafı ekleyemiyorum..
Bu arada kalibre başlığı altında paylaşmayı uygun gördüğüm birkaç tecrübemden bahsetmek isterim; Ben genelde saatlerimi ikinci el alırım.. Çok şükür şimdiye kadar sadece bir defa ciddi bir servis deneyimim oldu o da Valjoux 7750 bazlı Omega Calibre 1164 barındıran bir Omega Seamaster Professional 300 Chronograph saatimle ilgiliydi.. Pek canım yanmadan olayı atlattığım için memnun olduğumu hatırlarım.. Zira sadece kalibrasyon için servise götürdüğüm Rolex Submariner’ımın günlük sapmasını -4+6 sn/gün aralığına getirmek için ne kadar söktüklerini gördükten sonra ETA’ya olan sempatim daha da arttı diyebilirim keza aynı işlem için götürdüğüm Oris TT1 Diver’ımın kalibresi kasasından bile ayrılmamıştı..
O nedenle in-house kalibre benim bırakın tercih etmeyi mümkünse uzak durmayı yeğlediğim bir özelliktir.. Bu nedenle kalibre konusundaki “fiyatını hak ediyor mu?” sorunsalının cevaplarını in-house kalibreli saatleri sıfır ve garantili alabilecek olan kullanıcılara bırakarak müsade istiyorum..
Ayrıca komplikasyonlardan da hiç haz etmediğimi de eklersek sanırım ideal “ETA Based Caliber” kullanıcısı olan bendenize kavuşmuş oluyorsunuz..
Kasa..
Saatin kasası çelik.. 42.7mm. çapa sahip ( tepe hariç ) bir saat olarak ortalama 40mm. gördüğüm standart erkek saati boyutundan bir çıt daha büyük olduğunu söyleyebilirim.. Hal-ü hazırda 44mm.’lik Panerai Luminor kullanan ve geçmişte 47mm.’lik Oris TT1 Diver Chronograph takmış biri olarak büyük saate hiç aşina değilim diyemem.. Ama şu ana dek bilfiil sahip olduğum 100’e yakın saatim arasında büyüklük olarak ilk 5’e girer bu UN..
Kasa formu oldukça farklı.. Kendine özgü bir dizaynı var.. Ancak bu farkları görebilmek için her açıyı incelemek gerekiyor..
Yukarıdan baktığınızda, alüminyum üzeri serigrafi veya günümüzde Rolex önderliğinde daha da popüler olan seramik bezel yerine direkt çelik üzerine motif engrave ( kazınarak ) edilerek oluşturulmuş, dalga desenli bezel’ı dışında pek özel bir durum yok gibi..
Ancak saate yandan baktığınızda farklar yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor.. Lug’lar ( boynuzlar ) oldukça kalın ve küt bir dizayna sahip.. Geniş sayılabilecek 22mm. lug mesafesi de dikkate alındığında aslında normal sayılabilecek lug’lar aynı zamanda saatin kasa kalınlığıyla da uyum sağlıyor..
Kasanın sağ ve sol kenarları oldukça değişik bir dizayna sahip.. Hem konik hem de içbükey bir form barındıran bu kenar yapısı, polish ( parlak ) yüzeyin çiziklere karşı daha korumalı bir şekilde durmasını da sağlıyor bir yan özellik olarak..
Sol kenarda büyük ve üzerinde UN logosuna sahip ayar tepesi var.. Tepeyi gevşetme ve kurma hissi oldukça güven verici ancak yine de bir Rolex Submariner’daki Tool Watch hissi yok..
Sağ kenarda saatin kendine has Seri No.sunu bulunduran plaka var.. Benim için oldukça özel ve göze çarpan, şık bir detay..
Bezel..
Bezel gayet şık ve bir o kadar da kullanışlı.. 12 noktasındaki üçgen saat markörünü tam hizalıyor.. Bezel klikleri net ve tok.. Yalnız bezel mevzusunda da Submariner’ın klik sesi üstünlüğünden bahsetmeden edemeyeceğim.. Kullanlar ne demek istediğimi anlar..
Cam..
Cam corundum ( sentetik safir ) materyalden mamül.. Çift taraflı anti-refle kaplamalı cam, neredeyse her açıdan saatte cam yokmuş hissi vererek insanı gülümseten bir yapıya sahip.. Genelde ön taraftan AR kaplamaya sahip saatlere biraz mütereddit yaklaşırım zira bu kaplama dıştayken son derece savunmasız bir konuma sahip.. Basit bir darbeyle çizilebilir.. Parlak ışık altında yaptığım inceleme neticesinde bu saatin AR kaplamasında bir deformasyon göremedim.. Belki az ve/veya itinalı takıldığından belki de kaplama cinsi ile ilgilidir bilemiyorum ancak çok kötü durumda Omega Planet Ocean’lar, Breitling’ler ve Bvlgari’ler görmüştüm bu konuda..
Bu arada tarih penceresi üzerindeki büyütecin iç taraftan cama entegre edilmiş olması da ayrı bir başarılı fikir.. Benzer formda büyüteçleri muhtelif Panerai’larda da gördüğümü hatırlıyorum.
Arka kapak..
Saatin arka kapağı yine ilginç dizaynına yakışacak şekilde nev-i şahsına münhasır bir yapıya sahip.. Polished çerçeve içine gömülmüş Titanium plakada UN’nin geçmişte aldığı ödüller ile ilgili engravingleri görmek mümkün.. İki farklı metalin aynı anda kullanıldığı bir kapağa ilk defa bu saatte denk geldim diyebilirim.. Rolex SDDS’de de benzer bir özellik vardı diye hatırlıyorum ancak kullanmadığım için bu UN’i ilk kabul ediyorum.. Titanium, çelikten farklı olarak yapısında alerjik olabilecek Nikel’i barındırmaması nedeniyle tene temas eden yerde kullanılmış olabilir diye tahmin ediyorum zira kayış üzerinde bulunan ara parçalar ve klips de titanium.
Bu arada WR300M değerine sahip bir dalgış saati için minyatür vidalarla sabitlenmiş kapak da biraz düşündürücü bir durum.. Keza bendeniz kolundaki saatle denize/havuza girme kararını saatin maddi değeri değil üreticinin verdiği spektler doğrultusunda veren “ normal ve akıl/fikir sahibi “ bir zat olarak sanırım Panerai’de vidalı olmayan ayar tepesi nedeniyle yaşadığım tereddütü UN için de bu arka kapak nedeniyle yaşayacakmışım gibi duruyor..
Kadran ve kollar..
Saatin kadranı gerçekten çok güzel.. Parlak, black lacquer formunda siyah zemin üzerine iğne ucuyla yapılmış gibi görünen minyatür gamzeler gerçekten kadrana derinlik katıyor.. Markörler ve kollar bir dalgıç saatinden beklenecek şekilde büyük ve mükemmel bir fosfora sahip..
Saat 6 noktasına yerleştirilmiş small second kolu, hemen yine aynı sub dial’ın altındaki tarih penceresi ve saat 12 noktasına denk gelen güç rezerv göstergesi saati zaten en baştan beri pek de benimsemediği Tool Watch konseptinden iyice uzaklara götürüyor.. Ama bunu bir eksi özellik olarak görmüyorum zira bu saati alırken “ wet suit üzerinde nasıl durur acaba..? “ sorusu aklımdan hiç geçmedi..
Eğer seçme şansım olsaydı; kesinlikle tarih çarkını siyah zemin üzerine beyaz font seçer ve güç rezerv göstergesini çıkarırdım..
Small second ve sub dial mevzusu için ise yorumum nötr.. Zira bu işin alası Panerai’da var..
Kayış / Klips..
Saatin üzerinde doğal kauçuktan mamül bir kayış var.. Oldukça kalın ve belki de gördüğüm en kaliteli kauçuk kayış diyebileceğim kadar başarılı bir yapısı var.. Her iki taraf da iki ayrı kauçuk parça ve bunlar arasında köprü vazifesi gören Titanium bağlantılara sahip.. Yine klips için de Titanium tercih edilmiş.. Titanium köprüler üzerindeki UN yazıları için engrave metot tercih edilirken sürtünmeyle en fazla haşır neşir olacak klipste aynı yazı için “ laser etching “ kullanılması mantıksız olmuş zira Damas’ta gördüğüm sıfır UN Maxi Marine Diver’ın bile klipsi üzerindeki yazı son derece silik duruyordu..
“drk” arkadaşımızın da geçmiş mesajlarında belirttiği üzere kauçuk/metal kombinasyonlu bu kayış UN’nin özellikle Marine serisinde klasikleşmiş, ikonik bir unsur.. Benim de optik anlamda çok beğendiğim bir dizayn ayrıca.. Ancak kayışın kesilerek kısaltılıyor olması pek haz ettiğim bir durum değil zira geri dönüşünüz olmuyor.. Bu saatin kayışı benim koluma tam geliyor neyse ki.. Eğer ilerde durum değişirse Şark Saat’e gidip 400SFR vererek sadece kauçuk parçaları alabilmek gibi bir imkanımız var.. Tabii bu anlamsızca fiyatlandırılmış alışverişe ne kadar “imkan” denir o da ayrı bir mevzu..
Komfor..
Saati oldukça severek aldım, keyifle de kullanıyorum.. Optik anlamda çok beğendiğim, işçilik kalitesi olarak da “top of the line” demekten çekinmeyeceğim bir ürün bence.. Lakin kullanım komforu derseniz işte o zaman malesef çıta düşüyor..
Kasanın geniş lug’ları bilek üzerinde kendini hissettiryor öncelikle.. Ayar tepesi günlük kullanım sonucunda elinize temas ettiği yeri kızartmadan kesinlikle bırakmıyor..
Kauçuk/Titanium kombinasyonlu kayış optik anlamda gönülleri fethederken malesef komfor anlamında sınıfta kalıyor çünkü keserek kısaltmak için bırakılan ray formundaki kısmın son çıkıntısı bileğinizde ciddi bir iz bırakıyor..
Bütün bunlardan kurtulmanın yolunu kayışı uzatmakta gören arkadaşlara ise cevabım şu; kayışı uzun tuttuğunuzda saat kolunuzda bir bilezik gibi kalıyor çünkü titanium köprüler kayışın esnemesine imkan vermekle birlikte bu sınırlı hareket saatin bileğe oturmasına yetmiyor ve saat dönmeye başlıyor..
Jubilee bilezikli Rolex DateJust komforunu arayan kullanıcılara hiç tavsiye etmem kısaca..
Fiyat..
Saatin Damas mağazasındaki satış fiyatı 8300,00 USD.. İndirim konusunda bir Seiko alır gibi -40% nispetinde iskontolar beklemek fazla iyi niyetli bir yaklaşım olur kanımca.. Ancak bir Rolex alırken çarpmanızın kuvvetle muhtemel olduğu -10% bariyeri de tahmin ediyorum UN’de yer almıyordur..
Muhakkak ki aynı fiyat segmentinde çok daha farklı ürünler de tercih edilebilir, bu tamamen kullanıcıya kalan bir mevzu ancak saatin genel kalitesi, işçiliği, kendine has ve meraklıları tarafından itibar gören dizaynı ve marka konumlandırması itibarıyla fiyatı emsallerine göre normal bir seviyede görünüyor..
Ulysse Nardin Maxi Marine Diver 263-33 Lume Shot
Edit: Thevenin için "on the wrist shot "
ve okudukça farkettiğim typo'lar..
Bir süre önce aldığım Ulysse Nardin Maxi Marine Diver 263-33 için bir inceleme yapayım dedim..
Kendi adıma ilk defa bir ürün incelemesi yapıyorum arkadaşlar, eğer sürç-i lisan ettiysek affola.
Kalibre..
Saatin kalibresi ETA 2892 bazlı.. Ulysse Nardin tarafından dekore ve kısmen rafine edilen kalibrenin bitmiş haliyle kodu UN26.. COSC Certified bir makine.. 28800 bph salınım değerine sahip ve yaklaşık 42 saatlik bir güç rezervi sunuyor..
Aldığımdan bu yana saat -6sn/gün sapma değerine sahip.. COSC değerlerinin hafif dışında olmakla beraber beni rahatsız etmediği için kalibrasyon yaptırmayı düşünmüyorum.
Söylemekte fayda var; ihtiyaç olmadığı sürece saatlerin içini açmak taraftarı değilimdir. Hele bir de bayonet veya snap-on yerine böyle minyatür vidalı bir kapak varsa kusura bakmayın ama “no way..!” dolayısıyla malesef kalibre fotoğrafı ekleyemiyorum..
Bu arada kalibre başlığı altında paylaşmayı uygun gördüğüm birkaç tecrübemden bahsetmek isterim; Ben genelde saatlerimi ikinci el alırım.. Çok şükür şimdiye kadar sadece bir defa ciddi bir servis deneyimim oldu o da Valjoux 7750 bazlı Omega Calibre 1164 barındıran bir Omega Seamaster Professional 300 Chronograph saatimle ilgiliydi.. Pek canım yanmadan olayı atlattığım için memnun olduğumu hatırlarım.. Zira sadece kalibrasyon için servise götürdüğüm Rolex Submariner’ımın günlük sapmasını -4+6 sn/gün aralığına getirmek için ne kadar söktüklerini gördükten sonra ETA’ya olan sempatim daha da arttı diyebilirim keza aynı işlem için götürdüğüm Oris TT1 Diver’ımın kalibresi kasasından bile ayrılmamıştı..
O nedenle in-house kalibre benim bırakın tercih etmeyi mümkünse uzak durmayı yeğlediğim bir özelliktir.. Bu nedenle kalibre konusundaki “fiyatını hak ediyor mu?” sorunsalının cevaplarını in-house kalibreli saatleri sıfır ve garantili alabilecek olan kullanıcılara bırakarak müsade istiyorum..
Ayrıca komplikasyonlardan da hiç haz etmediğimi de eklersek sanırım ideal “ETA Based Caliber” kullanıcısı olan bendenize kavuşmuş oluyorsunuz..
Kasa..
Saatin kasası çelik.. 42.7mm. çapa sahip ( tepe hariç ) bir saat olarak ortalama 40mm. gördüğüm standart erkek saati boyutundan bir çıt daha büyük olduğunu söyleyebilirim.. Hal-ü hazırda 44mm.’lik Panerai Luminor kullanan ve geçmişte 47mm.’lik Oris TT1 Diver Chronograph takmış biri olarak büyük saate hiç aşina değilim diyemem.. Ama şu ana dek bilfiil sahip olduğum 100’e yakın saatim arasında büyüklük olarak ilk 5’e girer bu UN..
Kasa formu oldukça farklı.. Kendine özgü bir dizaynı var.. Ancak bu farkları görebilmek için her açıyı incelemek gerekiyor..
Yukarıdan baktığınızda, alüminyum üzeri serigrafi veya günümüzde Rolex önderliğinde daha da popüler olan seramik bezel yerine direkt çelik üzerine motif engrave ( kazınarak ) edilerek oluşturulmuş, dalga desenli bezel’ı dışında pek özel bir durum yok gibi..
Ancak saate yandan baktığınızda farklar yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor.. Lug’lar ( boynuzlar ) oldukça kalın ve küt bir dizayna sahip.. Geniş sayılabilecek 22mm. lug mesafesi de dikkate alındığında aslında normal sayılabilecek lug’lar aynı zamanda saatin kasa kalınlığıyla da uyum sağlıyor..
Kasanın sağ ve sol kenarları oldukça değişik bir dizayna sahip.. Hem konik hem de içbükey bir form barındıran bu kenar yapısı, polish ( parlak ) yüzeyin çiziklere karşı daha korumalı bir şekilde durmasını da sağlıyor bir yan özellik olarak..
Sol kenarda büyük ve üzerinde UN logosuna sahip ayar tepesi var.. Tepeyi gevşetme ve kurma hissi oldukça güven verici ancak yine de bir Rolex Submariner’daki Tool Watch hissi yok..
Sağ kenarda saatin kendine has Seri No.sunu bulunduran plaka var.. Benim için oldukça özel ve göze çarpan, şık bir detay..
Bezel..
Bezel gayet şık ve bir o kadar da kullanışlı.. 12 noktasındaki üçgen saat markörünü tam hizalıyor.. Bezel klikleri net ve tok.. Yalnız bezel mevzusunda da Submariner’ın klik sesi üstünlüğünden bahsetmeden edemeyeceğim.. Kullanlar ne demek istediğimi anlar..
Cam..
Cam corundum ( sentetik safir ) materyalden mamül.. Çift taraflı anti-refle kaplamalı cam, neredeyse her açıdan saatte cam yokmuş hissi vererek insanı gülümseten bir yapıya sahip.. Genelde ön taraftan AR kaplamaya sahip saatlere biraz mütereddit yaklaşırım zira bu kaplama dıştayken son derece savunmasız bir konuma sahip.. Basit bir darbeyle çizilebilir.. Parlak ışık altında yaptığım inceleme neticesinde bu saatin AR kaplamasında bir deformasyon göremedim.. Belki az ve/veya itinalı takıldığından belki de kaplama cinsi ile ilgilidir bilemiyorum ancak çok kötü durumda Omega Planet Ocean’lar, Breitling’ler ve Bvlgari’ler görmüştüm bu konuda..
Bu arada tarih penceresi üzerindeki büyütecin iç taraftan cama entegre edilmiş olması da ayrı bir başarılı fikir.. Benzer formda büyüteçleri muhtelif Panerai’larda da gördüğümü hatırlıyorum.
Arka kapak..
Saatin arka kapağı yine ilginç dizaynına yakışacak şekilde nev-i şahsına münhasır bir yapıya sahip.. Polished çerçeve içine gömülmüş Titanium plakada UN’nin geçmişte aldığı ödüller ile ilgili engravingleri görmek mümkün.. İki farklı metalin aynı anda kullanıldığı bir kapağa ilk defa bu saatte denk geldim diyebilirim.. Rolex SDDS’de de benzer bir özellik vardı diye hatırlıyorum ancak kullanmadığım için bu UN’i ilk kabul ediyorum.. Titanium, çelikten farklı olarak yapısında alerjik olabilecek Nikel’i barındırmaması nedeniyle tene temas eden yerde kullanılmış olabilir diye tahmin ediyorum zira kayış üzerinde bulunan ara parçalar ve klips de titanium.
Bu arada WR300M değerine sahip bir dalgış saati için minyatür vidalarla sabitlenmiş kapak da biraz düşündürücü bir durum.. Keza bendeniz kolundaki saatle denize/havuza girme kararını saatin maddi değeri değil üreticinin verdiği spektler doğrultusunda veren “ normal ve akıl/fikir sahibi “ bir zat olarak sanırım Panerai’de vidalı olmayan ayar tepesi nedeniyle yaşadığım tereddütü UN için de bu arka kapak nedeniyle yaşayacakmışım gibi duruyor..
Kadran ve kollar..
Saatin kadranı gerçekten çok güzel.. Parlak, black lacquer formunda siyah zemin üzerine iğne ucuyla yapılmış gibi görünen minyatür gamzeler gerçekten kadrana derinlik katıyor.. Markörler ve kollar bir dalgıç saatinden beklenecek şekilde büyük ve mükemmel bir fosfora sahip..
Saat 6 noktasına yerleştirilmiş small second kolu, hemen yine aynı sub dial’ın altındaki tarih penceresi ve saat 12 noktasına denk gelen güç rezerv göstergesi saati zaten en baştan beri pek de benimsemediği Tool Watch konseptinden iyice uzaklara götürüyor.. Ama bunu bir eksi özellik olarak görmüyorum zira bu saati alırken “ wet suit üzerinde nasıl durur acaba..? “ sorusu aklımdan hiç geçmedi..
Eğer seçme şansım olsaydı; kesinlikle tarih çarkını siyah zemin üzerine beyaz font seçer ve güç rezerv göstergesini çıkarırdım..
Small second ve sub dial mevzusu için ise yorumum nötr.. Zira bu işin alası Panerai’da var..
Kayış / Klips..
Saatin üzerinde doğal kauçuktan mamül bir kayış var.. Oldukça kalın ve belki de gördüğüm en kaliteli kauçuk kayış diyebileceğim kadar başarılı bir yapısı var.. Her iki taraf da iki ayrı kauçuk parça ve bunlar arasında köprü vazifesi gören Titanium bağlantılara sahip.. Yine klips için de Titanium tercih edilmiş.. Titanium köprüler üzerindeki UN yazıları için engrave metot tercih edilirken sürtünmeyle en fazla haşır neşir olacak klipste aynı yazı için “ laser etching “ kullanılması mantıksız olmuş zira Damas’ta gördüğüm sıfır UN Maxi Marine Diver’ın bile klipsi üzerindeki yazı son derece silik duruyordu..
“drk” arkadaşımızın da geçmiş mesajlarında belirttiği üzere kauçuk/metal kombinasyonlu bu kayış UN’nin özellikle Marine serisinde klasikleşmiş, ikonik bir unsur.. Benim de optik anlamda çok beğendiğim bir dizayn ayrıca.. Ancak kayışın kesilerek kısaltılıyor olması pek haz ettiğim bir durum değil zira geri dönüşünüz olmuyor.. Bu saatin kayışı benim koluma tam geliyor neyse ki.. Eğer ilerde durum değişirse Şark Saat’e gidip 400SFR vererek sadece kauçuk parçaları alabilmek gibi bir imkanımız var.. Tabii bu anlamsızca fiyatlandırılmış alışverişe ne kadar “imkan” denir o da ayrı bir mevzu..
Komfor..
Saati oldukça severek aldım, keyifle de kullanıyorum.. Optik anlamda çok beğendiğim, işçilik kalitesi olarak da “top of the line” demekten çekinmeyeceğim bir ürün bence.. Lakin kullanım komforu derseniz işte o zaman malesef çıta düşüyor..
Kasanın geniş lug’ları bilek üzerinde kendini hissettiryor öncelikle.. Ayar tepesi günlük kullanım sonucunda elinize temas ettiği yeri kızartmadan kesinlikle bırakmıyor..
Kauçuk/Titanium kombinasyonlu kayış optik anlamda gönülleri fethederken malesef komfor anlamında sınıfta kalıyor çünkü keserek kısaltmak için bırakılan ray formundaki kısmın son çıkıntısı bileğinizde ciddi bir iz bırakıyor..
Bütün bunlardan kurtulmanın yolunu kayışı uzatmakta gören arkadaşlara ise cevabım şu; kayışı uzun tuttuğunuzda saat kolunuzda bir bilezik gibi kalıyor çünkü titanium köprüler kayışın esnemesine imkan vermekle birlikte bu sınırlı hareket saatin bileğe oturmasına yetmiyor ve saat dönmeye başlıyor..
Jubilee bilezikli Rolex DateJust komforunu arayan kullanıcılara hiç tavsiye etmem kısaca..
Fiyat..
Saatin Damas mağazasındaki satış fiyatı 8300,00 USD.. İndirim konusunda bir Seiko alır gibi -40% nispetinde iskontolar beklemek fazla iyi niyetli bir yaklaşım olur kanımca.. Ancak bir Rolex alırken çarpmanızın kuvvetle muhtemel olduğu -10% bariyeri de tahmin ediyorum UN’de yer almıyordur..
Muhakkak ki aynı fiyat segmentinde çok daha farklı ürünler de tercih edilebilir, bu tamamen kullanıcıya kalan bir mevzu ancak saatin genel kalitesi, işçiliği, kendine has ve meraklıları tarafından itibar gören dizaynı ve marka konumlandırması itibarıyla fiyatı emsallerine göre normal bir seviyede görünüyor..
Ulysse Nardin Maxi Marine Diver 263-33 Lume Shot
Edit: Thevenin için "on the wrist shot "
ve okudukça farkettiğim typo'lar..
