yine bir çifte kutu açılışı ile karşınızdayım. Farklı tasarımları ile son dönemde dikkat çekmeyi başaran Londra menşeili Mr. Jones Watches markasının 2 saati.

Yurtdışından online olarak bireysel alışveriş imkanı kalmadığından, önce Almanya'daki baldızıma ordan da gelen yolcu beraberinde bana intikal ettiler. Aslında Black Friday indirimleri zamanı almıştım ama Almanya'dan buraya getirecek uygun ve nazımızın geçtiği yolcu bulunmasını bekleme ve bana ulaştıktan sonra hem boş zamanımı denk getirme hem de paylaşmaya konsantre olma süreleri nedeniyle kısmet bugüneymiş.

İngiltere'den Almanya'ya gümrük vergisi ve kargo ücreti yok, web sitesinde ne fiyat görünüyorsa net olarak o. Alışveriş onay, kargoya verilmesi, gümrüğe girmesi, dağıtıma çıkması vs. vs. her süreç hakkında detaylı mail ve bildirimler geliyor. Teslimden 1 gün önce, şu mealde bir mail aldım satıcıdan; "Almanya'da yeni yürürlüğe giren bir mevzuattan dolayı ithalat vergisini biz ödeyemiyoruz. Siz ödeyin, dekontu ve IBAN'ınızı bize mail atın, biz size iade edelim" gibi bir şey.
Önce tırsmadım değil, bu adamlar bizi mi koparıyor dedim ama, mecbur verilen DHL linkine tıklayarak ödemeyi yaptım. İstenenleri mail attım, ertesi gün hemen verdiğim IBAN'a Euro olarak iade ettiler. Sadece 5 EUR'luk bir muhabir banka SWIFT masraf kesintisi oldu, ama çok da önemli değil ve zaten bunu bizim yerel banka alıyor sanırım.
İlk saat ile başlarsak; "A perfectly useless afternoon". Daha önce bir iki arkadaş forumda paylaşmıştı. Saati elime alana kadar bu denli seveceğimi düşünmüyordum. Çok eğlenceli ve cool bir saat. Elemanın ayağı saati, ördek figürü de dakikayı gösteriyor. Kadran rengi, saat markörü vazifesi gören ve aynı zamanda dalga etkisi veren havuz çizgileri, cam arka kapağı ve minimal tasarımı ile hoş bir saat. Kadrana her bakışta tebessüm ettiriyor.



Model adı dilimize nasıl çevrilir bilmiyorum ama affınıza sığınarak "Öğleden sonraki taşak keyfim" demek istiyorum zira Eleman havuzdaki simit bota öyle bir yayılmış ki, dünya umurunda değil. Hani derler ya "Dünyayı sel bassa ördeğe vız gelir" aynen öyle.
Markanın Kendi cümleleriyle; "Zamanın koşuşturması içersinde bazen rahatlamanız ve dinlenerek geçirilen zamanın iyi geçirilmiş zaman olduğunu anlamanız için ilham vermek amacıyla tasarlanan bir saat"
Tasarımcı ilhamını şöyle açıklıyor web sitesinde;
"İronik olarak, zamana bakış açımı değiştirmem zaman aldı. Birkaç yıl önce, bir Çinli yazar ve filozof olan Lin Yutang'ın bir sözünü okudum ve adeta kalbime nakşettim:
'Eğer tamamen boş bir öğleden sonrayı tamamen kendinizle geçirebiliyorsanız, nasıl yaşayacağınızı öğrenmişsiniz demektir'.
Bu yüzden bu saati tasarlarken bu sözü bir başlangıç noktası olarak aldım.
Lin Yutang'ın sözü bana arada sırada hiçbir şey yapmamanın değerini öğretti.
Boş Zaman geçirmeyi sevdiğim yerler, gözlerim kapalı bir şekilde etrafta süzülerek suyun rehberim olmasına izin verdiğim yerlerdir. (Öyle bir yer varsa söyle biz de gidelim

İllüstrasyonumun perspektifi, zamana dalmanıza olanak tanır." Demiş özetle...
40 mm çap, 11mm kalınlık, lug to lug mesafe 50mm, 316L çelik kasa, safir cam (arka cam kapak mineral), 18mm hasır bilezik, Sellita SW200 mekanizma öne çıkan teknik veriler. Otomatik mekanizmanın durdurma ve elle kurma imkanı da mevcut. İsenirse bilezik yerine 20'den fazla renk ve dikiş rengi seçenekli deri kayışla da alınabiliyor.
İnce karton dış kutu ve kontraplak cinsinden de olsa ahşap kutusu var. Yeterli.
Hiç mi eleştiri yok derseniz, bahar, yaz, sonbahar sorun yok ama kışın, hele böyle havalarda dışarda takıyor olmak bazılarının gözüne batabilir. Bir de kurma kolu yani tepe, ince ve hafif içe gömülü, o yüzden elle kurmak biraz sıkıntı ki, zaten forumda son zamanlarda elle kurma pek tavsiye edilmiyor.
Kadranda, logo veya başka hiç bir harf, yazı, sembol yok. Bileziğin tokasında logo mevcut. Arka cam kapakta ise model adı, tasarımcının adı ve dakikayı gösteren meşhur ördeğin büyük hâli var. Daha önce hasır bilezik kullanmadım o yüzden hepsi böyle mi bilmiyorum ama bu saatin hasır bileziğinde aparatsız ve hatta tek elle bileziği boynuzdan çıkarmaya yarayan pin'ler mevcut.



ikinci saatimiz gene MJW, model adı "The Accurate". Horolojik olarak zaman tutmadaki doğruluk ile, bu saatin akrep ve yelkovanında yazan mesajın doğruluğu arasında bir kelime oyunu yapılmış. Zira akrepde "remember" yelkovanda "you will die" yazılı. Yani "unutma, bir gün mutlaka öleceksin". Kesin mi kesin, the accurate mi the accurate. Kendi ifadeleriyle bu saat, hayatın kısa olduğunu ve sağ olduğumuz sürece ânı yaşayıp, içinde bulunduğumuz her dakikanın keyfine varmamız gerektiğini hatırlatıyor. Sanırım memento mori felsefesi deniyormuş buna.




Çok sevdiğim bir abim vardı, dost meclislerindeki sohbetlerinde "Doğmak ölmenin habercisidir. Doğdun, öleceksin" derdi. Al sana, The Accurate

Adamların felsefesinde olduğu gibi bizim inancımızda da ölümü çok hatırlamak çok kıymetli, ve bu konuda epey hadis-i şerif var.
Saatin ölçüleri, teknik özellikleri, mekanizması ilki ile birebir aynı. Bu ikinci saatte kurma kolu biraz daha etli, o yüzden kurmak kolay. Hele avuç içine alıp, baş ve orta parmak yardımı ile tek elle kurmak çok keyifli.


Saatlerde akrep, yelkovan ve özellikle de saniye kolunun arka kısmındaki çıkıntıları sevmiyorum, kadranı gereksiz yere kapatıyor gibi geliyor bana. Dengeyi sağlamak için mi yapıyorlar bilmiyorum ama özellikle saniye ibresi arka kısmı çoğu saatte kadranın yarısına kadar uzuyor. Bu saatte öyle bir şey yok, arkada sıfır çıkıntı. Çok sade bir görüntü. Kırmızı saniye ibresi, her üç ibrenin ucunun ok işareti ile bitiyor olması, gümüş renkli ve ışık oyunlarına açık kadranı diğer sevdiğim faktörler. İlk saatin aksine, bu saatte, olması gereken yerde MJW logosu konumlanmış. Başka da hiç bir yazı vs. yok.
The Accurate için beyaz dikişli siyah deri kordon seçtim, oldukça kaliteli, tokada ve derinin arka kısmında logolar mevcut. Foto çekerken farkettim ki, kolay pin çıkarma düzeneği deri kayışlı versiyonda da var.
Saatlerin gövdesi ile camını birleştiren konik bir katman var kasada. Bu kısım ilk saatte fırçalanmış, ikincisinde parlatılmış.
Markanın saatlerini incelerken, dönme dolaplı versiyon da göz kırpmadı değil, epey yükseldim, ama sonra saniyeye bağlı sürekli dönen bir tasarım belli zaman sonra sıkıcı gelebilir, üstüne üstlük epileptik etki oluşturabilir diye vazgeçtim.

Bu arada, her 2 saatin de 37 mm çaplı ve daha ekonomik fiyatlı pilli versiyonları mevcut.

Konu ile alakalı bir anekdotu aktararak bitireyim;
Hazreti Ömer ölümü çok hatırlayarak adaletle hükmetmek, haktan ayrılmamak için birini tuttu ve ona dedi ki: Her sabah kapımı çalıp, “Ölüm var ya Ömer!” diyeceksin. Ben de sana her gün için ücret ödeyeceğim.
Adam şaşkındı, ancak iyi ve kolay bir iş bulmanın sevinciyle her sabah Halife Ömer’in kapısını çalıp, "Ölüm var ya Ömer!” diyerek uyarısını yapmaya ve ardından ücretini alıp gitmeye başladı.
O günden sonra her sabah bu sahne tekrarlanır ve görenlerin meraklı bakışları altında adamcağız hatırlatmasını yapardı.
Aradan epey zaman geçti, bir sabah adam geldiğinde Hazreti Ömer bu sefer adamı konuşturmadı: "Al bu ücretini ve git, bundan sonra gelmene gerek kalmadı" deyince adam sebebini merak edip sordu. "Bir hata mı işledim ya Ömer?" Hazreti Ömer, “Bu sabah aynada saçıma sakalıma aklar düşmeye başladığını fark ettim. Bundan sonra her aynaya baktığımda çoğalan ak telleri gördükçe o sözü kendi kendime hatırlayacağım...” diye cevap verdi.
Bu vesile ile yakın zamanda aramızdan ayrılan sevgili kakefe'ye bir kez daha Allah'dan rahmet diler, gündemde olan Gassal dizisini de hayatın koşuşturmasına farklı bir bakış açısı geliştirmek için hepinize tavsiye ederim.
Saygı ve sevgilerimle, keyifli forumlar.
NE2213 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi