Tissot / Le Locle / Le Locle Modeli Değerlendirmeleri

İsviçre ve Avrupa Mekanizmalı Saat İncelemeleri ve Kutu Açılışları Bölümü
Forum kuralları
Sayın Üyeler TSF'ye Hoş Geldiniz, İsviçre Saat İncelemeleri Bölümümüzde Üyelerimizin ve TSF'nin İncelediği İsviçre ve Avrupa Üretimi Mekanizmalı Saat Marka ve Modellerinin Kutu Açılış, İzlenim, Teknik Mekanizma Verileri, Makro Fotoğraf, Video, Tavsiye ve Yorumlarını Kapsayan Birçok Değerlendirme Kriterine Ulaşabilirsiniz.

İyi Forumlar Dileriz

TSF

Tissot / Le Locle / Le Locle Modeli Değerlendirmeleri

Mesaj SeiKinetic » 23 Nis 2020, 18:39

Tüm TSF üyelerine selamlar, saygılar. Okuması zaman alacak olan bu inceleme/genel özet için affınıza sığınıyorum. Öncelikle yeni katılan forumdaşlara naçizane rehber olabilmesini amaçladığım, 4 yıl kadar önce hazırladığım ama üşengeçlik ve hayat akışı sebebiyle paylaşamadığım, naçizane değerlendirmem aşağıdadır.

Dört yıl kadar önce, 15 Temmuz 2016 günü “darbe günü düşen ilk Tissot tanesi” olan Tissot Le Locle’min birkaç fotoğrafla ve mini bir incelemeyle kutu açılışını yapmıştım. Planım tam 1 yıl sonra, yani 15 Temmuz 2017’de bu başlığı açmaktı fakat 2-3 gün önce gözüme çarptı ve 3 yıllık bir sapmanın ardından sizlerle :D Birçok üye gibi gerek bu süreçte, gerek öncesinde elimden saatler geldi geçti, ancak manevi değer taşımasından ötürü yerini hep koruyacak olan bu modelin üzerinden düzenli ve planlı bir şekilde geçmek istedim.

Bu başlığın konusu ve amacı; Tissot’un kısaca Le Locle olarak bilinen serisinin T41.5.413.73 referans kodlu altın PVD kaplamalı modelini; bu modeli edinmeyi düşünenlere yardımcı olabilmek amaçlı gerek fotoğraflarla, gerek çizimlerle, marka tarihine de değinerek, kendi çapımda bir görüş ve inceleme sunmaya çalışarak yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bitirme tezini andıran bu giriş cümlesinden sonra; istediğiniz saatlere ulaşabilmeniz dileklerimle, keyifli forumlar ve okumalar diliyorum.

1) Marka Tarihçesi
Tissot markası, modelimizin de ismini aldığı, İsviçre’nin saatçiliğiyle ünlü olan; Ulysee Nardin, Zenith, Montblanc gibi saat markalarının merkezlerine, Rolex’in ve Nivarox’un fabrikalarına, AP’nin mekanizma atölyesine de ev sahipliği yapan Le Locle yerleşim biriminde, 1853 yılında, bir altın ustası Charles Felicien Tissot ve saatçi olan oğlu Charles Emile Tissot tarafından, “Charles-Félicien Tissot & Son” ismiyle kurulmuştur.

Resim
Resim 1: Charles Felicien Tissot & Charles Emile Tissot

Resim
Resim 2: 1853 yılından, Tissot'un ilk atölyesi

Marka kurulduğu yıl, ‘dünyanın ilk seri üretim cep saatini’(Resim 3) ve yine aynı yıl dünyanın ‘ilk iki zamanlı cep saatini’ üretmiştir. Kurulduğu yıl Amerika’da satışlarına başlanan marka, 1858’den itibaren de Rus İmparatorluğu’nda boy göstermeye başlamıştır(Resim 4, Rus Logosu). 1917 Ekim Devrimi’ne kadar da Rusya, Tissot’un en büyük pazarı konumundaydı.

Resim
Resim 3: İlk Seri Üretim Cep Saati


Resim
Resim 4: Rus İmparatorluğu'nda kullanılan logo


Kuruluşundan yaklaşık 60 yıl sonra, 1910’larda kol saati üretimine başlayan Tissot, hem erkek hem de kadınlar için ayrı ürün gamları oluşturmuştur(Resim 5.1910 Logo). 1929 yılına gelindiğinde ise, marka ‘dünyanın ilk antimanyetik saatini’-'Antimagnetique'i üretmiştir (Resim 6. İlk Antimanyetik)

Resim
Resim 5: Tissot Kol Saati Logosu

Resim
Resim 6: İlk Antimanyetik - 'Antimagnetique'

Resim
Resim 7: En kült Tissot tasarımlarından birisi - 1916 Tissot Banana

Marka, 1930 yılında Omega ile birleşerek, Omega-Tissot markasının; yani SSIH’ın ortaya çıkmasını sağlamıştır. 2 yıl sonra ise Lemania bu oluşuma dahil olmuştur. Bu oluşum gerek forumumuz, gerek horoloji açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü, Moonwatch gibi kült modellerin ortaya çıkması, bu kuruluşun eseridir.

Resim
Resim 8: 1880'deki Tissot Logosu

Resim
Resim 9: 1931'deki Tissot Logosu

Resim
Resim 10: 1929-Tissot Hermetic


1933 yılı, Tissot için dönüm noktalarındandır. ‘Tissot Plan’ adı altında; müşteri memnuniyeti, reklam, hedef kitlesi, kaza durumunda bile geçerli olan 1 yıl garanti, geniş model yelpazesi gibi günümüz standartlarında bir marketing stratejisine başvurmuştur. “Genç bir kadın ve onun 3 adet saati” gibi mottolarla başarılı reklam kampanyaları yürütmüştür.

Resim
Resim 11: 1948'deki Tissot Atölyesi

1959 yılından, 2 dakikalık hoş bir reklam;
https://www.youtube.com/watch?v=8ZbhZmsOkbA

60’larda ve 70’lerde ‘beat generation’; nam-ı diğer ‘hippi gençlik’ ile dünya renkli yönde değişirken, Tissot da buna ayak uyduruyor; ürün gamına renkli, quartz vs.modeller ekliyor, başarılı reklam kampanyalarına devam ediyor ve aynı zamanda Formula 1’de Renault ve Lotus gibi markalarla da işbirliği yapıyordu.

Resim
Resim 12: 1961 - Tissot Logo

Resim
Resim 13: 1969 - Tissot Sideral ürün gamı - "Renkli Akım"

Resim
Resim 14: 1971 - Yenilikçi Tasarım "Idea 2001"

Gençleri hedefleyen bir reklam filmi;
https://www.youtube.com/watch?v=YOgOJpOlAW0

ve Formula 1 reklamlarından bir tanesi:
https://www.youtube.com/watch?v=NMjgF5JA0gA

Şahsen dikkatimi çeken noktalardan başlıcaları ise, var olan çoğu reklamda yer alan “kadın” figürü: Bazen bir centilmenin hediye etmesi gereken şık bir aksesuar olarak, bazen de bir kadın zamanı sorduğunda ona yardımcı olabilmenin en iyi yolu olarak Tissot... Diğer dikkat çekici husus ise hemen her reklamda markanın ne kadar güvenilir olduğunun, testlerin başarısından, dünya çapında geçerli garanti sürelerinin oldukça ön planda tutuluyor olması... Şahsen bu durumu döneme hakim olan savaş korkusuna ve Soğuk Savaş Dönemi’nin güvensizlik atmosferine bağlıyorum.

Kuruluşundan 130 yıl sonra, 1983 yılı marka için yeni dönüm noktalarından birisidir. Marka, kendisinin de katkıda bulunduğu ‘Quartz Krizi’ etkisi altında kalarak, büyük zarar görmüş ve ayakta kalabilmek için eski adıyla SMH, yeni adıyla Swatch Group bünyesine dahil olmaya karar vermiştir. Bu yılları takiben, yenilikçi işlere imza atarak doğal taştan yapılan RockWatch (’86 yapımı kısa bir reklamına ulaşabilmek için; https://www.youtube.com/watch?v=dwpvYhf2Syo) ve ağaçtan yapılan WoodWatch gibi modelleri piyasaya sürmüştür.

‘Dokunmatik’ teknolojisinin dünyayı ilerleyen yıllarda kasıp kavuracağını önceden tahmin eden marka, 1999 yılında ‘dünyanın ilk dokunmatik ekranlı saatini’, Tissot T-Touch’u piyasaya sürmüştür. 2014 yılında ise diğer bir T-Touch Expert Solar’ı piyasaya süren marka, yine bir ilke imza atarak ‘dünyanın ilk güneş enerjili dokunmatik saatini’ üretmiştir.

Marka; basketbol (NBA), bisiklet, motosiklet (MotoGP), eskrim ve buz hokeyi gibi sporların dünya şampiyonalarının da resmi zaman tutucusudur. Çeşitli ve farklı modellerde Tissotlar; Elvis Presley, Carmen Miranda, Nelson Mandela gibi isimler tarafından kişisel hayatlarında tercih edilmiştir. Swatch Group’un ‘orta sınıf’ yıldızı Tissot, şu anda yılda 4 milyonu aşan satış rakamlarıyla da öne çıkmaktadır.

2) Model
İncelememizin başında da belirttiğim üzere, Tissot markası Le Locle’de kurulmuştur ve bunu anımsatmak/anmak amacıyla bu modeline Le Locle mahlasını vermiştir. ‘Le Locle’ oldukça kapsamlı bir ürün gamıdır. Farklı tasarıma sahip COSC’lu kronolar, farklı kayış-kordon kombinasyonları, farklı renk ve tasarımda kadranlar ve farklı mekanizmalar içeren bu yelpaze, anlaşılabileceği üzere oldukça geniştir.

a) Kasa
Saatimiz giriş seviyesinden, daha üst segmentlere kadar çeşitli modellerde sık karşılaşılan 316L standartlarında çelik kasaya sahip. Görmekte olduğunuz model ise altın rengi verilmek amaçlı olarak kaplamalı. Kaplamanın pek tabii avantajları ve dezavantajları var bilindiği üzere.

Tepe dahil 39.3mm genişliğindeki kasanın çevresi dikey fırçalanmış ve fırçadan ziyade daha mat ve donuk bir görünüm verilmiştir. Bezel, luglar, tepe ve kayış kelebeği parlak altın kaplama iken, apayrı bir olay olan arka kısmı ise görülebileceği üzere, gravürleriyle, kabartmalarıyla çok hoş bir görünüme sahip. Kasa altın iken arka kapağın gümüş olması başlarda gözüme takılıyordu. Bazı modeller kasa rengiyle birbirinin aynısına sahipken ne hikmetse benim saat altın-gümüş kombinasyonuna sahip... Daha sonraları altın rengi rotor, balans çarkı ve dişliler kasayla uyum sağlarken, mekanizma tabanı gümüş olduğu için aslında daha iyi olmuş diye düşünmeye başladım.

b) Kadran detayları, ekipmanları ve okunabilirlik
Üzerinde safir cam kullanılan modelimizde kirli beyaza dönük; “ivory” yani fildişi olarak adlandırılan bir renge, orta ve en dış kısmında ışığa ve yönüne göre bazen üçgen, bazen kare, bazen karo şeklinde görülebilen mikro kabartmalara, tarih penceresine, düz zemin üzerinde TISSOT 1853 ve LeLocle Automatic yazılarına ve türlü ışık oyunlarına sahip; oldukça şık ve dengeli olduğunu düşündüğüm bir kadran mevcut. Güneş ışığı, yapay ışık, düşük/yüksek ışık vs. türlerine göre yumuşak ve farklı, küçük oyunlar sunuyor. “İnanılmaz bir değişim”den söz etmek yersiz olacaktır ki çoğu durumda saatin amacına aykırı kalabilir. Işıklı bir ortamda ve gündüz okunurluğu tatmin edici. Belirli bir ışık kaynağının olduğu ancak ortamın aydınlatmasının yetersiz olduğu zamanlarda ise (örn, gece lambası ya da mum yanan bir oda) sağa sola yukarı aşağı çevirip, yaprak şeklindeki parlak kolların üzerine o mum/lamba denk getirilirse okunuyor (ben böyle bir inceleme cümlesi görmedim). Karanlıkta iseniz, maalesef. Kadranda, kollarda, indislerde, rakamlarda vs. hiçbir şekilde okunurluk artırıcı kimyasal element mevcut değil; kısacası lume yok. Ayrıca içten ya da dıştan da bir yansıma önleyici uygulama(AR) mevcut değil.

Olumsuz bir detay olarak şunu eklemeliyim ki; romen rakamlar renk olarak gerek kadranla, gerek kollarla uyum içersinde, ancaaak; üzeri altın sarısına boyanmış plastik parçalar bunlar! Sınıfında, fiyat seviyesinde yeterlidir; hatta daha üst modellerde de rastlanabilir fakat incelemeye dahil etmekte fayda var. 6-7 ay kullanımda, o kadar dikkatli incelememe rağmen farketmedim fakat bir gün yemek esnasında @eyimen Engin bey’in “Bak şunlar boyalı plastik” uyarısıyla farkettim. Ancak dediğim gibi, farkedilmesi normal kullanımda güç bir ayrıntı.

Saat ve dakika kolu sarı, saniye kolu ise ağaç yeşili tonunda bir yeşile sahip. Işığa ve yansımaya göre doğal olarak sarı-yeşil-kahverengi-siyah görünebiliyorlar. Okunurluk konusuna son bir nokta daha eklemek gerekirse; saati tam olarak kendinize çevirdiğinizde doğal olarak gölgeniz kollara yansıyor ve kararmayla birlikte okunurluk artarken buna ek olarak siz de sanki farklı renk akrep-yelkovana sahipmiş görüntüsüne kavuşuyorsunuz. Açıyı biraz değiştirdiğinizde ışık kırılmasından dolayı siz yine sarı renk kolları görüyorsunuz. Bu kadar açıkladığıma bakmayın, parlak kollu olan neredeyse tüm saatlerde mevcut bu doğal durum; “kol oyunları” diyelim buna da.

c) Mekanizma
Saatin içerisinde ETA üretimi 2824-2 kodlu, standart sınıfa dahil olan bir mekanizma mevcuttur. Güvenilirliği sebebiyle sınıf farketmeksizin binlerce farklı modelde görev yapan bir model olan 2824-2, yine kendisi gibi son derece yaygın olan Sellita SW200 ile birçok konuda benzerlik gösterir ve bu iki mekanizmanın parçaları önemli miktarda birbirine uyum sağlayabilir. Ayrıca 2824-2’nin marka ihtiyaçlarına ve fiyat aralıklarına göre farklı sınıf kalite, dizayn ve verilere sahip modelleri mevcuttur. Örneğin, genel olarak Tissot’tan daha üst sınıf bir marka olarak lanse edilen Longines, saatimizde görev yapan “Standart 2824-2” yerine, “Elabore” sınıfına dahil olan daha gelişmiş verilere sahip olan, daha iyi güç rezervi ve zaman tutması vaat eden, “modifiyeli” ya da “iyileştirilmiş” 2824-2 kullanabilmekte. Bunun dışında bazı markalar 2824-2’yi baz alarak üzerinde küçük değişiklikler yapıp kendi adlarını-kalibre no.larını verebilir. En bilinen örneklerini; Tag Heuer Calibre 5, Glycine 224, Oris cal.722-735, Longines L633.5... olarak örneklendirebiliriz. Standart 2824-2’nin fabrika verilerine değinecek olursak;

- 28.800 vuruş
- 38 saat rezerv
- Saat, dakika, saniye ve tarih göstergesi (sadece sayı)
- Incablock Novodiac darbe koruması
- 25 taş
- 25.6mm çap

olarak sıralayabiliriz.

Bu mekanizmaya fiyatça Le Locle’den çok daha pahalı modellerde rastlamak son derece mümkün olup; mekanizmanın güvenilirliğini, sorunsuzluğunu, servis-bakım-yedek parça-ikinci el vb.imkanlarının son derece ulaşılabilir olduğunu hatırlatmakta fayda var. Ayrıca inceleme konusu olan Le Locle ile tasarım konusundaki uyumu da oldukça iyi ve arka kapağın da katkısıyla oldukça şık bir görüntü sunuyor.

d) Zaman tutuşu, sapma ve güç rezervi
Saatimiz belirtildiği üzere standart bir ETA 2824-2 mekanizmaya sahip. Fabrika verilerine göre bu mekanizmanın günlük en fazla 15 saniye fazla ya da eksik göstermesi gerekiyor zamanı. Mekanik bir saat olmasından ötürü; sıcaklık, basınç, saatin çalışma pozisyonu, kurma aralığı, kullanma aralığı gibi çok çeşitli etkenler zaman tutuşunu önemli derecede etkileyebilir. Diğer bir husus ise; fabrikanın verdiği bu +/- değerler kesin bir yargı içermez. “15 saniye ileri de gidebilir, 5 saniye geri de kalabilir” diyebiliriz. Ayrıca malumunuz bu konu biraz da şans işi. Ben saati ilk aldığımda günde 13 saniye ileri gidiyordu. Sonraki ay 7-8 saniye bandına düştü. 3-4 aylık bir süreçten sonra ise oldukça şaşırtıcı sonuçlar aldım. Bazen “0” sapmayla zaman gösteriyor, bazen de günlük 2-3 saniyeyi geçmeyen sonuçlar veriyordu. Ancak; kontroller sonrası, saatin %100 doğru zamanı gösteriyor olması, onun sıfır sapma yaptığı anlamına gelmez. Saat gün içinde 7 saniye geri kalıp daha sonra 7 saniye ileri gitmiş olabilir ve bu size doğal olarak “0” saniye hata verir. Saat, amacından çıkarılmadan kullanıldığı ve gereken hassasiyeti zaman içerisinde yakaladığı takdirde hayal kırıcı sonuçlar vermeyecektir.

Güç rezervi fabrika verilerinde ‘38 saat’ olarak verilmekte. Ancak bunu ne zaman test edersem 40 saat civarı bir değer elde ediyorum. Bu incelemeyi hazırlarken yapmış olduğum son testte ‘40 saat 27 dakika’ gibi bir değer elde ettim. Bu mekanizma için, halihazırda herhangi bir bakım görmemiş, normal şartlar ve yaş koşulları altında 36-42 saat güç rezervi aralığı oldukça olumlu ve kabul görülen değerlerdir.

Daha sonra üretilen Le Locle’lerde ise Powermatic 80 adı verilen, yine %90 üzeri 2824-2 parçalarını taşıyan fakat hafifletme (plastik kullanımı) operasyonu ve hassas ayar vidasının kaldırılmasıyla 80 saat güç rezervi elde edilen mekanizma mevcut. Ancak, inceleme konusu saat bu modelden önceki versiyondur. Her ikisi modelin de tüm renk ve seri kombinasyonlarında sıfırını bulmak mümkündür.

e) Kayış
Boynuzlardan 19mm olarak başlayan, 18mm olarak bitişe yaklaşan ve 2 parçadan oluşan; uzun 115mm, kısa 75mm uzunluklarına sahip; dana derisi kahverengi bir kayışla geliyor saatimiz. Fotoğraflarda görülen kayış orijinal kayışıdır. İlk günlerinde genelde olduğu üzere çok sert bir yapıda olup, günler geçtikçe yumuşamakta, konforu artmakta ve kullanım sıklığına göre 1-2 ay aralığında daha yumuşak bir forma kavuşmaktadır. Genel anlamda orta sertlikte denilebilir. Kalitesi; fiyatına göre kabul edilebilir ancak “çok kaliteli” sıfatından uzak. Forumda mevcut kayış ustalarımızın eserlerinin eline su dökemez. Dikiş, toka, kondüsyon vb.detayların beni üzdüğünü söyleyemem.
4 yıl kullanımdan sonra, iç taraftan soyulmaya başlayan kayış çemberi(loop denilen kayışın ucunu geçirdiğimiz deri halka) maalesef koptu ancak malumunuz aktif kullanımda 4 yıl az bir süre değil.

Sonuç / Karşılaştırma / Değerlendirme / Artı ve Eksi Yönler
Yurtdışında 350-450$ civarı, ülkemizde 450-600$ bandında fiyatı değişen modelimiz (Nisan 2020 itibarı ile TL fiyatı 2750-3500 bandında ve yanlış hatırlamıyorsam Temmuz 2016'da İzmir Günkut Saat'ten 1700 TL'ye almıştım), aktif kullanımda bugüne kadar en ufak bir sorun çıkarmadı. Fiyatının üzerinde bir kalite algısı verdiği çok bariz. Daha önce kullanmış olduğum FC, Hamilton gibi markaların verdiği hislere denk bir algı veriyor. Benzer fiyat ve benzer klasman Seiko, Orient vb. modellerine kıyasla, daha tok ve daha uğraşılmış bir his veriyor. Japon rakiplerine kıyasla; mekanizma, kasa işçiliği ve detaylarıyla öne çıkıyor. Fiyatı mukabilinde söylenebilecek herhangi bir eksi yön bulması güç. Bu saat eğer 2000-2500$ bandında olsa idi; tepe kurma hissi, Romen rakamların plastik oluşu, arka kapaktaki halihazırda son derece tatminkar olan işçiliğinin daha iyi olabileceğine dair çıkarımlarda bulunabilirdik. Bunlara ek olarak daha yumuşak ve kalite hissi daha yüksek bir deri kayış beklentisinde olabilirdik. Ancak bu şekliyle, bu fiyat etiketiyle, bu mekanizmayla; objektif olarak yaklaşsam da gerçekten bir kusur bulamıyorum.

Bu saati aldığım esnada ML Pontos PT6358 kullanıyordum. Şans faktörünün de etkisiyle, kronik kayış kalitesizliği ve ML logosunun kısa sürede düşmesiyle birlikte iade talebinde bulunmuştum. Fiyat olarak yaklaşık 4 katı olan ML'de benzer genel işçilik mevcuttu. Yine 2 yıl kadar önce kullandığım Visodate'e de değinmek gerekirse, o da fiyatının çok üzerinde bir işçilik ve şıklık sunan bir model. Zaten bu iki model sıkça karşılaştırılır ve birinden biri tercih edilir.

Bugün hala; bu fiyatlarda bulunabilecek en kaliteli, en iyi finishinglere sahip, en güvenilir, en şık İsviçreli otomatik dresslerden olduğu görüşündeyim.

Şimdi birkaç fotoğrafla yazımıza veda edelim.

Saygılar...

Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Tutto ha una maniera.
Kullanıcı avatarı
SeiKinetic
 
Mesajlar: 867
Kayıt: 08 Tem 2016, 10:14
Konum: Ksk

Re: Tissot / Le Locle / Le Locle Modeli Değerlendirmeleri

Mesaj Mlozturk » 23 Nis 2020, 20:32

Bu güzel ve ayrıntılı inceleme için elinize sağlık

ELE-L29 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Kullanıcı avatarı
Mlozturk
 
Mesajlar: 167
Kayıt: 13 Oca 2018, 19:02

Re: Tissot / Le Locle / Le Locle Modeli Değerlendirmeleri

Mesaj azizkaya » 23 Nis 2020, 20:48

Harika bir inceleme.

SM-N960F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Alınca ya da satınca pişman olmadığım bir saat olmadı.
Kullanıcı avatarı
azizkaya
 
Mesajlar: 3034
Kayıt: 14 Nis 2017, 01:02

Re: Tissot / Le Locle / Le Locle Modeli Değerlendirmeleri

Mesaj manil » 23 Nis 2020, 21:19

Elinize sağlık, gayet güzel bir inceleme ve bilgilendirme yazısı olmuş

Sent from my CLT-L09 using Tapatalk
“Some people feel the rain. Others just get wet.”

Bob Marley
Kullanıcı avatarı
manil
 
Mesajlar: 2688
Kayıt: 14 Şub 2014, 12:33

Re: Tissot / Le Locle / Le Locle Modeli Değerlendirmeleri

Mesaj slhgzl » 23 Nis 2020, 22:54

Emeğinize ve verdiğiniz bilgilere teşekkürler.Pazartesi günü beyaz kadran full çelik olanından sipariş vermiş bekliyordum bu yazıyı okuyunca daha da içime sindi.Tabi bu modeli almamda kullandığım siyah kadran visodate in de etkisi oldu.Yanlış hatırlamıyorsam visodate in açılışını forumda yapmıştım.
Civil Engineer
Kullanıcı avatarı
slhgzl
 
Mesajlar: 2108
Kayıt: 30 Nis 2017, 15:46

Re: Tissot / Le Locle / Le Locle Modeli Değerlendirmeleri

Mesaj Oblomov » 24 Nis 2020, 01:19

Emeğinize sağlık.. çok bilgilendirici bir inceleme..
Kullanıcı avatarı
Oblomov
 
Mesajlar: 104
Kayıt: 22 Ara 2013, 06:20

Re: Tissot / Le Locle / Le Locle Modeli Değerlendirmeleri

Mesaj SelAc » 24 Nis 2020, 01:23

Güzel bir yazı olmuş. Her şeyden önce gözlerinize sağlık. :thumbup:
@zamankoleksiyoneri
Kullanıcı avatarı
SelAc
 
Mesajlar: 1834
Yaş: 43
Kayıt: 16 Eyl 2018, 21:10

Re: Tissot / Le Locle / Le Locle Modeli Değerlendirmeleri

Mesaj Umutt » 24 Nis 2020, 09:01

Elinize emeğinize sağlık, teşekkür ederiz bu güzel inceleme için.

LYA-L09 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Kullanıcı avatarı
Umutt
 
Mesajlar: 5250
Kayıt: 01 Oca 2011, 23:13

Sonraki

Dön TSF İsviçre Saat Kullanıcı İncelemeleri - Swiss Watch User Reviews

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 76 misafir

   
   
TSF Partner Brands & Medias
Ancon
Arnold & Son
Ateliers deMonaco
Audemars Piguet
Badollet Geneve
Bell & Ross
Breitling
Chopard
Concord
Gucci
Hautlence
Hublot
Linde Werdelin
Maîtres du Temps
Manufacture Royale
Oris
Parmigiani Fleurier
Snyper Geneve
Steinhart
Watchonista
                                          

     Facebook  Twitter  Instagram  Youtube  RSS Portal    |    Gallery    |    Blog    |     Advertise / Reklam / Contact      
 

All brand names and trademarks are the property of their respective owners