Son günlerde epey kutu açıldı, ben de kervana katılayım bari
Daha Oyster 39'u yolcu etmeden yeni saat arayışım başlamıştı. Zaten bu hobinin en zevkli yanı, ailenin yeni üyesine karar vermek değil mi?
Tüm alternatifler 40mm altı idi:
-Yeni IWC Spitfire: 39mm çap ve yeni In-House mekanizma ile dikkat çeken bir model. Fakat uzun lug'ları ile 50mm'yi bulan lug to lug mesafesi kafada soru işareti bırakıyor. IWC'nin In-House mekanizmalarındaki yüksek arıza oranı da dikkate alınca fiyat/performans oranı çok iyi olsa da, zor bir tercih.. Yine de özellikle bir pilot alacak olursam mutlaka listemde olur.
-Yeni Cartier Santos: Bu saatin hem Medium hem Large versiyonunu bilekte denedim. Çok güzel bir saat ama Medium çok küçük, Large ise çok büyük durdu. Ara bir boyut olsa kafayı ciddi karıştırırdı.
-Omega Aqua Terra 38,5mm: Bileğime kesinlikle çok uygun bir boyuta sahip olmasına rağmen
daha önce u<un bir süre 41mm'sini kullandığım için çok sıcak bakmadım sanırım.
-Rolex DJ36: 41mm mavi kadranı çok popüler olsa da, bileğime bariz bir şekilde büyük geliyordu. 36'da ise fluted mı, domed mu sorusu kafamı acayip meşgul etti. Her ikisini de bilekte denedim. 41'de tercihim kesinlikle fluted olurdu çünkü düz bezeli hiç beğenmiyorum. Ama 36'da düz yerine domed bezel var ve 36mm büyüklükte fluted bezelin feminen bir hava yarattığını düşündüm. Bu yüzden tercihimi domed'dan yana kullandım.
Gelelim saate:
Mekanizma: Saatte yeni 3235 mekanizma kullanılmış. 70 saat güç rezervi sunması, manyetik alana oldukça dayanıklı parachrom hairspring kullanması eski mekanizmaya göre avantajları diyebiliriz. Zaman tutmada Rolex yine üzmüyor, Submariner'ımdan sonra bu saatin de sıfıra oldukça yakın bir sapma değeri var. Günde 0 ile 0.5 saniye arası ileri gidiyor. 15 gün sonunda toplamda 5 saniye saptı. Şu ana kadar kullandığım herhangi bir saatte yoktu ama bu saatte tarih bir anda değişiyor. Şöyle hafif bir gerilme bile yapmıyor, tık diyor yeni gün
Kasa: Kasanın eski dj36'dan en büyük farkı lugların inceltilmiş olması. Rolex tıpkı Sub'daki gibi önce kalınlaştırmış lug'ları, ama yeni versiyonda tekrar eskiye dönerek inceltmiş. Kesinlikle doğru hareket, umarım Sub'da da aynı yola giderler.
Kadran: Kadran kesinlikle muhteşem. Parlak kadran saatlerin en büyük sıkıntısı farklı ışık altında renk tonunu kaybederek istenmeyen garip bir renge bürünmesidir. Rolex en doğru maviyi ve sunburst düzeyini bulmuş. Loş ışıkta, spot altında, gün ışığında mavinin tonu hep farklı, ama hepsi de çok güzel. Ayrıca kadran çevresindeki railroad deseni kaldırılarak OP39'lardaki sade düz çizgiler getirilmiş. Benim gibi date düşmanı birinin 3 yönünde tarih göstergesini anlaması çok zor ama bu kadar sade bir tasarımda kadrana bir dinamik kattığını düşünmeye başladım. Bu arada cycplos ile büyütülen rakamlar sanki retina display'de görüntülenen yazılar gibi. Bazı markalardaki tarih çarklarında çıplak gözle bile hatalar görülebilirken, Rolex büyüteç altında bile oldukça iyi iş çıkarmış.
Bilezik: Doğrusunu söylemek gerekirse jubilee tercih etmemin sebebi daha önce iki tane Oyster bilezik saat kullanmış olmamdı. Ama hakkını vermek lazım, nasıl diyeyim böyle yumuşacık bişey kendisi Eski versiyonda kullanılan gizli clasp kaldırılarak, bileziği bir kademe genişletmeye imkan veren Oyster Clasp eklenmiş. Yani sıcak havalarda bileğiniz şiştiğinde tıpkı sub'daki gibi kolaylıkla genişletebiliyorsunuz.
Hayatımda ilk kez 36mm bir saat aldım, bu saati bir hafta taktıktan sonra sub'ı taktım, inanılmaz ağır geldi. Şu anki düşüncem: Büyük saatler kesinlikle üreticilerin dayatmasından ibaret. İki-üç gün kullandıktan sonra hiç de küçük gelmiyor küçük dediğimiz saatler. Zaten belirli bir noktadan sonra kolay satılır diye büyük saat almak da mantıklı gelmiyor.
Kısaca ben çok memnun kaldım ve şunu diyebilirim ki: Otuzaltı milim sultanlıktır