Rolex Submariner 16613LB Kutu Açılışı
Gönderilme zamanı: 09 Şub 2017, 19:24Değerli arkadaşlar,
Bir kutu açılışım olacak ama bu defa beni biraz daha heyecanlandıran, yüzümü daha fazla gülümseten, özel bir saat için yapacağım bu açılışı. Bunun şerefine sizlere kendi saat hikayemden kısaca bahsetmek istiyorum;
İlk saatim 8 yaşındayken,rahmetli dedemin bana hac dönüşü armağan ettiği beyaz kadranlı eski tip bir seiko 5 ti. Hayran gözlerle bakıp, koluma takmak üzereyken hunharca elimden alındı ve liseye başladığımda takabileceğim söylendi
Sonra ortaokul 1.sınıftayken babam bana işporta işi, pilli yine beyaz kadranlı bir saat aldı. Yıllarca quartz marka saatim var diye göğsümü gere gere gezdim durdum, saatimin gerçek değerini ve quartz ın bir marka olmadığını yıllar sonra pazardaki bir başka işportacıdan öğrendim. Lise ye başladığımda, o dönem siyah kadranlı versiyonu çıktığı için, demode olan seiko 5 imi yine de büyük bir mutlulukla takmaya başladım. Okulun ikinci haftasında çıkan aptal saptal bir kavgada camı çatlayınca ağlamaklı olduğumu hatırlıyorum. Ondan sonra çok uzun bir süre; yıllar sonra bir işe başlayana kadar saatler ile olan bağımı uzun bir süre koparttım. Ta ki bir gün iş çıkışı, bursa kapalı çarşı bölgesinde beyaz,chrono bir hislon görene kadar.
Bundan sonra ardarda aldığım moda saatlerinden, bir kız arkadaşımın hediyesi ile oris diver titan'a ve oris ten de 2011 yılında tsf ye terfi ettim. Böylece luxury saat tutkum başlamış oldu. Aslında bu tutkuyu, yaşadığım bazı olaylar, kayıplar da tetikledi, her defasında daha da fazla sarıldım saatlere. Bundan sonra sırasıyla tekrar oris, meistersinger, tag heuer vs.. derken en sonunda omega seamaster po ya terfi ettim ve aldığım gün ne yaptıysam uyku tutmadı. Yataktan kalkıp kalkıp baktım yerinde duruyor mu diye, her defasında bir oh çekip tekrar yattım.. Omega dan sonra daha üst segment alımlarım da oldu özellikle son iki yıl içinde ama hiçbiri aynı heyecanı vermedi, ta ki bugüne kadar..
Çok yazdım anlattım, okuyanları sıkmamış olmayı diliyor ve beklentinin çok yükselmemesini umuyorum; zira bu açılış benim için büyük bir adım olsa da forum için oldukça küçük bir adım
İpucuna gelecek olursak sarı saçlı mavi gözlü bir dilber var elinde. Baştan çıkartıcı bir gülümsemesi var, gözleri ayrı, yüzü ayrı parlıyor.. her sevgili güzel bakar ama bu bir başka bakıyor arkadaşlar. İnsanın böyle gözünün içine içine bakıyor ..Onu kutusuna her bıraktığımda boynu bükülüyor, dönüp dolaşıp tekrar geliyorum yanına ..
Evet yazacaklarım bu kadar. Elimde olmadan hem biraz duygusal hem de uzun bir açılış oldu sanırım.
Tahminlerinizi bekliyorum. Sevgi ve saygılarımla
Bir kutu açılışım olacak ama bu defa beni biraz daha heyecanlandıran, yüzümü daha fazla gülümseten, özel bir saat için yapacağım bu açılışı. Bunun şerefine sizlere kendi saat hikayemden kısaca bahsetmek istiyorum;
İlk saatim 8 yaşındayken,rahmetli dedemin bana hac dönüşü armağan ettiği beyaz kadranlı eski tip bir seiko 5 ti. Hayran gözlerle bakıp, koluma takmak üzereyken hunharca elimden alındı ve liseye başladığımda takabileceğim söylendi
Sonra ortaokul 1.sınıftayken babam bana işporta işi, pilli yine beyaz kadranlı bir saat aldı. Yıllarca quartz marka saatim var diye göğsümü gere gere gezdim durdum, saatimin gerçek değerini ve quartz ın bir marka olmadığını yıllar sonra pazardaki bir başka işportacıdan öğrendim. Lise ye başladığımda, o dönem siyah kadranlı versiyonu çıktığı için, demode olan seiko 5 imi yine de büyük bir mutlulukla takmaya başladım. Okulun ikinci haftasında çıkan aptal saptal bir kavgada camı çatlayınca ağlamaklı olduğumu hatırlıyorum. Ondan sonra çok uzun bir süre; yıllar sonra bir işe başlayana kadar saatler ile olan bağımı uzun bir süre koparttım. Ta ki bir gün iş çıkışı, bursa kapalı çarşı bölgesinde beyaz,chrono bir hislon görene kadar.
Bundan sonra ardarda aldığım moda saatlerinden, bir kız arkadaşımın hediyesi ile oris diver titan'a ve oris ten de 2011 yılında tsf ye terfi ettim. Böylece luxury saat tutkum başlamış oldu. Aslında bu tutkuyu, yaşadığım bazı olaylar, kayıplar da tetikledi, her defasında daha da fazla sarıldım saatlere. Bundan sonra sırasıyla tekrar oris, meistersinger, tag heuer vs.. derken en sonunda omega seamaster po ya terfi ettim ve aldığım gün ne yaptıysam uyku tutmadı. Yataktan kalkıp kalkıp baktım yerinde duruyor mu diye, her defasında bir oh çekip tekrar yattım.. Omega dan sonra daha üst segment alımlarım da oldu özellikle son iki yıl içinde ama hiçbiri aynı heyecanı vermedi, ta ki bugüne kadar..
Çok yazdım anlattım, okuyanları sıkmamış olmayı diliyor ve beklentinin çok yükselmemesini umuyorum; zira bu açılış benim için büyük bir adım olsa da forum için oldukça küçük bir adım
İpucuna gelecek olursak sarı saçlı mavi gözlü bir dilber var elinde. Baştan çıkartıcı bir gülümsemesi var, gözleri ayrı, yüzü ayrı parlıyor.. her sevgili güzel bakar ama bu bir başka bakıyor arkadaşlar. İnsanın böyle gözünün içine içine bakıyor ..Onu kutusuna her bıraktığımda boynu bükülüyor, dönüp dolaşıp tekrar geliyorum yanına ..
Evet yazacaklarım bu kadar. Elimde olmadan hem biraz duygusal hem de uzun bir açılış oldu sanırım.
Tahminlerinizi bekliyorum. Sevgi ve saygılarımla
(Aslında ilk aklıma gelen çelik altın lacivert kadranlı Submariner'dı ama bunu yazasım geldi 
)
Tahminlerin doğru olduğunu düşünüyorum 