Hem yakın zamanda hem de daha öncesinde forumda bir çok kez incelemesi yapıldığı için, geçmişine ve özelliklerine çok değinmeden Omega Moonwatch hakkında kendi deneyimlerimi aktaracağım.
Öncelikle kutudan başlayayım. Gerek arkadaşların foruma koyduğu, gerekse internette bulabildiğim resimlere dayanarak güzel bir şey bekliyordum açıkçası, ama gelen şey tek kelimeyle muhteşem
Kutu ve içerisindeki detaylar ancak bu kadar özenle yapılabilirmiş. İç kutunun üzerindeki dokuyu, açma/kapama emniyeti için kullanılan esneyebilen çengelleri, kayış değişimi için kullanılan kalemimsi aletin kalitesini ancak elinize aldığınızda farkedebiliyorsunuz. Tek bir tanesine "aksesuar" deyip geçmemişler tebrik ediyorum
Parlatılmış ve fırçalanmış yüzeylerin birlikte kullanımı çok güzel ve bu tasarım saati benzerlerinden keskin biçimde ayırıyor. Camın kendi yüksekliğinin fazla tutulması kasanın daha ince olmasına izin vermiş ve görsel estetiği arttırmış. Bu tasarımın başka bir artısı da saatin kadranının genelin aksine çukurdan ziyade alçak bir tepenin üstünde duruyor hissi vermesi olmuş.
-Hesalit camı çok beğendim. Yansımalar safir camdan oldukça farklı, bu sayede saate farklı bir karakteristik kazandırıyor. Siyah mat kadran da dikkate alındığında safir cama göre daha sıcak bir görüntüsü olduğunu söylemek yanlış olmaz. Tam göbeğindeki minik omega logosu da cabası
-Mekanizma ilk moonwatch'dan bu yana ufak değişikliklere uğramış Calibre 1861. Açıkçası, kurması çok kolay değil. Saat henüz yeni olduğundan mı bilmiyorum ama kurarken uygulayacağınız güç giderek artıyor ve "acaba bitti mi?" diye soruyor insan Ama aslında son bir nokta mevcut, daha fazla kuramıyorsunuz. Rezerv süresi 48 saat belirtilmiş, tam kurduktan sonra saatimin durması 51 saati buldu ama son 2-3 saatte saniye bazında geri kalmalar başladı. Bu yüzden 48 saat olarak belirtilmesi gayet uygun olmuş. Zaman tutması, ilk bir haftalık olçümlerimde günlük +3-6sn arasında. Kendi görüşüm ama aralığın bu kadar geniş olmasını mekanizmanın 3Hz olmasına bağlıyorum. Bununla birlikte saat kullanıldıkça hassasiyetin artacağını da düşünüyorum. Kronograf yapısı ise cam-actuated, başlatma/durdurma/sıfırlama düğmeleri biraz sert, hissiyatı valjoux 7750'ye oldukça benzer diyebilirim.
-Gelelim çelik bileziğe. Epeyce bir süredir çelik bilezik kullanmıyordum ve oldukça rahattım Speedmaster'ın 42 mm'lik bir chrono olması sebebiyle çelik bilezik ile kullanımına oldukça şüpheyle bakıyordum.
Ama Omega bu konuda beni şaşırttı, kullandığım en rahat çelik bileziği yapmış adamlar Saat bu bilezik ile kolda oldukça dengeli, kıllarınızı kapmıyor ve şekil almada oldukça başarılı. Uzun süre taktıktan sonra bile eve gittiğimde: "Şu saati de çıkarayım artık kolumdan" demedim. Herhalde çelik bilezik konusunda birincilik Rolex'in ise, hemen ardından Omega geliyor diye düşünüyorum.
-Lümeleri de unutmayayım. En az bir diver kadar güçlü diyebilirim. Gece uyandığımda bile hala saati okuyabilecek kadar lümeler parlıyor oluyor. Hele ki güneşten biraz gölge bir ortama girdiğinizde cayır cayır yanıyor diyebilirim.
Sonuç olarak, Moonwatch'un herhangi bir yoruma/övgüye ihtiyacı yok, neredeyse 50 yıldır aralıksız üretiliyor, zaman kararını çoktan vermiş. Ama Omega'nın son yıllarda piyasaya sunduğu bu premium paket saatin eşsiz tarihine yakışır nitelikte olmuş. Görüşlerimi aktarmaya çalıştım ama daha çok hayran kalmakla yetindim diyebilirim