Bu benim ilk Omega tecrübem olduğundan düşüncelerimi detaylı şekilde aktarmak istedim. Buna bir inceleme gözüyle bakılabilir mi bilemiyorum. Sadece bilgim nisbetinde nacizane görüşlerimi aktarıyorum, yanlışlarım olursa ve ustalar düzeltirse sevinirim.
Bezel: Seramik içerisindeki boşluklara liquidmetal olarak isimlendirilen zirkonyum tabalı amorf metalin dökülmesi ve üzerine yapılan bazı özel ısıl işlemlerle çeliğe oranla 3 kat daha sert bir yapı ortaya çıkartılmış. Seramiğin bilinen parlak görüntüsünün yanında liquidmetal ile birleşimi sonucunda bezelde çok farklı ve kaliteli duran bir parlaklık mevcut. Açıkçası saati gördüğüm an vurulmama neden olan başlıca etmen de budur. O kadar çok çarpmama rağmen en ufak çizik göstermemesi ise gerçekten takdire şayan. Bezel hem görüntüsüyle hem de işçiliğiyle tam manasıyla mükemmel diyebilirim. Bezelin rengi de derin bir mavi olduğundan dress watch olarak bile kullanılabilecek durumda, çok başarılı olmuş gerçekten.
Mekanizma: Cal.9300 in-house chronograph’lı bir mekanizma ve 60 saat güç rezervine sahip. Mekanizmanın barındırdığı teknolojiler ve buna bağlı yüksek hassasiyeti rakiplerinden sıyrılarak ayrı bir yerde konumlandırılmasını sağlıyor. Kullandığım 1 aylık süre boyunca kayda değer bir sapma gözlemlemedim. Mekanizmanın birçok özelliği mevcut ve forumda daha önce detaylıca verildiğinden sadece en önemlilerine kısaca değineyim.
Si14 olarak isimlendirilen silikon denge yayı ile saatin hem manyetik alandan etkilenmesinin önüne geçilmiş hem de darbe dayanımı önemli ölçüde artırılmış.
Co-axial olarak bilinen eşapman sistemi ise, kullanılan yağın zamanla özelliğini yitirmesine bağlı olarak yaşanabilecek hassasiyet sorunlarını engellemiş.
Mekanizmanın çalışması kulağa 10cm kadar yaklaşmasından itibaren duyulabiliyor. Çarkın hareketi esnasında ise hafifliğinden ve buna bağlı düşük ataletinden dolayı kasada bir sallantı hissedilmiyor fakat sessiz çalışmıyor. Çarkın dönüşünü rahatlıkla duyabiliyorsunuz. Bence bu bir eksiklik değil aksine çalıştığını hissetmek ve duymak hoşuma gidiyor. Mesela A. Lange&Sohne’lerin çarkı o kadar pürüzsüz ki aynı tadı vermiyor, saatin ruhu yok sanki Şaka bir yana bu konuda zevkler ve renkler tartışılmaz elbette. Kedi-ciğer ilişkisi kurulmasını istemem doğrusu
Kadran: İşçilik yine mükemmel okunabilirliği çok iyi. Kullanılan superluminova gördüğüm en canlı renklere sahip en başarılı örneklerden birisi kesinlikle. Öte yandan 6 posizyonundaki tarih göstergesinin arkaplanının siyah olması bu saate yakışmamış. Siyah yerine aynı derin mavinin kullanılması çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Kasa: Titanyum’un en sağlam ve sert alaşımlarından birisi olan Grade 5’ten imal edilmiş olan kasa 45.5mm çapa ve çelik versiyonun %60’ı kadar ağırlığa sahip. Bu büyüklükteki bir saati bilekte taşırken kesinlikle olması gereken bir özellik, şayet bu haliyle bile hafif bir saat değil bence tam ayarında olmuş. Kasanın yan kısımları satine görünümlü yani traşlanmış ve bu kısım parlak bölümlerin arasında belirerek elit bir görüntü oluşturuyor. Saatin yansıma yapmayan safir camı arka kapakta da kullanılmış. Mekanizmanın gözükmesi bu saatte olmazsa olmazlardan birisi çünkü sahibi böyle bir mekanizmayı görmek ister diye düşünüyorum. Kasanın işçiliği tek kelimeyle mükemmel. Yüksekliği ise biraz fazla, daha ince bir kasa ile daha kullanışlı ve şık duracağını düşünüyorum. Bunun yanında saatin ayar vidası ve helyum çıkış valfinin tam sıkılmış konumdayken üzerindeki logolar dönük duruyor. İnce bir detay olacak ama bence amblemlerin kasaya paralel durması gerekirdi.
Kasanın malzemesi konusunda ise, malumunuz titanyumun mat dokusu ve kendine has metal renk tonu saate alışılagelmedik farklı bir hava katıyor. Bunun yanında titanyumun hafifliği ve hipoalerjenik yapısı(metale alerjisi olan insanları etkilememesi) önemli özellikleri arasında. İlave olarak titanyumun en soğuk bölgelerde bile insan vücudunun sıcaklığına uyum sağlayarak mükemmel bir etkileşimde bulunması, korozyon direncinin ve darbe mukavemetinin paslanmaz çeliğe oranla kat be kat fazla olması bu malzemeyi benzersiz kılan diğer özelliklerden. Tabi bu kadar artısının yanında bir eksisi var ki diğer hepsini alıp götürüyor. O da çizilmeye karşı dirençsiz olması. Piyasadaki birçok titanyum saatin Grade 2 titanyum kullandığını biliyoruz. Çünkü Grade 2 en yumuşak ve kolay işlenen titanyum olduğundan çelik gibi işlem görebiliyor. Ancak bu alaşımın inanılmaz kolay çizilmesi, saat sahiplerini bir müddet kullandıktan sonra mutsuz ediyor.Omega’nın yeni saatlerinde kullandığı Grade 5 titanyum ise sertliği ve buna bağlı olarak çizilmeye karşı direnciyle ön plana çıkıyor. Bu sayede paslanmaz çeliğe göre iki kat daha fazla çizilme direnci gösterebiliyor. Tabi bu alaşımı işleyebilmek için ciddi bir mekanik işlem yatırımı yapmak şart. İlerleyen zamanlarda bazı konservatif üreticiler hariç tüm saat üreticilerinin gerekli yatırımları yaparak bu alaşıma geçeceğini düşünüyorum.
Asağıda paslanmaz çelik ve titanyumun mekanik özelliklerini görebilirsiniz.
316L stainless steel:
Tensile Strength - 485 MPa
Yield Strength - 170 MPa
Hardness - 217 Brinell scale
904L stainless steel:
Tensile Strength - 490 MPa
Yield Strength - 220 MPa
Hardness - 192 Brinell scale
Titanium (Ti-6Al-4V, Grade 5)
Tensile Strength - 1170 MPa
Yield Strength - 1100 MPa
Hardness - 379 Brinell scale
Not: Buradaki değerler alaşımların standattaki teorik değerleridir. Yapılan bazı özel ısıl işlemlerle alaşımların mekanik özellikleri ciddi oranda artırılabilmektedir. Mesela Rolex’in nihai ürün haline getirdiği 904L’nin sertliğinin Brinell ölçeğine göre 300 civarında olduğu belirtiliyor.
Kordon: Silikon kordon iki tarafında boylu boyunca uzanan beyaz dikişleri sayesinde deriyi anımlasıyor. Mat titanyum deployment klipse sahip kordonun ayar sistemi rahat ve kullanımı oldukça pratik. Corum’un çift kilitli devasa klipslerinin bileğimde bıraktığı derin izlerden sonra Omega’nın konforu bana ilaç gibi geldi diyebilirim. Malzemenin sağlamlığı da üst düzeyde. Bu kordonun eskiyip deforme olması pek mümkün gözükmüyor; tabi sonucu zaman gösterecek.
Aile fotoğrafı:
Ailenin yüz karalarını ters koydum. Çünkü bu saatler bence üstün pazarlama eseri ve verilen ücretleri kesinlikle hak etmiyorlar.
Sonuç:
Bugüne kadar birçok farklı markanın saatlerini kullandım ama beni bu ilk Omega saatim kadar memnun eden olmamıştı. Bu saat Omega’nın diverları arasında amiral gemisi olarak gösteriliyor. Neden böyle olduğunu saati kullanınca net biçimde anladım diyebilirim. Verilen her kuruşun hakkını sonuna kadar veriyor. Bu zamana kadar Omega’yı nasıl denememişim kendime kızıyorum. Bundan sonraki gelecek planımlarım arasında ise klasik farklı bir Omega modeli, bir IWC Portugieser veya Jaeger-LeCoultre M.Comp Diving Chrono ve ilerleyen yaşlarım için bir Brequet Classique veya Marine var.