Breitling Superocean 44 Satın Alma Süreci ve Yorumlar
Gönderilme zamanı: 15 Ağu 2014, 14:51Herkese Merhaba,
Birkaç yıldır düzenli olarak stalker modunda takip ettiğim, üyelik kayıt ekranını açıp katkı sağlayamayacağımı düşünerek katılmayı sürekli ertelediğim TSF’ye yeni aldığım saatin heyecanıyla sonunda üye oldum. Bilgileriyle katkıda bulunan, vakit harcandığında derya deniz bilgilere ulaşılmasını sağlayan ve her şeyden önce internet üzerindeki topluluk kültürünü en güzel örneklerinden biriyle yansıtan değerli forum üyelerine teşekkür ederim.
Forumdaki ilk konu başlığımı uzun araştırmalar ve karar değişiklikleri sonunda satın aldığım Breitling Superocean 44 satın alım süreci ve tanıtımı ile açmayı uygun gördüm. Biraz uzun bir yazı oldu, kusuruma bakmayın
Forumdaki diver tutkusu, birkaç yıl öncesine kadar kaba ve günlük hayatta fazlaca spor bulduğum saatler hakkındaki düşüncemi zamanla yumuşattı ve sonunda kendimi diver saatleri araştırırken, ağırlıklı olarak onları denerken buldum. Yeni bir saat arayışına girdiğimde de tek bir kronograflı modelle 4 divera indirgedim seçeneklerimi.
Kronograflı olan model, seçim sürecinde görsel açıdan çok hoşuma giden ancak liste fiyatı en yüksek olmamasına rağmen indirim oranı en az olan Tudor - Heritage Chrono idi. Kadranın tasarımı, kullanılan renkler ve saatin retro - modern arası gidip gelen tasarımı, kolumda denediğimde “işte budur” dedirtmişti… Ancak Tudor satan bayilerin, aynı zamanda Rolex de satmanın getirdiği burunlarından kıl aldırmayan tavırları ve liste fiyatı üzerinden oldukça düşük indirim uygulamaları Heritage Chrono’yu alternatiflerin sonuna koymama neden oldu.
Omega küçüklüğümde ilk tanıştığım orta lüks sınıf saat markasıdır. Bu nedenle markaya olan yakınlığım ve sempatim oldukça fazla… Diver dendiğinde de Seamaster 300 M ve Planet Ocean, kült statüsüne ulaşmış stabilitesi oldukça yüksek modeller olduğu için alternatiflerim arasındaydı. SMP’nin ikonik bir model olması ve koldaki zarafeti uzun süre en yakın hissettiğim model olmasına neden oldu. Kıyasladığım diğer modellere göre boyutunun biraz küçük olmasını sorun bile etmedim birlikte çalıştığım kadın arkadaşlarıma saatin resimlerini gösterene kadar… Saatin bilekliği hakkında birbirlerinden bağımsız öyle iki yorum aldım ki, çok beğendiğim SMP bir anda uçlarda gezinen bir model oldu algımda. Saati hemen gönlümden çıkarmasam da, “ben biraz daha düşüneyim” havasına girmem kaçınılmazdı…
Planet Ocean’ın oldukça güzel bir diver olduğunu kimse inkâr edemez sanırım. Yakışana da çok yakışıyor… İşin gerçeği 45.5mm’lik olan modelini ben de kendime çok yakıştırıyorum. Ancak 8500 kalibreye geçişle beraber saat o kadar ağırlaştı ki, günlük kullanımda beni pişman edebileceğini düşünmeye başladım. Saati satın aldıktan kısa bir süre sonra kendimi alım satım bölümünde ilan verirken görmek istemediğim için de PO sevdamı erteledim. İlerde hala istiyorsam temiz bir ikinci el satın alıp denerim, olmadı asgari zararla elimden çıkarırım diye düşündüm.
Yazının çok uzadığının farkındayım ama seçim sürecinin sonlarına geçiyorum, panik yok
Aklımda olan son model, modifiyeli bir submariner olarak gördüğüm Tudor - Black Bay Heritage idi. İlk aşamada saatin internette dolaşan görselleri beni çok etkilese de kolumda denediğimde bana en az yakın gelen saat Black Bay Heritage oldu. Salim kafayla düşündüğümde de markanın arkasında Rolex olmasaydı bu modeli yine de ister miydim diye kendimi sorgular oldum…
Uzun araştırmalar ve çetin pazarlık süreçlerinin ardından seçimim, alternatifler arasında Planet Ocean ile beraber en sportif ve cesur tasarıma sahip olduğunu düşündüğüm Breitling - Superocean 44 oldu. Marka kişiliği olarak Breitling’i kendime yakın olarak görmem ve turuncu kadran detayları seçimimde rol oynayan en büyük etkenler oldu. Daha dün satın aldığım için ilerde ne hissederim bilmiyorum ama şimdilik sıfır pişmanlıkla oldukça mutluyum
Superocean 44, 2011 yılında piyasaya çıkan nispeten yeni Breitling modellerinden biri. Bezel ve kadranda kullanılan rakamların yazı karakteri ve bezelin kauçukla kaplı olması deyim yerindeyse old-school Breitling fanlarını ikiye bölen hadiseler… Yazı karakterleri benim açımdan sorun yaratmasa da bezel hakkında ikilemlerim dolayısıyla haftalarca araştırma yaptığımı itiraf edeyim…
Saatin sunumdaki en büyük değişiklikler, yeni Breitling’lerin alışılageldik kutularından ve sertifikasyonlarından farklı bir biçimde gelmesi... Kutuda sade bir tasarıma giden Breitling, bir süre önce sertifikasyonda da ilk kez karşılaştığım elektronik künye benzeri bir sistem uygulamaya başlamış. Sistemden çevrimiçi girilen bilgiler ve teslim edilen elektronik sertifikasyon, elle yazılan eski usul garanti belgelerine kıyasla daha güvenli hissettiriyor.
Saatin özellikleri;
Model: Superocean 44
Referans No: A1739102.BA80
Kasa: Çelik
Bezel: Siyah/Kauçuk
Kadran: Siyah
Kasa Çapı: 44mm
Kasa Kalınlığı: 16.70mm
Ağırlık: Kordon hariç 133.40gr
Su Geçirmezlik: 2000 m
Mekanizma: Breitling 17 / 25 Jewels / min. 40 h
Cam: Çift taraflı antirefleli safir
Saatin Calibre 17 diye geçen mekanizması aslında modifiyeli bir ETA-2824. Nispeten ucuz saatlerden tutun da orta lüks saat markalarına kadar geniş bir kullanım alanı olan, genelde sevilen bir mekanizmaya sahip Superocean 44. Yanlış ölçmediysem ilk günün sonunda +04 saniye gibi COSC standartları dahilinde bir sapması oldu saatin.
Superocean 44 modelini gözüme kestirdiğimden beri çelik bileklik ile almaktan başka bir opsiyon düşünmemiştim. Ancak satın aldığım bayinin elinde, turunculu olan modelin sadece Superocean Leather Strap adı verilen deri-kauçuk arası, Planet Ocean’larda da kullanılana benzer kayışlı olan modelden vardı. Pazarlık esnasında bile çelik bilezikli modelin siparişini vermeyi düşünürken kayışın kadrandaki turuncu ile uyumlu rengine ve kattığı sportif havaya bayıldım.
Superocean modelleri, deri kayış ve çelik bileklik tamamen farklı iki saat gibi görünüyor. Yeni saat alma yoluna da çelik bileklikle çıktığım için, ilerde bir de çelik bileklik siparişi veririm diye düşünüp turunculu kayışa tav oldum
2000m (20 metreye bile dalamam) su geçirmezliğe sahip 44mm genişlikte bir dalış saatinin hafif olması elbet beklenemez. Ancak 45.5’luk Planet Ocean’lar kadar kendini hissettiren bir saat olduğunu da söyleyemem. Deri-kauçuk kayışın da etkisiyle oldukça rahatım
Bezelin dönüş hissiyatı gayet başarılı. Üzerinde kullanılan kauçuğun da uzun vadede fazlaca yıpranmamasını ummaktan başka bir çarem yok. Zira saat konusundaki kafamı kurcalayan tek kısım bu… Kullanılan lume’lar da en ufak gölgede bile kendini belli eden cinsten, oldukça kuvvetli. Ah bir de bezelde de lume olsaymış tam olurmuş ama neyse…
Superocean 44, her zevke uyum sağlamayacak, riskli bir model. Yine de şanslıyım ki, saat günlük giyim tarzıma uyumlu ve oldukça albenili… Sonuç itibariyle Superocean, bezelde kullanılan kauçuk dışında işçiliği, kalitesi ve görüntüsüyle içime sinen bir model…
Değer verip buraya kadar okuyan ve saatler konusunda kıyaslama yapabilecek bilgilenmemi sağlayan forum üyelerine tekrar teşekkür ederim
Birkaç yıldır düzenli olarak stalker modunda takip ettiğim, üyelik kayıt ekranını açıp katkı sağlayamayacağımı düşünerek katılmayı sürekli ertelediğim TSF’ye yeni aldığım saatin heyecanıyla sonunda üye oldum. Bilgileriyle katkıda bulunan, vakit harcandığında derya deniz bilgilere ulaşılmasını sağlayan ve her şeyden önce internet üzerindeki topluluk kültürünü en güzel örneklerinden biriyle yansıtan değerli forum üyelerine teşekkür ederim.
Forumdaki ilk konu başlığımı uzun araştırmalar ve karar değişiklikleri sonunda satın aldığım Breitling Superocean 44 satın alım süreci ve tanıtımı ile açmayı uygun gördüm. Biraz uzun bir yazı oldu, kusuruma bakmayın
Forumdaki diver tutkusu, birkaç yıl öncesine kadar kaba ve günlük hayatta fazlaca spor bulduğum saatler hakkındaki düşüncemi zamanla yumuşattı ve sonunda kendimi diver saatleri araştırırken, ağırlıklı olarak onları denerken buldum. Yeni bir saat arayışına girdiğimde de tek bir kronograflı modelle 4 divera indirgedim seçeneklerimi.
Kronograflı olan model, seçim sürecinde görsel açıdan çok hoşuma giden ancak liste fiyatı en yüksek olmamasına rağmen indirim oranı en az olan Tudor - Heritage Chrono idi. Kadranın tasarımı, kullanılan renkler ve saatin retro - modern arası gidip gelen tasarımı, kolumda denediğimde “işte budur” dedirtmişti… Ancak Tudor satan bayilerin, aynı zamanda Rolex de satmanın getirdiği burunlarından kıl aldırmayan tavırları ve liste fiyatı üzerinden oldukça düşük indirim uygulamaları Heritage Chrono’yu alternatiflerin sonuna koymama neden oldu.
Omega küçüklüğümde ilk tanıştığım orta lüks sınıf saat markasıdır. Bu nedenle markaya olan yakınlığım ve sempatim oldukça fazla… Diver dendiğinde de Seamaster 300 M ve Planet Ocean, kült statüsüne ulaşmış stabilitesi oldukça yüksek modeller olduğu için alternatiflerim arasındaydı. SMP’nin ikonik bir model olması ve koldaki zarafeti uzun süre en yakın hissettiğim model olmasına neden oldu. Kıyasladığım diğer modellere göre boyutunun biraz küçük olmasını sorun bile etmedim birlikte çalıştığım kadın arkadaşlarıma saatin resimlerini gösterene kadar… Saatin bilekliği hakkında birbirlerinden bağımsız öyle iki yorum aldım ki, çok beğendiğim SMP bir anda uçlarda gezinen bir model oldu algımda. Saati hemen gönlümden çıkarmasam da, “ben biraz daha düşüneyim” havasına girmem kaçınılmazdı…
Planet Ocean’ın oldukça güzel bir diver olduğunu kimse inkâr edemez sanırım. Yakışana da çok yakışıyor… İşin gerçeği 45.5mm’lik olan modelini ben de kendime çok yakıştırıyorum. Ancak 8500 kalibreye geçişle beraber saat o kadar ağırlaştı ki, günlük kullanımda beni pişman edebileceğini düşünmeye başladım. Saati satın aldıktan kısa bir süre sonra kendimi alım satım bölümünde ilan verirken görmek istemediğim için de PO sevdamı erteledim. İlerde hala istiyorsam temiz bir ikinci el satın alıp denerim, olmadı asgari zararla elimden çıkarırım diye düşündüm.
Yazının çok uzadığının farkındayım ama seçim sürecinin sonlarına geçiyorum, panik yok
Aklımda olan son model, modifiyeli bir submariner olarak gördüğüm Tudor - Black Bay Heritage idi. İlk aşamada saatin internette dolaşan görselleri beni çok etkilese de kolumda denediğimde bana en az yakın gelen saat Black Bay Heritage oldu. Salim kafayla düşündüğümde de markanın arkasında Rolex olmasaydı bu modeli yine de ister miydim diye kendimi sorgular oldum…Uzun araştırmalar ve çetin pazarlık süreçlerinin ardından seçimim, alternatifler arasında Planet Ocean ile beraber en sportif ve cesur tasarıma sahip olduğunu düşündüğüm Breitling - Superocean 44 oldu. Marka kişiliği olarak Breitling’i kendime yakın olarak görmem ve turuncu kadran detayları seçimimde rol oynayan en büyük etkenler oldu. Daha dün satın aldığım için ilerde ne hissederim bilmiyorum ama şimdilik sıfır pişmanlıkla oldukça mutluyum
Superocean 44, 2011 yılında piyasaya çıkan nispeten yeni Breitling modellerinden biri. Bezel ve kadranda kullanılan rakamların yazı karakteri ve bezelin kauçukla kaplı olması deyim yerindeyse old-school Breitling fanlarını ikiye bölen hadiseler… Yazı karakterleri benim açımdan sorun yaratmasa da bezel hakkında ikilemlerim dolayısıyla haftalarca araştırma yaptığımı itiraf edeyim…
Saatin sunumdaki en büyük değişiklikler, yeni Breitling’lerin alışılageldik kutularından ve sertifikasyonlarından farklı bir biçimde gelmesi... Kutuda sade bir tasarıma giden Breitling, bir süre önce sertifikasyonda da ilk kez karşılaştığım elektronik künye benzeri bir sistem uygulamaya başlamış. Sistemden çevrimiçi girilen bilgiler ve teslim edilen elektronik sertifikasyon, elle yazılan eski usul garanti belgelerine kıyasla daha güvenli hissettiriyor.
Saatin özellikleri;
Model: Superocean 44
Referans No: A1739102.BA80
Kasa: Çelik
Bezel: Siyah/Kauçuk
Kadran: Siyah
Kasa Çapı: 44mm
Kasa Kalınlığı: 16.70mm
Ağırlık: Kordon hariç 133.40gr
Su Geçirmezlik: 2000 m
Mekanizma: Breitling 17 / 25 Jewels / min. 40 h
Cam: Çift taraflı antirefleli safir
Saatin Calibre 17 diye geçen mekanizması aslında modifiyeli bir ETA-2824. Nispeten ucuz saatlerden tutun da orta lüks saat markalarına kadar geniş bir kullanım alanı olan, genelde sevilen bir mekanizmaya sahip Superocean 44. Yanlış ölçmediysem ilk günün sonunda +04 saniye gibi COSC standartları dahilinde bir sapması oldu saatin.
Superocean 44 modelini gözüme kestirdiğimden beri çelik bileklik ile almaktan başka bir opsiyon düşünmemiştim. Ancak satın aldığım bayinin elinde, turunculu olan modelin sadece Superocean Leather Strap adı verilen deri-kauçuk arası, Planet Ocean’larda da kullanılana benzer kayışlı olan modelden vardı. Pazarlık esnasında bile çelik bilezikli modelin siparişini vermeyi düşünürken kayışın kadrandaki turuncu ile uyumlu rengine ve kattığı sportif havaya bayıldım.
Superocean modelleri, deri kayış ve çelik bileklik tamamen farklı iki saat gibi görünüyor. Yeni saat alma yoluna da çelik bileklikle çıktığım için, ilerde bir de çelik bileklik siparişi veririm diye düşünüp turunculu kayışa tav oldum
2000m (20 metreye bile dalamam) su geçirmezliğe sahip 44mm genişlikte bir dalış saatinin hafif olması elbet beklenemez. Ancak 45.5’luk Planet Ocean’lar kadar kendini hissettiren bir saat olduğunu da söyleyemem. Deri-kauçuk kayışın da etkisiyle oldukça rahatım
Bezelin dönüş hissiyatı gayet başarılı. Üzerinde kullanılan kauçuğun da uzun vadede fazlaca yıpranmamasını ummaktan başka bir çarem yok. Zira saat konusundaki kafamı kurcalayan tek kısım bu… Kullanılan lume’lar da en ufak gölgede bile kendini belli eden cinsten, oldukça kuvvetli. Ah bir de bezelde de lume olsaymış tam olurmuş ama neyse…
Superocean 44, her zevke uyum sağlamayacak, riskli bir model. Yine de şanslıyım ki, saat günlük giyim tarzıma uyumlu ve oldukça albenili… Sonuç itibariyle Superocean, bezelde kullanılan kauçuk dışında işçiliği, kalitesi ve görüntüsüyle içime sinen bir model…
Değer verip buraya kadar okuyan ve saatler konusunda kıyaslama yapabilecek bilgilenmemi sağlayan forum üyelerine tekrar teşekkür ederim
