Herkese merhaba
Bugün sizlere geçen hafta aldığım Rolex Submariner'ı inceleyeceğim. Aslında TSF'de hatta dünyadaki tüm saat forumlarında bu kadar tartışılan bir modelin forum içerisinde incelemesinin olmaması biraz şaşırttı beni. Tabiki Submariner çokta kolay incelenecek bir model değil bu yüzden elimden geleni yapacağım
Öncelikle ben çok fazla Rolex kültürü olan birisi değilim. Daha referans numaralarını yeni yeni ezberlemeye başladım. Bu yüzden incelemem Rolex odaklı değil saat odaklı olacak. Yine bu yüzden oldukça objektif bir yazı yazacağımdan emin olabilirsiniz.
İncelemeyi başlıklar halinde ayırmayı daha doğru buluyorum çünkü direk girişirsem pek içinden çıkamayabilirim
Ayrıca Rolex'in marka değerinden, hedef kitlesinden, elitliğinden, kıroluğundan bahsetmeyeceğim. Bence çok ayrı konular ve defalarca tartışıldı. Ayrıca saati almış olduğumdan bu konulardaki fikrimin biraz belli olduğunu düşünüyorum
Sunum
Benim için aldığım bir üründe en önemli konulardan biri (Saat olması şart değil) Submariner klasik bir Rolex kutusuyla geliyor. Dışta karton bir kutu içte ise alışık olduğunuz yeşil Rolex kutusu.
Kutuda ilk dikkatimi çeken nokta küçüklüğü oldu. Fotoğraflarda çok belli olmayan bir detay bu. Modellere göre sanırım boyut değişiyor ama genel olarak kutu küçük.
Kutuyu açtığınızda sizi bir temizleme bezi, seri no ve orjinallik kartı, kitapçık ve COSC mühürü karşılıyor. Rolex COSC sertifikasını belge olarak vermiyor ama mühür çok hoşuma gitti. Bence ince düşünülmüş dikkat çekici bir detay.
O heyecanla çok fotoğraf çekememişim ama önemli olan bir nokta jelatinler! Ben saati 0 aldım ve jelatinler üzerindeydi. Ben hiç bu kadar özenli ve detaylı jelatinlenmiş bir ürün daha görmedim, saatin jelatinleri sökmekle bitmiyor. Ayrıca jelatinlerin bu kadar başarılı uygulanması da ayrı bir takdir edilesi konu
Ben kutu içeriğinden çok etkilenmedim ama eksik ve yetersiz de bulmadım. Çok daha iyi, görkemli ve kaliteli olabilirdi ama bunun yerine oldukça mütevazi bir kutu ve içerikle karşılaşıyorsunuz. Herşey olması gerektiği gibi! Zaten incelemenin bir çok yerinde bu cümleyi kullanacağım "Herşey olması gerektiği gibi". Sanırım Submariner'ı bu kadar başarılı ve özel kılan da bu.
İlk izlenim
Submariner çok büyük özelliklere sahip bir saat değil. Bildiğiniz 300M Diver daha fazlası değil.. 500 değil 1000 değil 200'de değil. 300, alıştığınız, bildiğiniz gibi. En ufak bir abartı yok. Aynı özelliklere sahip yüzlerce model var ve çoğu 10 da 1 fiyatına satılıyor.
Peki neden bu kadar para ödeniyor?
Farkı saati biraz incelediğinizde anlıyorsunuz.
Muazzam bir şekilde biraraya getirilmiş Submariner. En ufak bir montaj aralığı, gevşeme, ses vb. sorun yok. En temel diver ihtiyaçları en iyi şekilde sunulmuş.
Tasarım ve Boyutlar
Submariner'ın benim için en önemli yönlerinden biri sadeliği. Burada sizi rahatsız edecek hiç bir şeye yer yok. En ufak bir risk alınmamış.
Güç rezervi göstergesi, büyük takvim, abartılı kollar, desenli kadran gibi risk oluşturacak tasarım elemanlarının hiç birine yer verilmemiş.
Bu yüzden okunurluk çok yüksek seviyede.
Yazılar Submariner'ın tasarımında eleştirilen noktalardan biri. Kişisel bir şey olmakla beraber açıkçası beni rahatsız etmiyor. Kaldı ki pek çok marka kadran üzerinde satır satır yazı kullanıyor. Benim kişisel görüşüm Tool Watch hissini pekiştirdiği yönünde.
Arka kapakta da yine bu sadelik devam ediyor. En ufak bir yazı, işleme yok. Bileğinizi rahatsız edecek, kıllarınızı çekiştirecek en ufak detaya yer verilmemiş.
Cerachrom bezel ise parlaklığı ve kusursuzca işlenmiş rakamları ile gerçekten insanı büyülüyor. 1 hafta geçmesine rağmen hala bezeldeki yansımaları ilk defa görüyormuş gibi keyifle izliyorum.
Ben özellikle takvimsiz modeli tercih ettim. Takvimin bu muazzam simetriyi bozduğunu düşünüyor ve bu seçeneği sunduğu için Rolex'e teşekkür ediyorum.
Yarım asırdır dalgıç saatlerine şablon oluşturmuş bir tasarımdan söz ediyoruz. Şablonlar her zaman sadedir, işin özüdür.
Saatin genişliği 40mm. Bu benim şimdiye kadar kullandığım en küçük ölçü ama tasarımda akılcı çözümlerle Submariner olduğundan çok daha büyük duruyor. Bunda eski versiyonlara göre kalınlaştırılmış boynuzların etkisi büyük.
Yeni kasa ile eski kasa çok karşılaştırılıyor. Ben yeni kasayı daha kaslı ve etkileyici buluyorum. Aradaki farkı görmeniz için birde eski kasa bir Submariner'la çektirdiğim fotoyu ekliyorum. (Bu tamamen benim görüşümdür, yazının başında da belirttiğim gibi çok fazla Rolex tecrübem yok)
Oyster bilezik ve klips ise bu tasarımı tamamlayan diğer unsurlar. Oyster bilezik oldukça sade ve rahat bir yapıya sahip. Abartılı bir bakla tasarımı, kalınlık, genişlik yok "Herşey olması gerektiği gibi"
Kullanım
Submariner 40mm'lik genişliği ile kimsenin kolunda sırıtmayacak, rahatsız etmeyecek bir kullanıma sahip. Oyster bilezik ise şimdiye kadar kullandıklarım arasında açık ara en rahatı. Bezel oldukça güzel ve beklediğimin aksine rahat dönüşlere sahip.
Klikler çıtır çıtır
Bezelin dönüş hissi gerçekten çok başarılı. Gün içerisinde kendimi bir kaç tur salak salak çevirirken yakaladığım oluyor
Triplock tepe ise hem kilitlerken hemde açarken oldukça kolay bir kullanıma sahip. Abanma ihtiyacı hissetmiyorsunuz çünkü ne kadar sıkarsanız sıkın açarken asla sıkışmıyor.
Düz safir camda ise ne içte ne de dışta AR kaplama bulunmuyor ve bu açık bir şekilde hissediliyor. Bunun için official bir açıklama bulamadım ama benim teorim yıllara meydan okusun diye tasarlanan bir saatte AR kaplamanın zamanla zedelenerek bu imajı sarsabilmesinin önlenmesi.
Kullanımda asıl fark yaratan kısım ise klipsin GlideLock özelliği.
Ben bilezikli saatleri hep sıkı kullanırım. Dönmesiden veya bileğimde ileri geri hareket etmesinden hiç hoşlanmam. Tabi bu benim bilezikleri ayarlamamı oldukça güçleştiren bir şey. Özellikle tam ayarlanan bileziklerin sıcak mevsimlerde bileğin kalınlaşmasıyla sıkışması daha önce sık sık başıma gelen ve hiç hoşlanmadığım bir durum.
GlideLock bu sorunu tamamen tarihe karıştırıyor. Dilediğiniz zaman klips boyunca bileziği ayarlayabiliyorsunuz ve bu inanılmaz bir kullanım kolaylığı sağlıyor. Tek yapmanız gereken klipse bağlanan son baklayı biraz kaldırarak dilediğiniz aralığı ayarlamak, hepsi bu!
Ayrıca bu özellik Diver Extension'ı da gereksiz kılıyor. Dalış yapan biri olarak bu uzatmaların her saatte abartılı olduğunu düşünmüş, tecrübe etmişimdir. SAT Komandosu olmadığınız sürece dalış giysisinin üzerine saat takmak için bu kadar büyük bir uzatmaya kesinlikle gerek yok
Mekanizma
114060'da Rolex'in inhouse 3130 kodlu mekanizması kullanılıyor. Mekanizma etkileyici bir dakikliğe sahip, şimdiye kadar ölçtüğüm sapma 0 küsürat.
Bu konuda da Rolex herhangi bir abartıya kaçmamış. 48 saat güç rezervi 28.800 vuruş. Ne kadar tanıdık değil mi? "Herşey olması gerektiği gibi"
Parachrom kıl zemberek ise şok ve ısı değişikliklerine maksimum mukavvemet gösteriyor.
Mekanizmanın en dikkat çekici özelliği ise kesinlikle rotor sesinin olmaması. Ne kadar sallarsanız sallayın, ortam ne kadar sessiz olursa olsun rotorun sesini asla duymuyorsunuz.
Ayrıca mekanizmada herhangi bir dekorasyon bulunmuyor. Yine sadelik ön planda. (Burası tartışılabilir bir durum)
Luminasyon
Submariner'da yeni Chromalight malzemesi kullanılmış. Açıkçası başta beni biraz şaşırttı. Güneşin altına bıraksanız bile Chromalight diğer Luminasyon malzemeleri gibi yaldır yaldır parlamıyor fakat parlaklığını uzun, çok uzun bir süre koruyor. Öyle ki akşam saatinde tv başında otururken bile karanlık bir odaya girdiğinizde parlaklığından bir şey kaybetmediğini görüyorsunuz. Ya da saati çıkartıktan saatler sonra odaya döndüğünüzde hala saati rahatlıkla okuyabiliyorsunuz.
Kalite
Buraya kadar anlattıklarım aslında çok iyi ve sade hazırlanmış bir 300M diver'ı anlatıyor. Submariner'ı bu kadar başarılı yapan en önemli özelliği ise kalitesi.
Saatin her noktası, her birleşimi ve etkileşime geçtiğiniz her fonksiyonu inanılmaz bir keskinlikle hazırlanmış.
Bezel, klips ve hatta saati ayarlarken bile tek hissettiğiniz mutlak kalite.
Bunu malesef size sadece montaj noktalarının fotoğrafını koyarak anlatabilirim. Saatin verdiği his, bileziğin kendisini salmaması, saati ayarladıktan sonra tepeyi ittiğinizde ve bezeli çevirdiğinizde çıkan ses, klipsin açılması ve kapanması...
Bunların hepsini bizzat görmeniz, tecrübe etmeniz gerekir diye düşünüyorum.
Sonuç
Şimdiye kadar çok inceleme yazmadım ama yazdıklarım arasında en zoru bu oldu heralde Herkesin bir şekilde bildiği ve konuştuğu bir saati yazmak oldukça zor.
İçinizden "Peki bu saatin hiç mi kötü özelliği yok!" diyecekler olabilir.
Evet yok. (Kutuyu beğenmedim)
Olmamasının sebebi ise hiç risk almaması. Ürün size rahatsızlık verecek ekstra bir şey sunmadığı sürece eleştirecek bir şey bulamazsınız.
Submariner en temel diver özelliklerini özenli bir süzgeçten geçirip mühtiş bir işçilikle size sunuyor. Fazlası da eksiği de yok.
114060 Tarih fonksiyonu bile bulunmayan, helyum vanası ve abartılı WR dereceleri olmayan dümdüz bir diver.
Fakat şimdiye kadar gördüğüm en iyi üretilmiş endüstriyel ürün.
Submariner'ın ikonluğuna, statü sembollüğüne ve markasına mümkün olduğunda değinmeme ve saat olarak değerlendirmeye çalıştım.
Umarım severek okursunuz ve umarım bu saati almak isteyenler için bilgilendirici bir referans yazısı olur.
Şimdiden teşekkür ediyorum
(Bu saati almama ve böyle bir hobi kazanmama vesile olan tüm TSF ailesine ayrıca teşekkür ediyorum)