1. sayfa (Toplam 10 sayfa)

Bir Saat Meraklısının Maceraları & Panerai PAM507 İncelemesi

MesajGönderilme zamanı: 09 Şub 2014, 16:05
drk
Herkese merhaba. Uzun bir aradan sonra yeni bir incelemeyle karşınızdayım. Bazılarınızın bildiği üzere çok maceralı bir saat serüveninden sonra bu noktaya geldim :) Oldukça uzun bir süre başka saat almayacağımı düşündüğümden bu incelemeyi olabildiğince eğlenceli ve uzun tutmaya çalışacağım :D

Bir Saat Meraklısının Maceraları


Gençlik Yılları - Hey Gidi Günler


Efendim, bu yolculuğun başı taa 2003 senesine dayanıyor. (Vay be 11 sene olmuş :D) Bana göre ilk ciddi saatlerimden biri, Swatch Irony Sergio Garcia Golf Edition. 12 yaşındaydım daha. Yalan yok saatin yanında gelen golf topu çok ilgimi çekmişti :) O yıllar arkadaş çevrem arasında iki tip saat yaygındı. Ya casio ve daha çok nike'ın dijital saatleri yada swatch. Her açından çok hoşuma gitmişti ve bir gün annemin bu güzel hediyesiyle çok büyük bir mutluluk yaşamıştım :) Uzunca bir süre çok severek kullandım bu saati. Tabii yıllar etkisini gösterdi ve zamanla alüminyum kasanın kaplamasında renk atmaları oldu, daha kötüsü bileziğin kauçuktan imal edilmiş baklaları parçalandı ve kronograf çalışmaz hale geldi. Şu anda çekmecede hayata geri dönmeyi bekler halde yatıyor, en kısa zamanda ufak bir operasyonla bunu gerçekleştireceğim.

Resim

Resim

Sonra aradan biraz zaman geçti. Lise yıllarında ergen Drk :D Lanet olasıca dersane zamanları, o zamanlar bu kadar varoş değildi kızılay ve çevresi, ben oralarda salına salına gezerken saatçinin vitrininde bir saat gördüm. Seiko Sportura SNA595P1.

Resim


Aşık olmuştum resmen, her saatçinin önünden geçerken gözüm onu arıyordu, bakmaya doyamıyordum. İlk tanışmamdan yaklaşık 1,5 sene sonra mucizevi bir şekilde saat kolumdaydı. O zamanlardaki saate bakış açıma göre inanılmaz yüksek bir meblağ karşılığı saati almıştık. Mutluluktan uçuyordum adeta :) Her ne kadar şimdi pili bitmiş bir şekilde çekmecede yatıyor olsa da hala gördüğümde suratımda bir tebessüm oluşturmayı başarıyor ve bence en önemli kısım da bu :thumbup:

Seiko ile oldukça uzun bir zaman geçirdikten sonra üniversiteye başlayan Drk daha kaliteli ve uzun yıllar kullanıp gelecek nesillere aktarabileceği bir saat arayışına girdi. Evet, doğru tahmin ettiniz çözüm Patek Philippe'ydi :lol: Neyse, başladım araştırmaya. İlk keşfettiklerimden biri Rolex Submariner'di.

Resim

Elbette burun kıvırdım. Bütün kırolar rolex takar, sahtesi orijinalinden çok, falan filan cahil düşüncelerle bir güzel rolex'i sildim kafamdan. Daha sonra Omega Planet Ocean'a odaklanmaya başladım. Gittim inceledim, bir çok açıdan beklentilerimi karşılıyordu. Arada tabi yüzlerce farklı marka ve modeli daha düşündüm ama öne çıkanları yazıyorum sadece.

Resim

Omega'yı neredeyse almak üzereydim ki bir başka güzele gönlümü kaptırdım. Blancpain Fifty Fathoms :)

Resim

Bu saat gerçekten bambaşkaydı. Hepsinden daha farklıydı. Bilekte daha da güzel duruyordu, derken... karşıma Audemars Piguet Royal Oak 15300 çıktı.

Resim

O nasıl bir işçilikti, kaliteydi öyle :shock: Kelimelerle anlatılır gibi değildi. Tabi benim kafa da bu sırada iyice çorbaya dönmüştü. Ne yapacağız ne edeceğiz derken diğerlerinden oldukça farklı bir saat ilgimi çekmişti. Officine Panerai Radiomir Composite Marina Militare PAM00339.

Resim

Bu saati tam 1,5 sene bekledim.(Siparişi verdikten saati alana kadar geçen süre) Fakat o sırada kafamdaki fırtınaları anlatamam :D Saatin gerçeğini dahi görmemişim, 47mm'lik devasa bir boyuttan bahsediyoruz, Panerai o zamanlar bu kadar popüler ve gelecek vaat eden bir marka değil, vs. vs. Sağ olsunlar saati de öyle bir tanıttılar ki, işte şöyle güzel, böyle sağlam, çizilmez, kırılmaz, torununuzun torununu gömer, yine saate bir şey olmaz. Ve saat geldi. Bond'la beraber saatçiye gidip ilk görüşümüzü anlatamam, çok keyifli bir andı. O da nesi, müthiş bir şey bu. Renk, boyut, konfor, mekanizma, kısacası her detay beklediğimden çok çok daha iyi.

Resim


Peki sonra ne oldu? Kompozit dedikleri aslında swatch'ın alüminyummuş :D Sorunlar, sorunlar ve sorunlar. Yazık ettiler güzelim saate. Ben de elimden çıkardım, gitti bitti.

Tam noktayı koyduk derken macera yeniden başladı böylece. Tabi bu sırada markaya olan sempatim de had safhada. Gözüm Panerai'den başkasını görmüyor. Bu sırada fuar yapıldı, aradan bir süre geçti, Panerai yine enteresan bir saatle karşımıza çıktı; Panerai Submersible 1950 Bronzo.

Resim

Maalesef bu saat de bende pek ömürlü olmadı, bu konuya fazla değinmek istemiyorum. En büyük pişmanlıklarımdan biri olarak çok kez başınızı ağrıttım zaten :D

Sonra sıradaki saatimize geliyoruz. Yine Panerai, bu sefer çok başka bir model, Luminor PAM00372. İşte bu saat gerçekten çok güzeldi, iri boyutlarına rağmen kullanımı çok rahattı, uzun bir süre severek kullandım.

Resim

Panerai çok güzeldi, kullanımı çok keyifliydi ama forumun da etkisiyle yeni arayışlar içine girmiştim. Ve sonuç yıllar önce burun kıvırıp bir kenara attığım Rolex Submariner oldu :)

Resim

Dürüst olmak gerekirse bundan önceki bütün aldığım saatlere kıyasla bambaşka bir havası vardı, belki teker teker her detayda daha üstün değildi ama bir bütün olarak kesinlikle galip geliyordu. Submariner'i de bir süre büyük bir keyifle kullandım ama forumun tabiriyle kaşıntı başlamıştı bir kere. Bu sefer macera Rolex Yacht-Master 116622 ile sonuçlandı.

Resim
Resim

Efsane bir kadranı vardı, güzellik olarak bence submariner'ın ötesindeydi ama sorun hiç beklemediğim bir yerden beni yakaladı bu sefer. Bilezik Klipsi. Sen, koskoca Rolex, nasıl bunu başaramazsın bir türlü anlayamadım. Submariner'deki hassas ayar mekanizması maalesef bu saatte olmadığı için ve ben de saati bileğime tam ayarlamak istediğimden yacht-master birlikteliğimize istemeden de olsa noktayı koymak zorunda kaldım. Hala kadrandaki mavinin ışık oyunlarını özlerim :?

Buraya kadar okuduysanız sabrınızdan ötürü sizi tebrik ediyorum :D

2. Bölüm - Maceraperest Artık Akıllanıyor


Rolex Submariner 116610

Yacht-Master'ı da sattıktan sonra elimde neredeyse saat kalmamıştı. Sil baştan yapıp tekrardan almaya karar verdim. Submariner beni çok mutlu eden ve beklentilerimi neredeyse tam olarak karşılayan bir saatti. Forum vasıtasıyla tanıştığım Serdar abimin büyük katkılarıyla(incelemenin geri kalanında bu ismi daha sık duyacaksınız :D) tekrar Submariner'a kavuştum. Evet, ilk aldığımdaki heyecanım yoktu ama eskisinde göre kendimden çok daha emin bir şekilde saati koluma taktım. Çok olağan üstü bir durum olmadıkça da asla elden çıkarmayı düşünmeyeceğim ender saatlerden biri :thumbup:

Resim

Submariner ile mutlu beraberliğim tam gaz devam ederken 2. bir saat isteğim kabardı ve tekrar bir arayış içine girdim. Bu esnada başta SerdarFB olmak üzere başını ağrıttığım herkesten özür diliyorum :D

Geçen seneki fuarda Panerai yeni bronz saatini tanıtmıştı. İşte o anda eski pişmanlığımı telafi edebilmek için küçükte olsa bir şans doğmuştu. Eski alışverişlerimde şansım yaver gitmişti ancak bu sefer iş hiç kolay olmadı. Saate karşı inanılmaz bir ilgi ve talep vardı. Bulmak hiç kolay olmayacaktı. Yurt içi ve yurt dışı bütün imkanlar seferber edildi ve beklenmeye başlandı, yapılabilecek başka bir hareket kalmamıştı.

Resim

Bu süreç esnasında Serdar abiyle sürekli iletişim halindeydik, en doğru ve mantıklı seçeneği bulmak adına epey kafa patlattık :) Dürüst olmak gerekirse bazen öyle haberler geliyordu ki saati almaya dair bütün umutlarım yerle bir oluyordu, sonra başka bir haberle yeniden kıvılcımlar çakıyordu. Bu sırada kendisi bir başka çok sevdiğim saat olan Audemars Piguet Royal Oak Offshore Diver'ı satışa çıkarttı. tam bu esnada kafamdaki gel-gitlerden bahsetmek istiyorum biraz :)

AP Diver çok beğendiğim bir saat. Eğer onu alırsam bütçeyi bitirmiş olacağım için bronz bir şekilde bulunabilirse onu alamayacağım. Eğer almazsan ve bronz da gelmezse aklımda başka saat yok. Ama eğer almazsam ve bronz da bir şekilde bulunabilirse(en düşük ihtimal), işte bu en iyi seçenek olacak. Ve AP satıldı :D Ben de kalakaldım öylece ortada :lol:

Resim

Beklemekten başka yapılabilecek hiçbir seçenek kalmamıştı. Saate olan aşırı talepten butiklerde ve bayilerde metrelerce bekleme sıraları çoktan oluşmuştu, biz de biraz geç kalmıştık haliyle yazılmakta. Saati alabilmek için en çok ihtimalin bulunduğu yerler İtalya'daki Milano ve Floransa butikleriydi. Şimdi hikayenin en eğlenceli kısmına geldik :D Serdar abi yine bir iş seyahati için İtalya'ya gitti. Bu sırada da saatin akıbetini öğrenmek için butiklere bizzat soracağını söyledi bana. Ve olaylar gelişiyor...

Butiklerden maalesef olumsuz haber geldi. İkisi de bizden önce adını listeye yazdırmış bir sürü kişinin olduğunu ve saati alma ihtimalimizin neredeyse olmadığından bahsetti. Acı haber bana whatsapp'la ulaşınca benim hayaller suya düşmüş bir şekilde hayata devam etme kararı aldım :D Ardından bir mesaj daha geldi.

-Bir tane bayii gördüm, panerai, ona sormaya gidiyorum.
-Abi bence yoktur ama sen bilirsin
-Varsa benim olur o zaman :D
-Ne diyim, olsun bari :D
-Varmış, istiyor musun?
-(Ben bu sırada benimle dalga geçtiğinde o kadar eminim ki :D) 507 varsa alalım.
-(Birkaç dakika mesaj gelmedi bu arada, ben yine mesaj attım) Dükkandan hisse almazsan saati vermeyiz mi dediler?
Ve ardından gelen mesajların görüntüsü :lol: Araya biraz sansür ekledim :D

Resim
Resim

Şaşkınlığımı üzerimden attıktan sonraki telefon görüşmesinde olayın detaylarını öğrenince dilim tutulmuştu adeta :D

Her yerden olumsuz cevap aldıktan sonra Serdar abi oteline doğru ilerlerken gözü kuyumcudan bozma bir saatçinin camındaki panerai yazısında takılıyor. O sırada dalgasına bana mesaj atıyor ve yukarıdaki muhabbet geçiyor. Vitrinde iki tane normal model var, kısaca içerde böyle bir modelin bulunabileceğine dair en ufak bir ipucu yok. Neyse, çıkmamış candan umut kesilmezmiş, Serdar abi içeri giriyor ve görevliye 507'nin olup olmadığını soruyor. Sonra yan tarafta dura mağazanın sahibi gülümseyerek "var" diyor :D :D Kendisi de ilk anda bunun bir şaka olduğunu düşünmüş, hatta kameralar nereden çıkacak diye bekledim bir an dedi :lol: İçerden saat gelince şaşkınlık seviyesi katlanarak artmış. Mağaza sahibinin dediği de tam olarak şu, ben bekleme listesi vs. yapmıyorum. Saat bana geliyor, ilk sorana satıyorum. Şansımıza da saat mağazaya dün gelmiş, henüz vitrine bile çıkarılmadan tesadüfen Serdar abi ilk soran olmuş.

Böyle bir saati bu kadar bekleyen kişi varken, bu kadar büyük bir şansla bulabilmek bence mucizevi bir olaydı. Kendisine buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Saatin bulunmasından alınmasına getirilmesine kadar çok büyük emeği var. Beni hem çok mahcup etti hem de çok sevindirdi, tekrardan çok çok teşekkürler :champ: :champ: :champ: :champ: :champ:

Yukarıdaki olayda unuttuğum detaylar olabilir, varsa eklemesini rica ediyorum :D :thumbup: 2. Bronz nasıl geldi derseniz, ondan da kısaca behsetmek istiyorum. Biz İtalya'dan ilk bronzu aldık, birkaç gün sonra Serdar abi'de İstanbul Butik'ten, şansın bu kadarı ;) :thumbup:

Ve nihayet saate kavuşma anına kadar gelebildik :lol:

Son Bölüm - Panerai Submersible Bronzo Detaylı İncelemesi


Saati görmeden almış bulunduk ve fotoğraflardan dolayı bir endişem vardı, saatin rengi. Panerai basın fotoğraflarında eski bronza göre daha sarı tonlar kullandığı için acaba alaşımda bir değişiklik mi oldu gibi endişelerim vardı. Saati görünce anladım ki tamamen yersiz endişelermiş, her zamanki güzelliği ve göz alıcılığıyla saat karşımdaydı :champ:

Bildiğiniz üzere en dışarıda normal karton, onun içinde siyah sert karton ve en içte de ahşap kutu bulunuyor. Eski bronz da olduğu gibi ahşap kutu diğer modellerden farklı, metal aksamlar da bronzdan imal edilmiş yazıyor ama bana renginden dolayı pirinç gibi geldi, kutu açma anahtarı dahil. Saatin kutu içeriği; limitli üretim sertifikası, yedek kayış, tornavida, temizleme bezi, katalog ve sertifika kitapçığından oluşuyor.

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Saati alınca ilk yaptığım iş daha önceden sipariş ettiğim yeşil kanvas kayışı takmak oldu. İlk bronzdan beri aklımda olan bir kombinasyondu ama o sefer maalesef yapamamıştım. Bu sefer kayış saatten önce gelmişti.(Saat gelmeseydi kayışı ne yapacaktım bilmiyorum :D)

Kayışı taktığımda oluşan görüntüyü çok beğendim ama kullanılan malzeme gereği oldukça sert ve rahatsızdı, maalesef işler bu konuda beklediğim gibi gitmedi. Saatin arka kapağı ve tokası gibi vidaların da titanyumdan imal edilmiş olması hoş bir detay :thumbup:

Resim

Resim

Resim

Resim

Kasadan başlayalım anlatmaya, 47mm genişliğinde ancak tepe koruması dahil genişlik 54.4mm, iki boynuz arası mesafe ise 56.7mm, kalınlığıda 17.6mm. Eski bronza göre daha ince bir cam kullanılmış bunun sebebi de kadrandaki ilave güç rezervi göstergesi yüzünden akrep ve yelkovan daha yukarı konumlandırılmış. Saatin toplam kalınlığı değişmemesi için cam inceltilmiş. Elbette bu durumun 300m su geçirmezlik değerine olumsuz bir etkisi yok, aksine kalın camlarda bulunan eğik açılarda oluşan görüntüdeki bozulma bu saatte yok denecek kadar az. Fakat saat ağır, 180gramdan daha fazla, bilezikli birçok saatten daha yüksek bir değer bu. Tabi bu beni rahatsız eden bir durum değil.

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Mekanizma, Panerai'nin in-house olarak geliştirdiği P.900X serisinden 9002 kodlu olanı. 7.9mm'lik kalınlığıyla hiç ince sayılmaz, 29 taşlı, 28800vph'de çalışıyor ve 3 gün güç rezervine sahip. Kadrandan rezervi takip edebiliyorsunuz ayrıca baz modelden farklı olarak tepeyi çektiğinizde saniye kolu sıfırlanıyor, bu da daha hassas ayar yapmaya imkan tanıyor. Hızlı takvim ayarı maalesef yok ancak akrep birer saatlik aralıklarla çabuk bir şekilde ayarlanabiliyor, bu da başka bir ülkeye gittiğinizde dakika ayarını bozmadan kolayca saat dilimini ayarlayabilmenizi sağlıyor. Hassasiyete dair şimdilik bir fikrim yok, ölçüm yaptığımda yazacağım.

Resim

Resim

Resim

Luminova elbette evlere şenlik :D

Resim

Kasa her geçen gün değişiyor, oksitleniyor, bir kararıyor, bir açılıyor, adeta yaşıyor :D Teknik detaylarla sizi fazla sıkmak istemiyorum. Daha önceden de yazmıştım; kasadaki patinayı yok etmenin türlü yolları var, henüz hiçbir işlem uygulamadım, yaptığımda fotoğraflayıp paylaşacağım ama şimdilik oluşan görüntü oldukça hoşuma gitti. Güneş ışığı altında iyice kızıllaşan kasa ampul ışığında sarı bir hal alıyor. Açıkçası ne kadar kırmızı benim için o kadar güzel :)

Saatle beraber gelen orijinal kayış biraz sert ve rengi itibariyle pek yakıştıramadım. Yedek kayışta efsane bir işçilik var, çok beğendim, özellikle dikişlerini, onu da kullanmaya kıyamıyorum :D Yeşil kanvası yumuşatmanın bir yolunu bulmam lazım. Şimdi ise bambaşka bir kayışla kullanıyorum. Bunun için de forumumuzun medarı-ifitiharlarında Hsnmrycl'ye ( Leather Works by Emre ) çok teşekkür ediyorum :champ: Kendisi bu saat için çok güzel bir kayış hazırladı, kombinasyonu beraber seçtik, ben oldukça beğendim, umarım sizin de hoşunuza gider. İşçilik ve kalite için zaten söylenebilecek bir şey yok :champ: :thumbup: Kostas artık benim için bitmiştir :D

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Re: Bir Saat Meraklısının Maceraları & Panerai PAM507 İncele

MesajGönderilme zamanı: 09 Şub 2014, 16:05
drk
Bundan sonraki fotoğraflar Emre abi'ye(Hydrocon) ait :champ: Zaten kalite farkından anlamışsınızdır :D Kendisine bir kez daha teşekkürler :champ:

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Bu da en manidar fotoğrafımız :) Panerai Bronzo ve gizli kahramanımız SerdarFB :champ:

Resim

Re: Ynt: Bir Saat Meraklısının Maceraları & Panerai PAM507 İ

MesajGönderilme zamanı: 09 Şub 2014, 16:12
Baran
Inceleme Baran Spec olmus super :D :champ:

Re: Bir Saat Meraklısının Maceraları & Panerai PAM507 İncele

MesajGönderilme zamanı: 09 Şub 2014, 16:28
Hsnmrycl
Doruk bu nasıl inceleme :)
Çocukluğundan alıp getirmişsin mevzuyu :lol:
Eline sağlık elimde kahvemle okudum inan :champ:

Şans eseri geçen gün bir ara kayış paylaşımları yaptığım başlığı okurken senin bir yazın gözüme çarpmıştı :D
17. sayfanın ilk mesajı...
viewtopic.php?f=12&t=10943&start=240#axzz2spbHYYFh

Sözünün eriymişsin genç adam :lol:
Hep böyle kal, hayat seni hiç bozmasın 8-)

Re: Bir Saat Meraklısının Maceraları & Panerai PAM507 İncele

MesajGönderilme zamanı: 09 Şub 2014, 16:35
hozburun
Muhteşem inceleme ve HORObiyografi :champ: :champ: :champ: Saat de ayrı bir güzel ve özel :super: :super: :super: Güle güle kullan :thumbup: Tedarikteki yardımları için Serdar başkana ve kayış için ise Hsnmrycl e çok yaşa denmeli :champ: :champ: :champ:

Re: Bir Saat Meraklısının Maceraları & Panerai PAM507 İncele

MesajGönderilme zamanı: 09 Şub 2014, 16:35
Wwtr
Çok güzel bir inceleme, tebrikler Drk. :champ:

Re: Bir Saat Meraklısının Maceraları & Panerai PAM507 İncele

MesajGönderilme zamanı: 09 Şub 2014, 16:36
Remre
Drk hayırlı olsun. İnceleme için teşekkürler, bu kadar istediğin bir saate kavuşmana sevindim. :champ:

Re: Bir Saat Meraklısının Maceraları & Panerai PAM507 İncele

MesajGönderilme zamanı: 09 Şub 2014, 16:40
Miriel
Doruk abi harika bir inceleme olmuş. Tebrikler, güle güle kullan.. :champ: Saati satın alma sürecindeki kahraman Serdar Başkan, fotoğrafların kahramanı Hydrocon, kayışı hazırlayan Hsnmrycl ve sana.. :champ: :champ: