Instagram, hayatın her alanında olduğu gibi forumlar üstünde de etkisini gösterdi ve kendisini güçlendirirken bilgi paylaşımı yapılan bu tip alanları zayıflattı. elbette bizler de kapıldık gidiyoruz artık bu akıma. zira basit bir fotoğraf paylaşmak bilgi paylaşmaktan çok daha kolay. hem de alınan reaksiyon çok daha net: like sayısı... burada yazılan sayfalarca incelemelere gelen tepkileri hepimiz biliyoruz.
her neyse...
yaklaşık son 1 yıldır kendimi kaptırdığım, ilk zamanlar her yeni hobide olduğu gibi bu alanda da bilinçsizce ve duygusal bazı hatalar yaptığım ama şimdilerde yavaş yavaş toparlamaya çalıştığım yeni bir hobi edindim. Sovyet dışı eski saatler... Her ne kadar hepimizin ortak hobisi saatler olsa da eski saat olayının bambaşka parametreleri olan bir uğraş olduğunu işin içine girince daha iyi anlıyorsunuz. önemli kalibreler, önemli kasa tipleri, önemli kadranlar, önemli dizayn akımları... bir derya!
tahmin edersiniz ki ülkemizde nacar, hislon, arlon, atomik markaları en üst segment "vintage" saatlermiş gibi saygı görüyor. nedeni çok basit: fakirlik... Bizim gibi az gelirli ülkelerde bu gibi entelektüel zevklerin gelişmemesi çok normal. Gelişmemiş bu zevk, insanların iyi ve kötü malı ayırt edebilmesi için gereken bilgi birikimini oluşturmaları önünde de büyük engel. Kimseye bu nedenle kızamam. Dediğim gibi bu durum bu toprakların sorunu. Ama asıl sorun saat "usta"larımız! Eski saatlerin tamamına yukarıdaki saydığım markalardan biriymişçesine davranıyorlar. Korunması gereken pek çok saat bu nedenle rezil oluyor. En son başıma gelen olayda, "Türler" için üretilmiş bir Eterna tarihin tozlu sayfalarına gömüldü. Üzüldüm... Ama yapacak bir şey yoktu. Sadece mekanik bakım için saati verdiğim usta kadrandaki doğal patinayı bana sormadan benzinle silmiş; Türler ve Eterna yazılarını yok etmiş; radyum indexleri aşındırmıştı. Ayrıca bakımdan sonra toplarken saatin kendi yelkovanını kaybedip saçma sapan bir yelkovan takmış; orijinal yelkovan olduğu konusunda da benimle tartışmıştı. Saati almayıp, saatçiye bıraktım. Bir instagram satıcısı saati aldı; kadranı yeniden boyattı ve orijinal diye sattı.
Tüm bunları gerçekten orijinal bir parça bulmanın, bulduktan sonra korumanın da ne kadar zor olduğunu anlatmak için yazdım.
Şimdi gelelim benim saatlerime:
Türkiye'de eski saat severlerin en çok ilgilendiği markalardan biri de Tissot'tur. Nispeten uygun fiyatlı olması ve bulunurluğunun fazlalığı sanırım en büyük artıları. Ama en önemlisi günümüzde hala üretim yapan bir firma olması insanların gözünde onu daha değerli kılıyor. Böylece yeni hobicilerin gözdesi durumuna geliyor.
1949 model Corne de Vache lug tasarımı ve 37mm'lik oversize boyutlarıyla oldukça güzel bir saatti.
İçinde Tissot'un traktörü Cal.27 çalışıyordu.
Artık benimle değil.
1947 model Calatrava stilinde bir kadrana sahip bu model tam anlamıyla Calatrava olmasa da 33mm'lik boyutuyla oldukça sade ve şık bir saatti. Cal.27 mekanizmaya sahipti.
Artık benimle değil.
1945 model Radyum kadranlı military stilde "muhteşem" bir modeldi.
İçinde yine Cal.27 vardı. Fakat bu kez micro regülatörlü eklenmişti.
Reddedemeyeceğim bir teklifle benden ayrıldı.
33 ya da 34mm olsaydı belki asla satmazdım ama 30.5mm gerçekten küçük geldi.
Tank kasaları hep sevmişimdir. Bu saati saatsever ve koleksiyoner bir abimizde görünce hemen atladım. Sağolsun beni kırmadı.
Yanlış hatırlamıyorsam Saat 1970'lerin başına ait olmalı. Belli bir tarihten sonra seri numarası-üretim yılı eşleşmesi doğru sonuç vermediği için net söyleyemiyorum. İçinde cal.2141 çalışıyor. Bu kalibrenin omega'daki adı ise cal.625. İkisi de aynı mekanizma. Omega'nın kullandıklarının daha özenli işlendiğini düşünüyorum.
Saat hala benimle.
1938 model, mükemmel durumda, Bauhaus akımının mükemmel bir örneğiydi. Tıpkı diğer military Tissot gibi micro regülatörlü bir ca.27 taşıyordu. Ne yazık ki 30.5mm'lik boyutu nedeniyle elimde tutamadım.
Artık başkasında.
İçindeki cal.431 saatte 36000 vuruş yapan bu Longines oldukça şans eseri karşıma çıktı.
Kadran biraz yorgun olsa da mekanizmasının çil durumda olduğunu görünce elbette aldım.
Hala benimle.
Koleksiyondaki gözdelerimden biri...
1958 model Longines Calatrava! 35mm'lik çapıyla günümüze de son derece uygun. İçinde Longines'in o dönem çok fazla modelinde kullandığı son derece güvenilir cal.12.68z var. Aldığım kişi inanılmaz detaylı bir bakım ve mükemmel bir regülasyon yaptırmış.
Hala benimle ve çok uzun süre öyle kalacağa benziyor.
Koleksiyon gözdesi demişken bu neredeyse NOS kondüsyondaki Fat Lug Seamaster'ı anmadan olmaz!
İlk gördüğümde camındaki çizikler nedeniyle beğenmemiş olsam da çiziklerin sadece camında olduğunu farketmem geç olmadı.
İçinde otomatik cal.491 çalışıyor. Bu yıl Omega'nın çıkardığı limited heritage serisinin atası!
Benimle ve kalıcı...
Tank saatleri severim demiştim!
Bu Zenith bende epey kısa kaldı ama unutlmadı...
1930'larda az rastlanır şekilde tamamı çelik kasası ile gerçekten özel bir saatti.
Elden çıkarma nedenimi tahmşn edersiniz: O dönem erkek saatlerinin boyutları...
Benim için bile oldukça küçükler!
Pontife akrebe sahip bir saatim yoktu ve bu Olma'yı görünce gerçekten çok sevmiştim.
Kadran renkleri ve kasa yapısı oldukça güzeldi.
Forumdan bir arkadaş isteyince kıramadım...
Cyma ülkemizde pek bilinmese de yurtdışında eski saat severler arasında oldukça gözde bir markadır.
Bu saat de çelik kasası ve petek dokulu kadranı ile çok güzeldi.
Ama bir takasta kullanmam gerekti.
Üzgünüm...
of, of ve of!
İlk nesil waterproof vidalı tamamı çelik tank kasa bir Tavannes!
1930'ların sonuna ait bu saat döneminin üst düzey saatçiliğinin tüm özelliklerini taşıyor.
İçinde çok şık cote de geneve çizgileri ile rodyum kaplama bir cal.365K çalışıyor.
Bende ve kalıcı...
Bu arada CYMA ve Tavannes aynı firmanın markalarıdır.
Bunu anlatmaya gerek var mı bilmiyorum!
Anlat diyen olursa şöyle alayım:
http://forum.saatforumu.com/viewtopic.php?f=217&t=20697&hilit=marvel#axzz641yOKRs2
1948 model Eterne Calatrava.
Calatrava denince akla gelmesi gereken dizaynlardan biri. Tamamen çelik kasalı.
Longines Calatrava ile Eterna Calatrava arasındaki dizayn yorum farkına dikkatinizi çekerim.
İkisi de bambaşka güzel!
Eterna kıymeti bilinmeyen markalardan. Çok acı...
Benimle ve kalıcı olmasını istediklerimden.
1947 Model 36mm Eterna Cal.852 der susarım.
Bende kalması için çok çabalıyorum ama reddedemeyeceğim teklifler geliyor.
Lütfen gelmesinler...
Longeau Bull's Eye Radyum kadran, 34mm çelik kasa.
Longeau, Enicar markasının ürettiği saatlere bastığı markalardan biri. Saat mekanizmasından kasasına kadar tamamen Enicar.
Longeau, Enicar fabrikasının kurulu olduğu şehrin adı.
Bende kalır gibi...
Certina Bull's Eye Radyum kadran 34mm çelik kasa.
Bull's Eye denilince akla gelen markalardan biri de Certina. Sadece bu değil, pek çok kaliteli eski saati var.
Hala üretimde olması bu markanın eski saatlerini de ararnan saatler haline getiriyor. Tıpkı Tissot gibi...
Bende ve kalır gibi...
Mora markasının Atlet modeli.
Bull's Eye Radyum kadran 34mm çelik kasa.
Mora, bir dönem İsveçte üretim yapan ve çağdaşlarına göre nispeten kaliteli bir saat markası iken tıpkı "selpak" gibi tüm kaliteli saatlere söylenegelen bir terim olmuş. Tıpkı bizim Nacar ya da Serkisof aileleri gibi bir aile İsviçrede kaliteli fason saat ürettirip İsveç'e getirmeye ve bu saatlere Mora markasını saatlere basmaya başlayınca marka yeniden doğmuş.
Güzel saatti ama gitti.
Bull's eye kadranlar dikkatimi çekmeye başladığında ilk aldığım saat bu Runa idi.
Gerçekten oldukça kaliteli bir saatti. Bull's Eye Radyum kadran ve 33mm çelik kasaya sahipti.
Forumda da üye olan bir saatsevere gitti.
1940'lardan somon renkli muhteşem kadranı üzerindeki radyum indexleri ile safkan bir Almandı bu Stowa.
Üzerindeki oem bonklip bileziğiyle beraber gayet bilgili bir koleksiyonere doğru yol aldı.
Keşke gitmeseymiş.
Hepinizin tahmin edeceği üzere bu serüven burada bitmez!
Her yeni saatle birlikte fırsatım oldukça başlığı günceller, ufak bilgiler vermeye çalışırım.
Bu saatler hakkında başka bilgile buldukça da eklerim elbette.
İyi günler...
