TSF - Türkiye Saat Forumu - Dünya'nın En Çok Ziyaret Edilen Türkçe Saat Sitesi

Tüm üyelere merhaba,

Mekanik saatlerimden bir kısmını satmak üzere bugün foruma üye oldum, ancak ikinci el satış kurallarını okuduğumda aktif bir üye olmam gerektiğini öğrendim. Başta bu kuralı yadırgamakla birlikte uzun süredir hörgüçte beklettiğim düşüncelerimi aktarmak için aslında olumlu bir uygulama olduğu kanaatine vardım. Mekanik saat tutkunu birisi olarak şimdi biraz mekanik saat endüstrisini eleştireceğim.

Batı endüstriyel tasarım ilkeleriyle ilgili her kaynakta "form fonksiyonu izler" sözü adeta bir dua gibi her konunun başında söylenir durur. Günümüzde üretilen, saat dahil her ürünün temel tasarım yöntemlerini oluşturan Bauhaus ekolünün bu ilke üzerine kurulu olduğu söylenir. Söz konusu ilkeye göre tasarımda sadece fonksiyonellik gözetilmeli, ürünün formu (geometrisi, malzemesi, rengi, teknolojisi) fonksiyonelliği en üst seviyeye taşıyacak biçimde seçilmelidir. Diğer bir deyişle, en üstün faydayı sağlayacak yöntemlerle tasarım ve üretim yapılmalı, her türlü göz boyayan albenili, subjektif tasarımdan kaçınılmalıdır. Örneğin Le Corbusier, Bir Mimarlığa Doğru isimli kitabında uçak, otomobil, fabrika gibi yapıları ve araçları estetiğin en üst seviyesi olarak tanımlamıştır. Peki günümüzde üretilen saat ve diğer endüstriyel ürünlerde söz konusu ilke gerçekten uygulanıyor mu yoksa bu ilke firmaların karlığını sürdürmesi için ortaya atılmış bir hurafe ya da truva atı mi? Şimdi saat açısından, farklı kullanıcılara göre "form fonksiyonu izler" ilkesini ele alalım.

Beyaz yakalı ortalama bir insan fonksiyonel olarak saatten ne bekler? Saatin az sapması, dayanıklılık, makul fiyat, kolundan çıkardıktan sonra bir kaç gün içerisinde saatin durmaması, saatin bakım istememesi ya da bakımın gerekli olması durumunda bakım maliyetinin düşük olması ve her usta tarafından kolayca saatin bakıma alınabilmesi, su geçirmezlik.

Dalış ya da trekking gibi doğa sporları veya herhangi başka bir sporla uğraşan kişiler yukarıdakilere ek olarak, termometre, barometre, derinlik ölçer, GPS gibi özellikler isteyebilirler.

Yukarıdaki ihtiyaçlar daha çoğaltılabilir ama hepsinin ortak bir özelliği var. Mekanik saatler quartz saatlerle karşılaştırıldığında fonksiyonel ve ekonomik olarak her kriterde geride kalıyor. Peki, özellikle Avrupalı mekanik saat üreticileri pahalı ürünlerini profesyonellere yönelik en iyi ürünlermiş gibi nasıl satıyorlar? Jean Claude Biver, Nicolas Hayek'in dehası ve avrupanın quartz krizinden çıkma hikayesi bu ironik durumu açıklıyor.

Devamını vakit buldukça bu konu altına yazacağım. Saygılar, sevgiler.

Paylaşım için teşekkürler.
Tüketim bir algı neticede. İnsanlar öyle ya da böyle bir duyguyu yaşamak istiyorlar. Mekanik saatler sadece fonksiyon için değil bundan dolayı.
Yemeğin sunumu da lezzetine dahil neticede.

Ozunde size katiliyor olmakla beraber, bazi konulara da deyinmek istiyorum, ozunde o form fonksiyonu izler lafi bir cok tasarim okulunda ilk ogretilen seydir, ancak biraz yuzeysel bakildigi kanaatindeyim, zira direk oyle bakarsak, tasarima ihtiyac olmayip, yalnizca fonksiyonel olarak bir muhendislik harikasi herseyi gecip, var olabilecek en iyi urun olmalidir.

Ancak tabii ki oyle olmuyor gercek dunyada, Bauhaus ekolunu baslatan olaylar orgusune de dikkat etmek lazim, dunya savaslarindan sonra, insanlarda para yok, makineler daha aktif haldeler, bir suru fabrika aciliyor ve kisa zamanda cok ve islevsel is yapilmasi gerekiyor. O yuzden daha az malzeme, daha az emekle tasarimlarin yapilmasi gerekiyor. Ve tasarimcilar, daha cok ozenmek yerine, onca insana yetecek kisa surede sonuc vecerecek tasarimlara yoneliyorlar. Almanya bu konuda oncu ulkelerden birisi, bu sebeple bauhaus tasarim orneklerine baktigimizda hep en az cizgi, en az duvarla hallediyorlar, ancak bir yandan da tasarim icgudusunden oturu, iyi tasarimcilar gunesi daha iyi kullaniyor, havalandirmayi kendi icinde cozuyor falan derken, minimalizm one cikmis oluyor.

Tabi bunu saatlere fikir olarak aktarmak benim icin hayli zor, cunku ozunde kolumuzda bir saat olmasina ihtiyacimiz var mi? Acikcasi benim yok, zira saati telefonumdan da ogrenebiliyorum, ve hic sapmadan, takvimiyle beraber, dunyanin neresinde olursam olayim. Ihtiyac olabilecek saatler de genelde ekstrem durumlar icin gecerli oluyor, mesela bir g-shock, asker icin efsane gibi, ya da diver saatler gibi..

Bu sebeple zaten direk islevi icin kullanilmayan bir urunden bahsediyoruz, bu bir nevi elektriksel mekanizmanin icine girmedigi, biraz nostaljik, biraz zanaatin zirve yaptigi bir sanat dali gibi, bu sebeple farkli tasarimlari da, bunun disa vurumu olarak gorebiliyoruz. acik kalp olanlar, iskelet olanlar en bariz ornekleri. Tabii ki bu konusmaya moda saatlerini kesinlikle dahil etmiyorum, onlarda ne tasarim ne mekanizda hic bir sey soz konusu bile degil..

Bir de ufak bir anektod, bir ara ogrenciyken spor salonunda calisiyordum harcligimi cikarabilmek icin, ve cok kez hocama diyordum, yanlis yapanlar cok fazla, neden uyarmiyorsunuz diye, o da diyordu ki, `bu kadar hafif idmanla kimse sakatlanmaz, kendilerini sakatlama raddelerine kadar karismiyoruz, cunku gelme sebepleri kendilerine ozguven gelmesi ve kafalarini dagitmak, onlara yaptiklarinin yanlis oldugunu soyleyerek bunu bozmak istemeyiz, o yuzden sana sorulmadikca, ya da gercekten cok fena bir durum olmadikca, sen de karisma`. Burada da aynisi gecerli gibi geliyor, saati bir kisi neden takiyor, neden kucucuk bir seye binlerce lira veriyor, buna da bakmak lazim.

Cok saygilarimla, uzun vadede guzel bir konu olacaga da benziyor, lutfen devam edin, ve hosgeldiniz

İşletme iktisat bilgim konuyu yorumlamama yetmiyor ama takip etmesi keyifli bir konu.Lütfen devam beyler

Fotoğraf makinası icat edildi fakat bu resmi öldürmedi.
Resim başka fotoğraf başka

bence burada asıl sıkıntı saat aksesuar ve takı olarak ta kullanılan bir şey günümüzde

bir takı saati gösteren kasası metal yada deri kordonu, kadrandaki işçilik ve renk gibi şeyler.

quartz saatlerin çok çok az bir kısmı bu kasa, kordon ve kadrandaki malzeme ve işçilikte üst kalite sergiliyor.
seiko (astron, grand seiko), omega, tag heuer, longines, Audemars P., citizen (chronomaster, satelite wave), Breiting, Casio (MRG serisi) dışında çok üst seviye (high end) işçilik gösteren quartz saat bulmak gerçekten çok zor.

Bu saatlerin fiyatı da min 500 dolardan başlamakta ve 8000 dolara kadar çıkmakta. Yani aslında ucuz değiller. Ancak bakım maliyetleri otomatiğe göre daha düşük (sadece pil değişimi yapıldığında tabi, elektronik-mekanik arıza çıkar ise baya bir masrafı oluyor).

Güzel bir konu olmuş.Foruma hoşgeldiniz.

Güzel ve benzer bir örnekle kendi açımdan açıklayayım bu olayı. Fotoğraf çekmeyi çok seven bir arkadaşım var. Sürekli elinde telefonu birilerinin veya bir şeylerin hatta kendi fotoğraflarını çekiyor. Şu anda 21 yaşında. Ona doğum gününde Bomonti bit pazarında bulduğum Analog bir fotoğraf makinası aldım. İlk başta anlamadı (yaşı tam yetmiyor işlevini anlamak için) Uzun vadede kullanmaya ve araştırmaya başladı. Ona film araştırıyor, filmleri banyo ettiriyor, çıkan fotoğrafları heyecanla bekliyor vs. Bu, her filmde onun için bir ritüel olmaya başladı ve bir hobi edinmiş oldu. O filmde ne kadar fotoğraf varsa elindeki telefonla herhalde 5 saniyede çekebilirdi.

Eskiyi övecek değilim, bilgisayar başında büyüdüm fakat ben sanmıyorum ki burada bulunan ya da saatseverim diyen bir insanın tek derdi/amacı saati tamı tamına öğrenmek olsun veya aksesuar olarak kullansın. Zaten bu amacı güden bir insanın saatleri hobisi olmuyor çoğu zaman. Saatin mekanizması ve mekanizmasının geri planda yatan yaratım süreci, işin horolojik arkaplanı, malzeme kalitesi, marka/modelin geriplanda yatan yaratım süreci hatta markanın kimliği vs. Saatsever bir insanın “zaman”dan daha çok ilgilendiği kavramlar olduğuna eminim. İşin ekonomik boyutu da zaten harcanan emek ve kalite ile doğru orantılı.

Zaten saatleri sevmekteki açıklama da bu bence.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi