Bazı arkadaşlarda olduğu gibi bahar geldi çayırlarda yayılın biraz diyebilecek kadar çok saatim yok

Sizlere dört veya beş saatimi tanıtmaya çalışacağım.
İlk saatim artık elimde değil. 5 yaşındayken sünnet hediyesi olarak aldığım bir Nacar'dı ilk saatim. Kurmalı, sedifi beyaz renk kadranlı, altın rengi kasalı, mütevazı bir kutuya sahip, deri kayışlı bir saatti. Onu 12-13 yaşına kadar kullanmıştım.
Sonra ortaokulda sınıf arkadaşımın babasının saatçi dükkanında arkadaşımı ve babasını izlerken saatlerden hoşlandığımı farkettim.
O sıralarda bir Seiko 5'e aşık olmuştum. 1025 TL'ye aldığımızı dün gibi hatırlıyorum. İnternetten 1975'lerin dolar kuruna bakınca pek de pahalı olmadığını gördüm ama o zaman için bizim ailemize göre bir saate verilecek iyi bir paraydı.
İşte sizlere bugün o Seiko 5'imi tanıtacağım.
Bunun üzerine 4-5 saat daha aldım ama Seiko 5'imin yeri başka.
2-3 yıl kadar önce çalışmadığından şikayetle mahallemizdeki saatçiye götürdüm. Sağolsun o da pil değiştirmekten sıkılmış olsa gerek, bir hafta kadar saatimi söktü, temizledi, ayarladı ve tekrar çalışır hale getirdi. Şimdi zaman zaman severek kullanıyorum.
Tamamen çelikten yapılmış otomatik, 21 jewels makineli bir saat. En çok sevdiğim yeri de deri kayış kadar yumuşak ve kullanışlı hasır örgü çelik bileziği. Söylediğim gibi 1975'ten bugüne sadece bir kez bakım gördü. Günlük 15 saniye kadar ileri gider.
Fotoğraflar konusunda henüz yeterince memnun değilim ama hiç olmamasından iyidir diyerek yüklemeye başlayayım.

Uploaded with ImageShack.us

